Haa bakın, yolda karnı acıktı mı, koparmaya kıyamayacağı yumuşak ve taze iki simit midesinin bütün sıkıntısını alır. Ama simidin yanında kat kat baklavayı ya da Rubens'in tablolarındaki hoşur karıları andıran ve mahalle bakkalından 25 kuruşa satın alınan kaşar peyniri de olacaktır. Hemde kaşkaval değil ha!
Bir de yol üzerindeki bir kahveye dalınacak, ince belli, kırmızı benekli bardaklarla çay yudumlanacaktır. Sonunda kahve masasının mermeri üzerine dökülen susamlar da bir elin kenarıyla avuç içinde toplanıp ağza atıldı mı oh, gel keyfim gel! Artık geriye, kibrit kutusunun kapağından koparılmış bir kıymıkla dişlerin arasındaki susamları ayıklamak ve de paf-puf, paf-puf, bir cigara tellendirmek kalır.