GÜNÜMÜZ GENÇLİĞİ Okul hayatlarından kurtulan gençler ve özellikle babaları kendilerine söz geçirememiş olanlar, her türlü akıl dışı iş ve davranışa atılıyor, hiçbir davranış kuralını bilmiyorlar. Ahlaki davranış kurallarının sebeplerinden habersizler; tutunup dayanacakları bir esasları yoktur ve hayatın şiddetli zorlukları bunlara sıkı bir eğitim dersi vermedikçe, toplumun fevkalade zararlı organları olup kalırlar.
272 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Ne tür bir kitaptın sen bilemiyorum; distopik mi bilimkurgu mu, edebi bir tür mü?! Beğendim mi beğenmedim mi onu da bilmiyorum. Tek bildiğim konunun oldukça ilginç olduğu. Bir yatılı okul, bir merkez, bir enstitü; Hailsham. Buradaki öğrenciler dışarı çıkamaz, haftasonları ve tatillerde evlerine gidemez ve buradan önceki yaşamlarını hatırlamazlar, çünkü onlar bir klon. Öğretmenler değil gözetmenler tarafından eğitilip, spor ve sanata büyük önem verilerek onlara özel oldukları ve bedenlerine iyi bakmaları gerektiği hatırlatılır. Kitabı benzerlerinden farklı kılan çok önemli bir nokta da asla isyan etmeyip kaderlerini kabullenmiş olmaları. Organ bağışı, bakıcılık, nekahet merkezleri, dışarda bir yerde yaşayan modelleri, sadece organlarını bağışlayıp öleceklerse neden sanat, müzik, spor eğitimi alıyorlar, ve bunun gibi değişik bir çok bölüm mevcut kitapta. Filmini de izleyeceğim, filmi izleyenler konunun filmde daha duygulu ve daha etkileyici şekilde anlatıldığından bahsettiler. İlginç bir konu okumak isterseniz tavsiyemdir. #okudumbitti #iyikikitaplarvar
Beni Asla Bırakma
Beni Asla BırakmaKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20217,6bin okunma
Reklam
Avrupa eğitim tarihinin başında, yalnızca prenslerle soylular okul eğitimi görmekteydi. Bunlar, toplumun değer verilen biricik üyeleriydi çünkü; toplumun geri kalan üyelerinden ise işleri güçleriyle uğraşmaları ve gözlerinin pek yukarıda olmayıp azla yetinmeleri beklenmekteydi.
Katılır mısınız?
Aileler çocuklarını ilerideki yaşamlarında kendilerini bekleyen ödevlerin üstesinden gelebilecek şekilde eğitebilselerdi, okul eğitimi diye bir şeye gerek kalmazdı.
217 syf.
·
Puan vermedi
Değerli eğitimci, siyasetçi, yazar Mustafa Gazalcı’nın kaleminden, içeriğiyle okurunu geçmişe taşıyan “Yolumuzu Aydınlatanlar – Cumhuriyet’in 10 Eğitim Yıldızı” adlı kitaptan söz edeceğim sizlere… Cumhuriyet Devrimi’nin büyük ülküsü “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar yetiştirme atılımının özverili, çalışkan yıldızları; Mustafa Necati,
Yolumuzu Aydınlatanlar
Yolumuzu AydınlatanlarMustafa Gazalcı · Cumhuriyet Kitapları · 20231 okunma
Unutulmamalıdır ki aile, her koşulda çocuğun ilk ve daimi eğitmenidir. Okulun farkı ise aile terbiyesinden farklı bir müfredata sahip olmasıdır. Yani okul eğitimi, aile eğitiminin yerini tutmaz. Buna rağmen birçok aile, çocukları okula başladıktan sonra aile içi eğitimi ikinci plana atıp eğitim görevini okula devreder. Oysa ailenin eğitim görevi, üzerinden atamadığı ve atamayacağı en önemli görevidir. Bu görev mecburi yapılması gereken bir ödev değil, kalp atışı kadar doğal bir eylemdir.
Sayfa 32
Reklam
Galatasaray’ın kuruluş tarihi 1868’dir. Tanzimat ricali Mekteb-i Sultanî denen bu okulu niye kurdu? Belli ki yabancı dil eğitimi görmek lâzım. Bu yapılıyor İstanbul’da. Cizvitler, Lazaristler yani Saint George rahipleri, Benediktenler, gelmiş bir sürü okul açmışlar, millet çocuklarını bunlara yolluyor. Tanzimat’ın büyükleri düşünüyor: “Batılılık lâzımsa, onu da biz yapmalıyız.” O zaman Galatasaray kuruluyor.
Finlandiyalılar, "Okul bizim en büyük zenginliğimizdir. Sizin Ural ve Sibirya madenleriniz bizde yoktur. Doğa bize karşı cimri davranmıştır. Bütün bu eksiklikleri emeğimizle telafi etmemiz gerekir. Halkamızdan verebilecekleri her şeyi istemek zorundayız. Fabrikalarda İngiliz çeliği işlenerek nasıl şekillendiriliyorsa bizlerbde okullarda gençlerimizi öyle şekillendiririz. Eğitim sayesinde burada, taş ve bataklıklar arasında, Rus halkının henüz uzak olduğu gayet güzel bir yaşam yarattık. Elimizden eğitimi alırsanız mayasız bir hamur gibi çökeriz," der
141 syf.
8/10 puan verdi
Okulsuz Toplum adlı kitapta, başlıktan da anlaşılacağı üzere okul kurumunun olmadığı bir sistem anlatılmaktadır. Fakat bu anlatım yapılırken okul kurumunun toplum üzerindeki etkileri de eleştirel bir dille okuyucuya aktarılmıştır. Bahsi geçen kurumlar, insanlar üzerinde sosyal tabakalaşma yaratmış mıdır? Eğitim anlayışı modern olarak toplumları
Okulsuz Toplum
Okulsuz ToplumIvan Illich · