Adıyla sanıyla kadın düşmanı bir iktidarla karşı karşıyayız biz, sevgili kız kardeşlerim!
Ve kuruldukları günden bu yana böyleler.
Kadın düşmanlığını kutsal aile masalının arkasına saklamaya çalışan, kadını, erkeğe tabii bir mal olarak gördüğünü ve bunun sebebinin, inandığı din olduğunu iddia edenler yönetiyor bu ülkeyi!
Ve biz kadınlar
“Filistinlilere Acımıyorum.”
“Hocam, Filistin’de yaşananlara çok üzülüyorum. Gördüklerim, duyduklarım karşısında kanım donuyor, canım yanıyor. Siz üzülmüyor musunuz? Yaşananlar sizi ağlatmıyor mu? Neden Filistin’de yaşananlara dair hiçbir şey yazmıyorsunuz?” mesajıyla serzenişte bulunmuş biri.
Ah be güzel kardeşim, ne diyeyim şimdi ben
Her saniyesi bin ölüm bekleyişler, bilmenin çeki taşı, acının onuru, haklı olmanın çaresizliği... ah bizim oğullarımız, kızlarımız... sizin büyük hatıranızı, bizim büyük yalnızlığımızı hafifletecek bir zaman ölçüsü olabilir mi hiç?
Yıldızlara koştuğu zaman
Uzun soluklu olmalı insan
Düşman güler sonra
Dost darılır
Yolcu yolunda gerek
Kurşun hedefi bulmalıdır
Türküler yarım kalmasın
Sen
Oğlumuz beş altı yaşlarında ağladığında ona ne deriz? "Ağlama, sen kız mısın ki ağlıyorsun. Erkekler ağlamaz!" Çok yanlış. "Ağlama, çünkü canımı sıkıyorsun!" dememiz lazım. Erkek ağlamaz demek de ne demek? On yaşında: "Erkeksin, erkeksin" ... On ikisinde "Sen bir erkeksin" ... oğullarımız erkekliğe özgü güçlü, kuvvetli şekilde büyümeye mecbur kalıyor! Ağlayanın vay haline ... Boğazı sıkılıyormuşçasına sıkıntıyla altı sigarayı ardı ardına içerler ... ikisi burnunda, ikisi kulaklarında ... ama tek bir gözyaşı akmaz!
...
Bir kadın için sevgilisinin, nişanlısının, kocasının kollarında ağlamak harikuladedir ... birlikte ağlamak daha da güzel ...
Sait Faik Abasıyanık 1940 yılında yazdığı ilk romanı, dönemin siyasi kanadından sakıncalı görülmüş olan #medarımaişetmptoru 'nu, yayımlamakta önüne çıkan engellere rağmen yılmamış, 1944 yılında annesinin maddi desteğiyle yayımlatabilmiş. Dağıtılmaya çıktığı zaman ise bakanlar kurulu kararıyla toplatılmış. En son, 'Birtakım İnsanlar'
Oğlumuz beş altı yaşlarında ağladığında ona ne deriz? "Ağlama, sen kız mısın ki ağlıyorsun. Erkekler ağlamaz!" Çok yanlış. "Ağlama, çünkü canımı sıkıyorsun!" dememiz lazım. Erkek ağlamaz demek de ne demek? On yaşında: "Erkeksin, erkeksin" ... On ikisinde "Sen bir erkeksin" ... oğullarımız erkekliğe özgü güçlü, kuvvetli şekilde büyümeye mecbur kalıyor! Ağlayanın vay haline ... Boğazı sıkılıyormuşçasına sıkıntıyla altı sigarayı ardı ardına içerler ... ikisi burnunda, ikisi kulaklarında ... ama tek bir gözyaşı akmaz! Neden erkekler asla ağlamaz? Ağlamak öyle hoş bir şey ki, biz kadınlar her beş dakika da bir ağlarız. Bir kadın için sevgilisinin, nişanlısının, kocasının kollarında ağlamak harikuladedir ... birlikte ağlamak daha da güzel ...
Palavra bile olsa gözyaşları içinde, hıçkırarak sevişmek de harikuladedir. Bunun için bu akşamdan itibaren, erkekler de ağlayabilir! Hatta şimdi ağlamaya başlayın, hemen, içinizi boşaltıp rahatlayın.
. . .
“Hocam, Filistin’de yaşananlara çok üzülüyorum. Gördüklerim, duyduklarım karşısında kanım donuyor, canım yanıyor. Siz üzülmüyor musunuz? Yaşananlar sizi ağlatmıyor mu?
Neden Filistin’de yaşananlara dair hiçbir şey yazmıyorsunuz?”
mesajıyla serzenişte bulunmuş biri.
Ah be güzel kardeşim, ne diyeyim şimdi ben sana?
Üzülüyorum elbet. Hem
Kızlarımıza kendilerini güçlendirmeyi öğrettiğimizde, istismar edilmelerine ya da bir şekilde ezilmelerine izin vermeyeceklerdir. Ve oğullarımız yaşamlarındaki tüm kadınlarda dahil herkese saygı duymayı öğreneceklerdir. Hiçbir erkek bebek bir istismarcı olarak doğmaz. Hiçbir kız bebek de bir kurban ya da özdeğerden yoksun olarak doğmaz. Başkalarını istismar etme ve özdeğerden yoksun olma öğrenilen bir davranıştır. Çocuklara şiddet ve kurbanlığı kabul etme öğretildi. Yetişkinlerin birbirine saygılı davranmasını istiyorsak, o zaman çocuklarımıza nazik olmalı ve özsaygılarının olacağı şekilde yetiştirmeliyiz. Ancak bu şekilde iki cins birbirini onurlandırır.
Evet oğullarımız bir kızla çıkıyor, nişanlanıp evleniyor ... ama eşini tatmin etmeyi beceremiyor... Kız ürkek, utangaç, sormaya cesareti yok, gözyaşı ve umutsuzlukla ilişki bitiveriyor.