Sırasıyla diriliş isimli kitapları okudum. Sezai Karakoç'un Diriliş'i, Stephen King 'in Diriliş'i, Tolstoy'un Diriliş'i... Aynı ismi taşıyan, türleri birbirinden tamamen farklı kitapları cem etmekteki amacım bakış açılarını ölçmekti. İnsanların adlandırmaları altındaki derinliği keşfetmekti niyetimiz. Dirilmek ama nasıl, ne yönden? Size çok güzel cevaplar veriyor bu kitaplar. İnsan karmaşasını önünüze atlas gibi yayıyor. Aynı kelime üzerinde ruhun dirilisine dair anlatılar ile farklı coğrafyalarda farklı insan profillerine tanıklık ettiriyor. Dirilişin birinde İslâm ile, birinde İncil ile birinde de inkar ile nasıl gerçekleştiğini gösteriyor. Yani diriliş aslında dünyada insanın tatmin olduğu, zihnindeki ve ruhundaki soru/nların cevabını bulduğu noktada başlıyor. Bu noktaya varmasıyla davranışlarına yansıyor ve hayatın anlamlamalarına net bir tanım yapılıyor. En son okuduğum bu Tolstoy kitabının beni bağladığı düşünce de şu oldu:
"İnsanın nerede ve ne ile dirileceğine, olayları yorumlama yeteneği ve olaylara verdiği tepkiler belirliyor. O halde hakikate ulaştıracak doğru izleri bulmak gayemiz olmalı."