Artık ondan uzakta yapamıyorum, patron. Deli olacağım. Sonunda şair bile oldum; iki gece önce, gözüme uyku girmedi, oturup ona bir de şiir yazdım... Lütfen ona oku da, neler çektiğimi görsün: Ah, bir karşılaşsaydık, ikimiz bir sokakta, Sokak geniş olsa da alabilseydi derdimizi! Ufalasalar, ezseler, doğrasalar da beni, Yine sana koşar gelirdi kemiciklerim!
Sayfa 158 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ve hemen sonra oda yeșil renkli ve kıvır kıvır olduklarına yemin edebileceğim, hayaletvari dumanlarla dolmaya başladı. Nyx'in Tapınağı'ndaki gibi tatlı bir koku bekliyordum ama duman tutamlarından biri bana ulaşıp kokuyu içime çekince, acılığı karşısında afalladım. Bana hiç de yabancı gelmeyen bir kokuydu. Kaşlarımı çatıp hatrlamaya çalıştım. Lanet olsun, neydi ki bu? Sanki içine biraz karanfil katılmış defne yaprağı kokusu alıyordum (Bana baharat ve kokuları hakkında bu kadar çok șey öğrettiği için büyükanneme teşekkür etmeyi unutmamalıydım). Bir kez daha kokladım ve bu defa başımın bulutlandığını hissettim. Tuhaftı. Pekala, bu garip bir tütsüydü. Odaya yayılırken, onu taşıyan her insanın teninde farklılık gösteren pahalı bir parfüm gibi, değişiyordu. Bir nefes daha çektim. Evet. Defne ve karanfil ama bir șey daha vardı. Kokuya keskin ve buruk... karanlık ve mistik bir son katan ve insanın aklını edepsizliğiyle çelen bir şey. Edepsizlik mi? işte o zaman anladım. Lanet olsun! Odayı çesit çeşit baharatlarla karştrılmış ot dumanıyla dolduruyorlardı. İnanılmazdı. Yaşıtlarımın baskısına direnmiş ve seneler boyunca partilerde elden ele gezen çirkin görünüşlü ev yapımı esrarlı sigaralarından birini denemem için yapılan bütün tekliflere -en kibarlarına bile- hayır demiştim (Yani demek istediğim, lütfen, sağlıklı bile değil ki! Ayrıca insanda saplantılı biçimde, șişmanlatıcı abur cuburlar yeme isteği uyanduran o uyuşturucuları neden isteyecekmişim?). Ve şimdi burada durmuș ot dumanını soluyordum. İç geçirdim. Kayla buna hayatta inanmazdı.
Sayfa 177 - PEGASUSKitabı okudu
Reklam
Sartaq, Nesryn'e açık ve sakin bir şekilde "Casuslardan öykülerini işittim," dedi. "Adarlan İmparatorluğu'ndaki korkusuz Balruhni kadını. Neith'in Oku. O zaman anlamıştım..." Nesryn hıçkırarak Sartaq'ı çekiştirmeye devam etti. Sartaq ona gülümsedi. Nazikçe. Daha önce Nesryn'in hiç görmediği bir gülümsemeyle. "Daha seni görmeden seviyordum," dedi Sartaq. Nesryn "Lütfen," diyerek hıçkırdı. Sartaq'ın eli Nesryn'in elini sıktı. "Keşke zamanımız olabilseydi."
Bir kahve bağımlısıysan lütfen oku, ilk önce sen oku..
Ziyan olmamanın tek çaresi kurumaksa eğer lütfen, o kapıların önündeki, o perdelerin ardındaki insanlar; lütfen gelin, beni de alıp dizin iplere, balkonlara asın, yerlere serin. Parmak uçlarımdan yeşeriyorum, bir koku duyuyorum, alın beni, kurutup ufalayın, küçük bir kavanozun içinde, öylece saklayın.
Sayfa 14
"Bir öykü oku: Düşün. Yapabilirsin. Dahası, yapmalısın, uyku sırasında sürekli kaçmamalısın, ayrıntıları unutmamalısın, sorunları umursamazlık etmemelisin, kendinle dünya arasında ve bütün parlak zekâlı neşeli kızlar arasında duvar çekmemelisin; lütfen düşün, kurtul bundan. İnan, sınırlı benliğinden daha yüce yararlı bir güce. Tanrım! Tanrım! Tanrım! Neredesin? Seni istiyorum, ihtiyacım var: Sana ve sevgiye ve insanlığa inanmaya. Böyle kaçmamalısın. Düşünmelisin..." Diye yazmıştı Plath, verdiği mücadeleyi, yaşadığı ruhsal çöküntüyü çok iyi anlatıyordu.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.