Günler, aylar, yıllar boyunca hayatın karmaşıklığında kaybolup gittikçe, bu yorgunluk içimde derinleşti, Albayım. Artık gözlerimden akan yaşlar kurudu, duvarlarımı saran hüznü daha fazla taşıyamayacak gibiyim. Her sabah uyandığımda, sadece bir sonraki günün getireceği ağırlığı düşünmek beni huzursuz ediyor. Belki de Oğuz Atay'ın kahramanları gibi, bu dünyanın anlamını ararken kaybolmuşum.
Kimi zaman "Tutunamayanlar"ın başkahramanı, kimi zaman da "Tehlikeli Oyunlar"ın içinde sıkışıp kalmış hissediyorum kendimi. Artık bu yorgunluk beni sarmaladı, hayata dair umutsuzluklar ve anlamsızlıklar içimi kemiriyor. Ve belki de en zor an, artık ölmeye bile takatim kalmayacak gibi hissettiğim andır.