Mori....
Bana bu hayattaki hedefin nedir diye soracak olsalar Mori gibi bir öğretmen olmak derdim.. Bütün hayatını sevgiye ve insanlara adamış bir öğretmen olmak... Her yönüyle beni kendine hayran etti Mori. Kitabın 10.sayfasına geldiğimde keşke benim öğretmenim olsaydın ve sana bir kere olsun sarılabilseydim diye düşünmeye başladım. Harikaydı, harika... Bitmemesini çok isterdim ama elime aldığımda saatlerce bırakamadığım için 1 günde kitabı yuttum..
İyiki bu hayattan geçmişsin Öğretmen Mori.. Bütün hayatınla insanlara çok şey verdiğin gibi öldükten sonrada vermeye devam ediyosun.. Şimdi sen konuşuyosun biz hala dinliyoruz keşke hiç susmasan...
Yine hem kitabını okudum hem de filmini izledim diyerek başlamak istiyorum. Film pedagojik formasyon derslerinde izlettiriliyor. Bence bu tarz şeyler daha da yaygınlaştırılmalı. Normalde incelemelerimde biraz spoiler olur ama bu sefer kesinlikle kendi okumanızı yapmanızı ve izlemenizi tavsiye ettiğim için içeriğe girmeyeceğim.
Bir akademinin tüm sıkı yönetimine karşın Carpe Diem diyen bir öğretmen.. Tüm baskılara rağmen kendilerini bulan öğrenciler.. Ancak bazen mücadele çok ağır olabiliyor..
"Carpe diem" hayatımda her zaman önemli bir yerdeydi. Ama bu kitaptan sonra benim için çok daha önemli bir hale geldi. Hayat felsefem bu demek istemiyorum bir felsefeci olarak ama bu kelimeden daha iyi bir niteleme bulamadım. Carpe Diem ve Memento Mori***