BEN EYLÜL SEN HAZİRAN Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Seçimlerimiz Birer Tohumdur.. Bu gün elde ettiğimiz meyveler; 1,5,10 yahut daha önceki yıllarda ektiklerimizin eseridir; Her tohum, bire BİN verir, Bu Düsturdan hareketle; - İster Lütufkar ol.. İstersen Şer odağı… - İster bilgiyle donat yaşamını… İstersen hurafelerle - İster ibadet et.. İstersen terk-i ibadet - İstersen Hüsn-i…. İstersen Sun-i Zan barındır yüreğinde - İster kanaatkar ol, ister fütursuzca harca her şeyi.. - İster şükret elindekilerine, ister lanet oku yaşama.. - İster Kütüphanede geçir zamanını, ister kahvehanede Her ne yaparsan yap; Şimdi ektiğin tohumlar, 1,5,10 yahut daha sonraki yaşamının MİMARI olacaklar.
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ben kendimi Sabahattin Ali'de buldum. Onun eserlerini okuduğumda aldığım zevki belki de hayatım boyu hiç bir şeyde almamışım. Bence türkler bu yazarın değerini çok iyi bilmeli, Sağlığında hakettiği değeri görmedi, bari şimdi onu okuyarak yaşatalım. "Kürk Mantolu Madonna" annemin en sevdiyi kitaptı. Daha 7-ci sınıftayken bana tavsiye etti oku diye, ben de okudum, bitirdikten sonra annem fikrimi sordu, fena deyil dedim, bildiyin aşk hikayesi. Üzerinden yıllar geçti, büyüdüm, sonra bir gün kitaplığımı karıştırırken kitabı gördüm ve yeniden okumaya karar verdim. Bu defa her şey farklıydı, bu bildiğimiz aşk hikayesi deyildi, bu bir insan ömrüydü, bu içimizdeki duyğuların, beynimizdeki düşüncelerin en güzel anlatımıydı. Ben bu yazara resmen aşık oldum, sonra onun bütün eserlerini okumaya karar verdim ve her okuduğumda bir kez daha aşık oldum bu adama. "İçimizdeki şeytan"sa başucu kitabıma çevrildi. Bence bu dünyanı yaşamak için değerli kılan tek şey Sabahattin Alilerin bu dünyada yaşamış olmasıdır.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,5bin okunma
Gidemem Bazen daha fazladır her şey Bir eşikten atlar insan Yüzüne bakmak istemez yaşamın O kadar azalmıştır anlam O zaman git hemen radyoyu aç, bir şarkı tut Ya da bir kitap oku mutlaka iyi geliyor Ya da balkona çık, bağır bağırabildiğin kadar Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor Ama fazla da üzülme, hayat bitiyor bir gün Ayrılıktan kaçılmıyor Hem çok zor, hem de çok kısa bir macera ömür Ömür imtihanla geçiyor Bir şiirden, bir sözden, Bir melodiden, bir filmden Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem Unutamam, acı tatlı ne varsa hazinemdir Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir Sezen Aksu'nun sözlerinden daha sonra Ferhat Göçer'in seslendirdiği mükemmel bir şarkı. . . :)
400 syf.
2/10 puan verdi
Haruki Murakami`i ilk defa test ettim. Adını daha önce çok duymuş bununla beraber çokçada merak etmiştim. Geçen gün gitdiğim bir arkadaşımın evinde Norwegian Wood`u görünceye kadarsa merakım merak olarak kalmıştı. Bu kitabı arkadaşımdan ödünç alıncaya kadar ne diller döktüm bilseniz. :) Deydi mi? Hayır... Arkadaşım sonunda pes edip " iyi o
Norwegian Wood
Norwegian WoodHaruki Murakami · Vintage Publishing · 200310,6bin okunma
Binlerce dost ve bir kitap paylaşım hesabı ile.. Oysa ne zor iş kitap okumak… Hergün sigara içen ” kitaba nasıl para yetiştiriyorsun?” der.. Her gün dizi izleyen ” zamanı nasıl buluyorsun?” der… Avm gezen, vitrin bakmaya doyamayan ” bu kadar okumaktan sıkılmıyor musun?” der… okuyupta vatanı sen mi kurtaracaksın?… Yeter gözün bozulacak… Gece gece kitap mı okunur? …gece oku gündüz kitap mı okunur?… Zor iş kitap okumak… Okuyabilmek… Trajik…kitap okumak için mücadele etmek… Okumayan gayet memnun halinden....
·
Puan vermedi
Yazdı, yazdırıldı…Saçmalık, hayatın gerçeği….Çağ dışı, çağının ötesinde…Barış kitabı, terör kitabı…. Bırakın bunları ben size başka bir şey söylüyorum. Yüzyıllar öncesinden beri var olan bir kitap var. (Burada sadece Kuran’dan bahsetmiyorum Eski ve Yeni Ahit için de aynı şeyler geçerli ) İnanın veya inanmayın bütün hayatınızı öyle veya böyle etkiliyor. Ama kitap okumayı sevdiğini söylediği halde bırak tefsirini, mealini bile okuyanların sayısı o kadar az ki. Okumadan inanıyor, okumadan red ediyoruz. İnanılmaz derecede trajikomik bir durum ( Hani ucundan azıcık entel takılıyoruz ya o bakımdan diyorum.) Mumcu ne güzel söylemişti bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın diye. Mübarek gün gazına gelip de huşu içinde okuyun demiyorum. Size demiyorum ama ben fena gaza geldim. Allah’ın ne kadar affedici ve merhamet sahibi olduğuna dair söylenenleri sadece bir çeşit din manipülasyonu sanıyordum. Kitabı okuduğunda anlıyorsunuz ki neredeyse her surede hatta tabiri caiz ise Allah’ın öfkesini en çok hissettiğiniz sure olan Tevbe suresinde ( arkadaşımmmmm!!!! sureye besmele ile başlamak caiz değil, gel artık gerisini sen düşün ) bile Allah’ın affediciliğinden ve merhametinden bahsediyor. Sürekli yetim hakkından ve insanların ne kadar az düşündüğünden bahsediyor. Her yanı ile kafana oturdu mu derseniz o işte epey bir zor... Altını çize çize eleştire eleştire oku, beğenme , nefret et….. Ama bunların hepsini lütfen okuduktan sonra et…..
