238 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Merhaba arkadaşlar. Bu benim ilk incelemem. Hatalarım varsa affola:) İhsan Oktay Anar ile tanışmam lise iki de gerçekleşti. Edebiyat hocamızın sınavda çıkacak kitaplar listesinde yer alıyordu Efrasiyab'ın Hikayeleri. Daha önce ne böyle bir yazar ne de böyle bir kitap ismi duymuştum. Bende çok merak uyandırmamıştı açıkçası. Ama sınavda çıkar da
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048.6k okunma
Ama babanın ölümünün geride kalanı pek ferahlatmadığı açık. Çünkü öldüğü için çocuk olma fırsatımızı, öyleyse büyüyebilme imkânımızı da beraberinde götürmüştür baba: "Seni artık değiştirmek mümkün değil babacığım; bu nedenle kendimi de değiştirmenin mümkün olacağını sanmıyorum." Ama başka şeyler de var. Bir zamanlar çatıştığı babanın, tıpkı Turgut'un Tolstoy ve Dostoyevski için söylediği gibi, şimdi 'bizden uzakta ve ölmüş olması'na da dayanamıyordur oğul. Anlatma isteğini alıp götüren, yazılanı daha baştan beyhude kılan keder: "Sen olmadıktan sonra sana yazılan mektup ne işe yarar?" Vüs'at O. Bener de Kara Trende yazmıştı: "Anlatsam mı? Neye yarar? Annemle babam uyuyorlar koyun koyuna Cebeci Asri Mezarlığı’nda."
Reklam
On Bir Oğul
...onunla birlikteyken yalnız hissediyor kendini insan.
ALTIKIRKBEŞ YAYINLARIKitabı okudu
Bazı akşamlar altı yaşındaki oğluyla giriştiği kanlı dersleri izlemek zorunda kalıyorlardı. Baba oğul küçücük salonda "kolsuz kahraman" oyunu oynama alışkanlığı edinmişlerdi. Baba tek kolunu devre dışı bırakıyor ve oğluna sesleniyordu: "Ben şimdi burjuvayım, vur bakalım!" Oğlan şaşırmış ve ürkmüş durumda saldırıyor ve daha elini dokundurmadan burjuvadan yediği ağır bir tokatla yere yıkılıyordu. "Hadi kalk bakalım" diyordu baba. "Ben Amerika'yım. Vur şimdi." Kan ter içinde saldıran küçük çocuk, bu kez de Amerika tarafından tepesi üstü halıya vuruluyor, anne dayanamayıp "Yeter artık öldürdün çocuğu!" diye bağırınca baba yumuşuyor ve kucağına alıyordu oğlanı. "Hadi ağlama ağlama. Söyle bakalım dünyada en iyi kimler?" Oğlan ağlayarak "Çinliler!" diyordu. "Aferin" diye oğlanın gözyaşları ve sümükle ıslanmış yüzünü öpüyordu babası. Tam çocuk olanları unutup gülmeye başlarken bir yumrukla odanın karşı köşesine uçuyor ve burnundan kan boşanıyordu. "Halk ordusunun askerleri hiçbir zaman gafil avlanmaz"diyordu baba. "Hep tetikte dururlar." Çocuğun yaban, saldırgan, dövmekle dövülmek arasında sallanan bir yaratık olması ve Bülent'in kızını gördüğü yerde yumruklaması, kız kıvrandıkça zevkle gülmesi, ev sahiplerinin isyanı ve konukların aldırmayışı demek olan konukluk bir karabasana dönmüştü artık ve Adiller geleli bir ayı geçmişti.
Sayfa 140 - Doğan Kitabevi
bir gün, 'iyi bil ki oğul, rüzgar eken hep fırtına biçmiştir ve bunların zulmüne de bir dur diyen çıkacaktır.'
Sayfa 3 - kapı yayınları
O ülkedeki balkon konuşması!
bu kentin sakinlerini, kendilerine seslendiğim bu yüce halk kürsüsünden, bu düzeltmeyi ciddi bir vicdan muhasebesiyle yapmaya davet ediyorum ve bu daveti herkese yapıyorum; bunu kimilerinin, başlarının üzerinde dolaşan bu korkunç tehdide karşı kendilerini daha iyi korumaları için; ister kasıtlı, ister kasıtsız davranmış olsun, kimilerinin de kim
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.