Oğuz'cuğum Ağabeyim
"Yaşamak" resmi yaparken elindeki boyanın ne olduğunu bilerek çizmek belki de. Bu oyunbaz, küçük insanlar hiç bilemediler bir gün kaldırıp kendi eserlerini seyredeceklerini.
Oğuz'cuğum Ağabeyim
Başlayamıyorum, Oğuzcuğum Ağabeyim. Birini söylemeden diğerine geçiyorum ve öncekinin hissi henüz nihayetine ermeden yenisine girdiğimde de aslında ikisini de başlamamış oluyorum. Bir de alışamıyorum...Kaynaşamıyorum... Birtakım felsefeler durmamı söylediği için duruyorum, durmanın anlamına aşina olduğumdan duruyorum. "Yaşam" ismi verilmiş bir tuvalin üstüne koymuşlar bizi, derdinle, sefanla, attığın her adımla, yediğin her kazıkla, saldırdığın, boş verdiğin, atıldığın, vazgeçtiklerinle, bir gün bir kahkaha ertesi gün gözyaşlarıyla yapıyorsun bir resim.. Her birinin kendi rengi varsa eğer; tablon bittiğinde görüyorsun ancak en baskın renkleri, çizgilerini, neye benzediğini... "Yaşamak" resmi yaparken elindeki boyanın ne olduğunu bilerek çizmek belki de. Bu oyunbaz, küçük insanlar hiç bilmediler bir gün kaldırıp kendi eserlerini seyredeceklerini. Merak bile etmediler üstüne yürüdükleri tuvalden öte ne var; kendilerine çizdikleri küçük bir çemberin içinde, küçük hırslar, küçük çıkarlar için, küçük oyunlarla büyük gönülleri kırdılar... Bilselerdi de ne değişirdi? Hiç... (Oğuz Atay'ın Vefatının 40.yıl dönümünde saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum.)
Sayfa 5 - OT Dergi - İlker KaleliKitabı okudu