''Bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak durumundadır. Bu bir çeşit alın yazısıdır. Bu alın yazısı da başkaları tarafından okunmazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu da bir alınyazısıdır ve en acıklı olanıdır. Bir alın yazısı da, ölümün anlamını bilerek, ona bu anlamı vermesini beceremeden ölmektir ki, bazı müelliflere göre bu durum daha acıklıdır. ''
“Zor olan acının şiddeti değil, sürekliliği…”
Reklam
Hüsamettin Albayım bir de saçlarını boyuyor. (O pis renkli sıvı ile.) Beyaz kılların arasını, kahverengi lekeler kaplıyor. Her gün tıraş oluyor. (Tıraş olurken yüzünü kesiyor, kesikler kabuk bağlıyor. Bütün bunlar kimin için?) Boynuna dar gelen gömleğinin üst düğmesini kaparken, gerdanının buruşukları, gömleğin içine sıkışıyor; boyun, katlanmış bir kağıt gibi kırışıyor. Ne olur konuşun albayım, dayanamıyorum.
Olmadı, kısmet değilmiş albayım, mutfak temizliğiyle olmuyormuş. Uyanınca boynuma sarılmıştı uykulu kollarıyla. Ben de bütün iş bundan ibaret diye sevinmiştim, esas meselelere boş vermiştim, tabakların suları bile akmadan onları kurulamıştım, beni azarlamıştı, beni bu kadar seven ve ikide bir kollarını boynuma saran kadın neden böyle önemsiz bir mesele için beni azarlamıştı? İyi niyetlerle iyi eserler verilemeyeceğini neden hatırlatmıştı? Neden neden neden albayım?
Günler geçerdi; aynı yatağın ayrı köşelerinde, ayrı şeyler düşünürdük.
Sayfa 102 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Şunu anlatmak istiyorum albayım: Fikret'e kızdığım için sarhoş oldum. Mr. Fikret'in buna hakkı yoktu. Kimsenin, benim aklımdan geçirdiğim kadınlarla, aklımdan geçirdiklerimi yapmağa hakkı yoktu.
Sayfa 105 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.