Spoiler içeriyor.
Fahrenheit 451= Kitap kağıtlarının tutuştuğu ısı derecesi.
Öncelikle yazarın betimlemesi mükemmeldi. Karakterle koştum, yoruldum, sorguladım. Yazar birebir yaşattı kitabı bana. Her cümlesinde anlam yüklü.
Fahrenheit 451 kitabı distopik bir kurgu. Ön yargıyla okumaya başladım. Savaş olacak, insanlar katledilecek sandım. Savaş olmadı, insanlar katledilmedi ama kitaplar katledildi.
Bu kitapta itfaiye ekipleri yangını söndüren değil, yangını çıkaran kişiler. Montag, yangını çıkarmaya gittiği evde sadece kitapları değil göz göre göre insanın da katledilmesine müsaade etmiştir. Bu olayla birlikte Montag sorgulamaya başlar ve eline pimi çekilmiş bomba verilir. Peki bu bombayla Montag neler yapacak, neler yapabilecek?
İnsan en büyük darbeyi kimden, nasıl alır onu gördüm bu kitapta. Öğrenmeyle nasıl yanıp tutuşulur, iliklerime kadar hissettim.
Kitabı değerli yapan neydi? Öğrenmenin reddedildiği zamanlarda bu değeri nasıl koruyacaktık? Koruyabilecek miydik?
Okuma eyleminin günden güne yok olduğunu anlatan bu kitabın sonunu o kadar merak ettim ki. Sonu ne zaman gelecek? Durumlar düzelecek mi? Nasıl düzelecek? Hepsi merak konusuydu. Kitabın sonu geldi. Kitap beklediğimin ötesinde bitti.
Kitabı okuduktan sonra - benim gibi - kitaplarınıza sarılacaksınız.
Fahrenheit 451, yeryüzünde tek kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday.