Hepsi öğrenciydi; başka başka üniversitelerde okuyorlardı. Aralarından bazıları çok uzun süre içeride kalmıştı. Biri doksanıncı gününe yaklaşıyordu, yani her an sevk edilebilirdi. Gözaltı süresi kırk beş gündü; bu süreden fazla Siyasi Şube’de tutmaya hakları yoktu. Ama kırk beş güne yaklaşırken Sıkıyönetim’e sevk çıkarılıyordu, Selimiye’de savcı serbest bırakıyordu, çocuk da seviniyordu serbest kaldım diye. Oysa çocuğu getiren ekip Selimiye’nin kapısında bekleyip serbest kalanı tekrar tutukluyor, gene Siyasi Şube’ye getiriyordu; ikinci bir kırk beş gün başlamış oluyordu. İçerideki çocuklar “birinci kırk beş” ya da “ikinci kırk beş” diye konuşuyorlardı.