'Sen Tegami'yi düşünme. Bilir misin, samuraylar savaşa giderlerken ne yaparlar. Oğul savaşa giderken, anne ve babası kapının önünde oğullarını yolcu ederlerken birdenbire harakiri yaparlar. Artık geride bir bekleyeni olmadığı için kendisini tamamen savaşa verebilsin diye oğulları. Artık o anne babasının değil ülkesinin evladıdır çünkü. Sen git Agafya, giderken de beni düşünme. Burada kapının önünde sana aşkından ölen bir adam bırakarak gidiyorsun. Gözün arkada kalmasın. Kendi savaşını rahatça ver sen ....
Kafam karışıyor a oğul, Birbirimize sıktığımız mermiyi bile düşman yapıyor.
Reklam
"Vakit Zulme Karşı Savaşma Vaktidir! Ya bu savaşta yanımda yer al oğul, ya da İstanbul'u yarından tezi yok terk et! " FİLİNTA
Ey oğul! Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsini düzelt! Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış! Sana önce kendi nefsinin özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım. Kendinde ıslaha muhtaç bir hâl var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına öğüt vermeye kalkışma! Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hâl bulunduğu hâlde bunu bırakır da başkasının ıslahına kalkışırsan yazık sana! Başkalarını nasıl ve hangi hâllerde kurtarabileceğini bilirsin. Sen kendin kör isen, bir başkasının elinden tutup nasıl bir yere götürebilirsin? Gözleri görmeyen birisinin bir başkasının elinden tutup bir yere götürmesi mümkün olmadığı gibi, kendi nefsini ıslah etmemiş birisinin de başkalarını irşat edip Allah’a götürmesi mümkün değildir. Ancak kendi gözleri gören kişi başkalarını bir yerden bir yere götürebilir. Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir yüzücü olan birisi kurtarabilir. Aynen bunun gibi, Allah’a insanları ancak O’nu tanıyan birisi götürebilir. Allah’ı tanımayan kişiye gelince, O’na giden yolda bu kişi insanlara nasıl rehberlik edebilir ki? Sana Allah’ın tasarrufundan bahsetme ihtiyacını duymuyorum! Sen O’nu seversin, amellerini sırf O’nun rızası için yaparsın! Asla O’ndan başkası için yapmazsın! O’ndan korkarsın, O’ndan başkasından asla korkmazsın! Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri (kuddise sirruhu)""
"1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi.Yine de sırtlar yemyeşildi, toprak kokusu yine de gönül alıyordu ve doruklardaki karlar yine de sarışın fısıltılarıyla insanın içine zevk veriyordu, ılıklık veriyordu. Bu mart sonunda bir türkü gibi dağı taşı saran baharın derinliği, diriliği ve üretim gücü bütün Anadolu ruhlarını da sarmış gibiydi. Payitahta düşman askeri girmişmiş.. Yunan ordusu insanın eşini görmediği bir zulüm fırtınası gibi içerilere kadar dayanmışmış.. Aynı büyük ve asil devletin nimetleriyle beslenen Rumlar, Ermeniler arkadan vurup dururlarmışmış.. Bahar öyle bir geliş geldi ki bütün bu kahredici mışmışların üstesinden sanki bir Köroğlu, bir Genç Osman narası esiverdi.sanki bütün bu mışmışlar ocak ayının donları, fırtınaları gibi çözülüp, silinip gitti, sanki her şey yeniden başlıyordu, tıpkı 1071'deki gibi, tıpkı 1299'daki gibi. Sanki Anadolu kocaman bir kovandı da oğul vermeye hazırlanıyordu, ölen arılar dışarı atılacak, bölümler temizlenecek, çiçek tarlalarına doğru o yaratıcı, o biriktirici,o eşsiz uçuşların şevki başlayacaktı..."
Sayfa 285Kitabı okudu
41 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kırılım serisinin ilk romanı. Güzel bir hikaye. Bir süt firmasında şoförlük yapan bir adam E5 otoyolunda bir arabaya çarpar ve maça giden bir baba oğul ile kaza yapar. Baba ölür ve oğlu Serkan kötürüm kalır. Serkan'ın tek eğlencesi balkonda oturmaktır ve yolu izlerken omzunda küçük Şeytanlar olan insanları fark etmeye başlar. Durum o kadar ciddidir ki kendi hayatı bile tehlikededir. Oldukça keyifli bir kitap.
Kırılım Serisi 1: Şeytan Diyor Ki
Kırılım Serisi 1: Şeytan Diyor KiGökcan Şahin · Buzul Dünya Yayınları · 20142 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.