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Kuran-ı Kerim Türkçe MealiElmalılı Muhammed Hamdi Yazır · Altın Post Yayıncılık · 20125bin okunma
Anladın mı? Hicran destanını kendinden oku, Mecnun'dan duyup da rivayet etme. Aşkın Leyla'sını gördünse söyle. Söz temsili bulup hikayet etme. Yüz bin Leyla doğar alemde her gün,
Zaman makinesi olsaydı ve kendi gençliğime, mesela 17 yaşıma, dönseydim, kendime şunları söylerdim; papatyakokulummm: “En önemli şey aşk. Onu doya doya yaşa bu bir. Ne yapmayı sevdiğini bul. ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyor musun ona bak. Yapamıyorsan, boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın. Yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından
ÇOK GÜZEL BİR AŞK HİKAYESİ KESİNLİKLE OKUNMALI.... Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti
Sayfa 190Kitabı okudu
Okuduğunuz eser sizi fikren yükseltir, içinizi iyi ve mert duygularla doldurursa, onun hakkında karar vermek için bu duygu yeterlidir. Alexander Pope Asıl iktidarın kitapta olduğunu gördükten sonra, hükümdarlar da kaleme sarılıp kitap yazmaya başladılar. Alfred de Vigny Kitaplar benim sevgili dostlarım, gerçek yol gösterenlerimdir; çünkü iki
Önce uyuşturacak sonra alıştıracaklar. Akabinde her şey sıradanlaşmış olacak. Günlük hayatın bir parçası gibi. Yatağından kalk. Kahvaltı yap. İşe git. Haberleri oku. Hımm yine ölümler varmış. Yazık. Aaa dolar, euro ile yarışıyormuş. Aman canım ne olacak Allah'tan döviz borcumuz yok. Ee dünkü maç ne oldu? Yenildiniz mi? Ah unutmadan; akşama dışarı çıkalım mı? Ayy kıyafet bakmam lazım hafta sonu kuzenimin düğünü var. Eve gelirken ne almamı istersin? Yemek yer, su içer, sigarayı ciğerlerine çeker gibi normalleştirmiş olacaklar sen farkına varana kadar. Televizyonda ne var? Haberler! Aaa geç geç ya her gün aynı şeyler. Seçim haberleri, zam, işsizlik ve yine ölümler. Sen diziyi aç! Geçen hafta heyecanlı yerde bitmişti… |Önder Deniz Çavuşlar
Okuduğumuz kitaplardaki karakterler bir gün çıkıp gelse… ne hissederdik ki. Şöyle delicesine aşık bir adam her şeye rağmen sevip fedakarlık yapan bir kadın , hala dostluğa inanıp sırtını dayayabileceğin bir arkadaş hayvanlara değer verip koruyan insanlığını kaybetmemiş bir insanlık… Başka daha neler neler. Okurken hayal ettiğinden daha azına razı olamazsın ki zaten tasvirler beyninde yer edinip canlanıverir uyurken bile düşünü görürsün belki. Belki uyuyamayıp okumaya devam edersin. Gecenin yarısı olduğunu fark edip ışığı kapayıp yatarsın ama sonra meraktan uyuyamayıp kalkarsın ve okumaya heyecanla devam edersin. Kimlere oldu bu kim yaşadı bilemem ama şanslı derim o kişiye. Ben gibi şanslı olduğum nadir şeylerden biri bu beklide yaşadığım o his. O sıcaklık sayfalara dokunurken hissettim o samimiyet o bendenlik o aidiyet hissi. Daha nasıl tarif edilir ki. Bilmiyorum. Bazen bilmemekte güzeldir ama. Reklam girmeden araya devam edip her şeyiyle bana ait ve istediğim tamda bu diyebilmek. Şuanda herkesin aitliğe mi ihtiyacı var acaba farkında olanlar devam ediyor okumaya. Hiç okumayıp kıtapların yanından geçenlerse yazık farkında bile değil ne kaçırdığının. oku okut demogajisi gibi oldu bu biraz. Ama olsun verebileceğim beklide en güzel mesaj olurdu. Ve sayfanın en altına düşeceğim en iyi not odanızdaki size ait bir kütüphane olurdu.
Bir gün " Nasıl hiçbir şey göremez oldunuz?" diye sordu. "Kim demiş hiçbir şey göremiyorum diye?" "Şu Kyi. Sizin kör olduğunuzu söyledi." "Ben mi? Kör mü? Gözlerimin görme yeteneğini yıllar önce kaybettigim doğru,ama kor değilim." Durdu,sonra sordu: "Peki zen? Sen kör müsün?" Tin Win düşündü."Karanlıkla aydınlığı ayırt edebiliyorum, o kadar" "Burnun oku alıyor mu?" "Elbette." "Ellerin hissediyor mu?" "Hissediyor tabii" "Kulakların işitiyor mu?" "Tabii. "
Sayfa 119Kitabı okudu
Resim