This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
"Good morning" said the Little Prince. "Good morning" he said to a king, a drunk, a clown, a scholar... "Good morning" he said to a snake, a fox, a flower...
"Good morning" should be said to people, plants, living things... We should try to know all living and non-living beings. One should not see the world only in numbers. One should try to get to know it with its colors and emotions, question it, question it persistently, in order to learn, to understand... This is what the Little Prince did and many more. All little ones and all adults should read this little book, this deep book, this sweet book, this intense book.
Yeniden büyük bir keyifle okudum ve anladım ki; yaşamak sadece yemek içmek, sıradan olmak değil. Anlamak, öğrenmek ve yanımızdaki her şeyde sevilecek bir şeyleri bulabilmek. Sınırları sadece insanın kendisi koyabilir. Sınırlar rakamları ifade eder ve başarmak için çok çalışmalı, baktığımızı görebilmeli ve umudumuzu asla yitirmemeliyiz. Bildiğimiz doğruları istikrarlı, dinamik bir gelişme ile paylaşarak, öğreterek, zamanda ve mekanda sınırlı kalmaz, yaşamın manasını bulur ve ölümsüz oluruz.....
Entrikalarla dolu ve kadınlar arası çatışma yüklü. İnsanlar üzerinde pisikolojik baskı kurarak kadınların yönettiği sarayı ve padişahları anlatıyor. Ve gizemli ölümler. Eski aşk, şimdi ki hizmetkar derken sürükleyici bir kitap. Bana kalırsa Nurbanu Sultanla hiç bir zaman birbirlerini sevmedikleri gibi, Sultan Muratı'da hiç bir zaman sevmemiş. Ülke idaresinde bulunabilmek için, türlü entrikalar çevirerek gözde ve eş olmayı başarmış, Safiye Sultan. Üç ciltlik bu kitabın yazarı olan Ann Chamberlin bu kitabı yazarken, Osmanlıyı padişahlardan çok el altından kadınların yönnettiği olgusunu vermesi düşündürücür. Osmalı kimseden yardım almadan ve kendi ayakları üzerinde 600 yıl durabilen tek devlettir. Bu gibi romanları sadece tarihimizin dışardan bakan gözlerde ne gibi bir intiba bıraktığını anlamak, yada aslında Osmanlıyı nasıl görmek istediklerini anlamak, akıl almaz işlerden Osmanlının nasıl korunmuş olduğunu öğrenmek için okuyorum. Roman olarak sürükleyici bir kitap.
AYGÜL
İlk olarak üstadımızı tekrar saygıyla anarak onun bu güzel eseri hakkında naçizane düşüncelerimi söylemekten mutluluk duyarım. Üstadın yıllarca hapislerde çektiği acıyı bir nebze olsun tatmak için ve zulmün karşısında hangi esaret gücünün gölgesine sığınacağımızı öğrenmek için her bir dava yurttaşıma önerebileceğim eserlerin başında gelmektedir. Gözyaşını kaybeden, gözlerine biber doldursa yeridir.
Herkesin kahkahadan hoplayacağı, zıplayacağı sözde saadet şartları içinde, beni bulutlar dolusu gözyaşı nasibine kavuştur Allah’ım!
Ağlayabilmek için ille de yılanlı kuyuya düşmek mi lazım? Asıl dünyanın en korkunç bir yılanlı kuyu olduğunu anlamak yetmez mi?
Tabiki hiç birimiz bize bu kadar çok bilgi dayatilirken bu kitabı geometri öğrenmek için okumadık. Tarih sadece kalın ansiklopedilerden öğrenilmezdi. Atatürk zekiydi öngörüsü yüksekti bilimı savunurdu demek yetmezdi. İçindeki incelikleri yakalamak ve o muhteşem aklın yapabildiklerini görmek gerekirdi. Mustafa Kemal'ı anlamak ve anlatmak yaptıklarına sahip çıkmaktan da geçer. Bir Nutuk okunmadan bir geometri kitabı nasıl yazılmış bakılmadan Atatürk geometri kitabı yazan bir dahiydi demek çok havada bir cümle olurdu. özellikle çocuklara anlatılırken böyle kitapları okumalarını sağlamak yapılabilecek en doğru şey olur diye düşünüyorum :)
