Ey Nefsim!
Tahkikî iman ilmini oku. Hakkı ve hakikatı öğren. Cahil kalma. Münevver ol. Aydın ol. Cahil insan, cahil bir genç, cahil bir kadın, ne kadar varlıklı da olsa yine fakirdir, geridedir, aşağıdadır. Okuyan erkek ve kadın, genç ve ihtiyar daima ileride, daima yükseklerdedir. Bütün fenalıkların, hayattaki bütün bedbahtlıkların vasıtası cehalettir. Bütün iyilik ve güzelliklerin, bütün saadet ve huzurun tek çaresi ilm-i iman bilgisiyle aydınlanmak ve nurlanmaktır.
Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.
Artık ne üzüntü, ne umut... İşte hayatım
Taştan bir bakış ile gözlemeye bağlı
Görülen ufukları.
Artık ne sevgi, ne acı... Tüm isteklerim
Donmuş gibi, donmuş gibi ruhum da.
Duymuyor asla
Vücudun acılarını.
Ey ayrılığı yüreğimle hayalimi soğutan:
Karşında umutlarla, dileklerle yanan ben
Bak şimdi nasıl donuk
Bir kaygı kitlesiyim... Oku, usancımın resmini:
"Dudağı susamış, kırgın; gönlü donmuş, sızlanan,
Giyinmiş, renkli
Bir soğuk heykelim."
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür:
Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
"Kur’an oku ve okuduğun nisbette cennet basamaklarından tırman. Dünyada ağır ağır okuduğun gibi şimdi de ağır ağır oku. Şüphesiz senin cennette yerleşeceğin yer okuduğun âyetlerin son noktasıdır. Ne kadar okursan o kadar yükselirsin"
(s.a.v)
Zezeciğimmm bana hakaretler et onların önünde o zalimlerin önünde ki sana zarar vermesinler ben yapamam deme sakın zaten ağlamaktan gözlerim kan çanağına döndü dün gece az da olsa rahatlamıştım çünkü sen bana yaşadığını belli ettin sana vuran eller kırılsın kin dolu bakan gözler kopsun ah zezem oku okumakta diret oku Zeze oku yalvarırım