Ekrem İmamoğlu ölümle tehdit mi edildi ?!... Ekrem İmamoğlu için ilk defa değil geçen yıl da tehdit edilmiş. Ama bu defa tehdit daha vahşi ve daha ciddi. Lütfen oku. Yoksa başına çok büyük felaket gelecek başlıklı Ekrem İmamoğlu nun e-posta adresine 27 Mart tarihinde bir ileti geldi. Tehditlerle dolu e-postada şu ifadeler yer aldı: Bak İmamoğlu Ekrem denen zavallı senin kanını akıtır sana içiririm! Bunu kayıtlara geçsin diye yazıyorum istediği şekilde şikayetçi olma vs. hakkın var. Senin kanını akıtır sana içiririm! Haddini bilmeyi ya öğreniyorsun ya da o boynunu kırıp kafa derini yüzüp ayağıma paspas yapıyorum. Umarım ne kadar ciddi olduğumu anlarsın yoksa seni paramparça edeceğim. Öldüreceğim kişiye önceden haber veririm.
elektro
baktığım her yerde seni görürken bile seni çok özlüyorum sesin kulağımdan gitmiyor yine de burnumda tütüyorsun. bana verdiğin limonlu yastık kılıfına sarılarak uyuyorum. onu öpüyorum ve iyi geceler diyorum. söylediklerimi işitir gibi olmanı o kadar çok istiyorum ki. bana dair lan her şeyi silmemiş olmanı, kalbinin bir köşesinde bir yerlerde hala
Reklam
196 syf.
9/10 puan verdi
#alıntı “Ölümsüzlük anlamsızdır; insan dışında bütün yaratıklar ölümsüzdürler, çünkü ölümden habersizdirler; tanrısal, korkunç, anlaşılmaz olansa, kendi ölümsüzlüğünü bilmektir. “ . . “Geçmişi azıcık değiştirmek, bir tek gerçeği değiştirmek değildir; o gerçeğin sonsuz olmaya yatkın sonuçlarını da ortadan kaldırmaktadır. Başka bir deyişle, iki
Alef
AlefJorge Luis Borges · İletişim Yayınevi · 2018734 okunma
"Jesper, lütfen," diye yalvardı, sesi ince ve tiz. "Oku bana." "Özür dilerim," dedi Jesper alelacele. "Unuttum. Ben..." Wylan, Jesper'ın suratındaki ifadeye anlam veremedi; hüzün, şaşkınlık. "Wylan...sanırım annen yaşıyor."
Sayfa 262
108 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
“Kitabı okuduktan sonra okuyun lütfen, kitap ile ilgili içerik mevcut!” “Ben Nezahat bekliyordum, böyle burnu fındık ağzı kahve fincanı; tam da yıllardır süre gelen edebi tanımı gibi fakat ne burun gördük ne de sevgi bize kaldı ancak bulunamayan sarışın...” Bence İlhami Algör, İlhami Algör’lüğünü âla sürdürmüş. Bence dil anlatımı ayrı bir şekilde incelenmeli okurken. Bu özgünlük onun ve buna meftun olan birisi de benim. Olay örgüsünde galiba dedim kendi kendime, herhalde yazar hayattaki roller veya yaşamda var olabilmek konusuna çok takılmış kafasına bir süre, belli ki şimdi her paragrafta her ayrı ayrı olayda bize soruyor aynı soruları, başka şekilde... Son olarak kitabın son sayfasındaki cümleye şöyle bir not aldım: Çünkü kahraman olamamıştı. Kahraman olsa oturur saatlerce anlatırdı hayatın fikirlerini. Son not: Benim düşünceme göre ana karakter anlamlı bir yaşam kurulmuş olmasını diliyordu, o yaşamın başına da oturacaktı şöyle elleri oturaktan sarkmış; rahat bir oturuş ile kahraman olmanın, ‘bir yaşamın merkezine sahip olmanın’ tadını doyasıya çıkartmak istiyordu. Böyle derin anlatım, yorumu veya eleştiriyi de ancak derin anlatım ile ifade ettirebiliyor. Eğer okumamış ve yine de bu yazıyı okumuşsan “oku derim, lütfen. Kahveyi unutma ama :)”
Albayım Beni Nezahat ile Evlendir
Albayım Beni Nezahat ile Evlendirİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 20201,516 okunma
Ey sabah yeli, sevgilinin ülkesine uğrarsan, onun amberler kokan saçlarından bana bir koku getir. Sevgilinin canına ant olsun, bana ondan bir haber getirirsen, şükrane olarak sana canımı saçarım. Tapısında sana yük olmazsa eğer, lütfet, kapısından bu iki göze bir avuç toz getir! Benim gibi yoksul birisi, onun vuslatını umsun, dilesin ha! Heyhat... ben olsa olsa, sevgilinin hayalini rüyamda görebilirim belki! Çam kozalığına benzeyen kalbim sevgilinin çam gibi uzun boyunun hasretiyle söğüt gibi titreyip durmakta. Sevgili, bizi hiçbir pula almasa bile, biz onun başındaki bir tek kılı iki cihana da satmaz, iki âleme de değişmeyiz.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.