Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
140 syf.
7/10 puan verdi
Oktay Akbal (1923-2015), değişik tarihlerde yazmış olduğu hikayelerini bir araya getirdiği eserini 1946 yılında yayımlamıştır. Yazarın ilk kitabıdır. Hikayeler, yazarın daha çok 2. Dünya Savaşı öncesi barış ortamına duyduğu özlemini yansıtmaktadır. Oldukça yalın bir dille yazılmıştır. Bu kısa hikayeler sırasıyla şunlardır; 1. Semt (1943), 2. Sahil Kahvesi (1943) , 3. İstasyon (1943), 4. Önce Ekmekler Bozuldu (1944), 5. Yağmur Altında İnsanlar (1943), 6. Köprü Üstü (1944), 7. Meydan (1943), 8. Kibrit Alevi (1943), 9. Kadınla Erkek (1944), 10. Gölgeli Durak (1945)
Veba’yı okumaya 9 ayımızı etkisi altına alan Covid-19 salgının başlarında başlamıştım. O zamanlarda gerek virüsün sarsıcılığı gerekse alışmaya çalıştığımız yeni normallerden dolayı kitabı bitirmeye cesaret edememiştim. Veba kitabındaysa adından da anlaşılacağı gibi o dönemlerde yaşanan olayları bir doktorun bakış açısı genelinde anlatıyor. Kitabı okurken günümüzle ne kadar yakın olduğunun tekrar tekrar farkına varmak mümkün. Yazarın ağır, ağdalı anlatımı ile yaşanan olaylar ve olayların etkileri birleşimi olan kitap oldukça güçlü bir şekilde karşımızda duruyor. Olayların yavaş ilerleyişine karşın kitap kendini okutturuyor. Aldığı övgüleri sonuna kadar hak eden ve önerenlerin yüzünü asla kara çıkarmayacak bir kitap. Özellikle şu günlerin ciddiyetini anlama konusunda bize her satırında yardımcı olan ve tabiri caizse bu gerçeği suratımıza tokat gibi vuran bir kitap. Eminim ki okurken herkes, her bir satırını dönemin bir olayıyla rahatlıkla bağdaştırabilir.
Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
Merhabalar herkese!
Salâh Birselciğim, ''Eh, bir kitap da anlatılmayacak olduktan kelli ne diye okunmalı?'' deyince bir şeyler anlatmak üzere kolları sıvadım. Böylesine dopdolu bir 'bilgi tufanını' anlatabilecek yetide olduğumu pek sanmıyorum ama hadi bakalım! Bir de uyaralım kesinlikle yanlı bir yazı olacaktır!
Öncelikle Salâh Birsel kimdir,
OğuzAtayizm
Kitap okumak zor iş. Öğrencilerim sıklıkla başlangıçtaki 20-30 sayfa okuyup sıkıcı bulduğunu bu yüzden bıraktığını söyler, "Daha iyisini siz yazın da onu okuyalım." derim, acımam, rencide ederim. :) Sonra anlatırım: "Bakın kitap gömülü bir hazinedir ve bir yazarın en önemli hazinesi de eseridir. Birkaç kürek darbesiyle bulunabilecek
Orta son Türkçe kitabının ilk okuma parçasının bu kitaptan olması gibi güzel bir hatırası olan bu kitap kesinlikle okunması gereken seyahat incelemelerinden.Hatta kişisel bir not olarak
bahsettiğim ders kitabında görüp yıllarca aramış ve karşılaştığımda eski bir basımını (Can Yayınları) edinmiştim.
Hiroşima,Osaka ve Japonya'nın bu acıdan fazlaca etkilenen çeşitli şehirlerini size gezdirirken orada yaşananları,insanları,Türk-Japon ilişkilerini,o dönemin gazeticilik ortamından bahsetmeden geçmiyor Akbal bölgeye giden ilk Türk gazeteci olarak.
Kitabın sonraki kısımlarında ise Akbal'ın çeşitli sebeplerle Türk coğrafyasına ve Rusya'ya yapmış olduğu seyahatlerden notlar da yer alıyor.Dili oldukça keyifli ve berrak bir kitap,şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Güzel bir deneme türünde bir eser. Adam yayınları 1. Baskı 1982. Dönemine ait yazarların şairlerin hayatlarından hatta kitaplarından kısa kısa bahseden yazar Oktay Akbal’ın kitabı....
