Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Her nesnenin yeğnisinden iyi devletlisi vardır. Anası kalın çeyiz düzen kız devletli; kızı 'of' demeye yetişen ana ondan devletli. Atasından mal kalsa oğul devletli; oğlu ad yüceltince ata ondan devletli. Çağı geldiğinde kından çıkmayı bilen kılıç devletli; akıl keskin olursa kılıçtan devletli. Beğleri beğ olursa Hân devletli; Hânı Hân yapmayı bilen beğler, Hân'dan devletli. Döşekte örten yorgan, çadırda tutan urgan, toprak yalı doğurgan hatunu varsa er devletli; erinden er dölü doğurursa hatun ondan devletli. Çobanın sofrasında çoban hatunundan evvel oturan davar devletli; davarı, yediğince doyurursa çoban devletli. Bineni yiğitten olan at devletli; at yiğit olursa binen ondan devletli. Akmayı bilince su devletli; suyu küstürmeyince toprak ondan devletli. Dünyaya doymayınca hayat devletli; ömrü has iş ve yiğitlikle geçene ölüm ondan devletli. Her işin şerrinden yeğ hayrı devletli; sonu hayırdan hayır çıksa şer ondan devletli. Bilmez milleti bildirince din devletli. İli il, töresi töre, Hân'ı Han, alpı alp olursa Oğuz devletli. Kamu âlem içre her şeyden yeğ insan devletli; akıldan taşra kalan insandan hayvan daha devletli.
Sayfa 312 - ÖtükenKitabı okudu
Her zerresini çok sevdiğim kitap
İmza Tesellisi Hüznün kaynağı geçmiş,korkunun kaynağıysa gelecektir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Allahın velilerine korku ve üzüntü yoktur" buyurulur (Yunus,62).Onların acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez.Onlar acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez. Onlar acı ve kederlerin kaynağı olan akıllarını imanla
Bırak, bırak tüm bunları diyecektim. Kimin konuştuğunun ne önemi var, biri kimin konuştuğunun ne önemi var dedi. Biri kalkıp gidecek, giden ben olacağım, ben olmayacağım o, ben burada olacağım, buradan uzaktayım diyeceğim, ben olmayacağım o, hiçbir şey söylemeyeceğim, bir öykü anlatılacak, biri bir öykü anlatmaya çabalayacak. Evet, yadsımıyorum
Reklam
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
( Erilliğin Farklı Yüzleri ) _Kahraman, gelişen Ben’in libidosunun bir sembolüdür. Kahramanlar genelde gezginlerdir ve gezginlik asla nesnesini bulamayan bir arzunun, yitik anneye duyulan bir özlemin sembolüdür. Kahramanlar sürekli yer değiştiren güneşe benzer. Buradan kahraman mitinin bir güneş miti olduğu sonucuna varılır. Bu, bizim için daha
Reklam
Bir kez analarının ölüm döşeğinin başında, üç köylüyle dirsek dirseğe oturmuştum. Hiç kuşkusuz acılı bir şeydi bu. Göbek bağı ikinci kez kesiliyordu. Bir düğüm ikinci kez çözülüyordu: bir ku­şağı ötekine bağlayan düğüm. Bu üç oğul yalnız kaldıklarını gö­rüyorlardı, her şeyi öğrenmeleri gerekti şimdi, bayram günlerinde çevresinde toplanacakları bu
İnsana "düşünebilen en yüksek yaratık" diyorlar. Apaçık yalan söylüyorlar, göz boyuyor, adam kandırıyorlar. İnsan yeterince düşünemeyen eksik bir yaratık aslında. Kanıtı ortada. Bir yandan geceyi gündüze katarak hasta insanlara sağlık sağlamaya çalışıyor; öte yanda geceyi gündüze katıp en iyi öldürme, yıkma, yok etme araçlarını
“Ahmed-i Sâlis”, "Sultan Ahmed Han-ı Sâlis” olarak da bilinir. (...) IV. Mehmed ile Rabiâ Gülnûş Emetullah'un oğludur. II. Mustafa'yla öz kardeşti. İstanbul dışında doğmuş, Edirne Vak'ası'nda Edirne'de tahta çıkmış, Patrona Halil Ayaklanması'nda tahttan indirilmiştir. Padişahlığının 1718-1730 arasındaki dönemine
Sayfa 351 - 23- Sultan III. AhmedKitabı okudu
eksik adam'ın çizgileri
Kaçmanın yenilgiyi kabullenmekten başka şey olmadığını anladığım günler, sinsice ve birdenbire geldi. Yalnızlığa özenme, bir yüreklilikten çok, bir güçsüzlük değil miydi? "Yalnızlık, yalnızlık" diye koşmuştum da, hangi sıkıntım çözülmüştü? Yine kaşlarım çatıktı, yine geceler uykusuz ve insanların bakışları alaycıydı yine. İnsanlardan kaçmak, kişinin, kendi kendinden kopmasından başka nedir?.. Ve kişi nasıl kaçabilirdi kendinden? Değil tanıdıklardan uzak bir kentin kıyı semtinde bir bekar odası, bir ormanın göbeğinde, bir ıssız dağ başında arasaydım yalnızlığın mutluluğunu, kurtulabilecek bu kendini aldatmanın sızısından ? Bir gerçeği nasıl görmezlikten gelecek, insanlardan başka oluşun sıkıntısını nasıl atacaktım içimden? Bir orman, bir dağ başı güzelliğinin bana değil, başkalarına olduğunu bilmeyecek miydim yine? Yıldızların ışıldadığı bir gecede, eksikliğin yanıklığını duymayacak mıydım? Ve unutabilecek miydim, insanların beni içlerine almadığını, beni kendilerinden saymadığını insanların? Ve yüreğimde, onlara bir kızgınlığı, kendimden saklamaya çalıştığım bir kıskançlığı taşımayacak mıydım? İnsanlara el açmış gözlerim, baktığım her şeyde, insanların beni aşağılayan seslerini bulmakta gecikecek miydi? Ve yağmurlu günler, ağlamalar getirmeyecek miydi yine? Sabahları ve akşamları, günde iki öğün ölmek isteği gelip çöreklenmeyecek miydi içime?
SELÂM SANA Türk Müverrihi Ahmet Refik Beye Ey muhterem Ertuğrul’un gözbebeği, Ey sevgili Gazi Osman, Ey gün yüzlü, altın kalpli erkek aslan. Ey Kayıhan oymağının asil beyi
88 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.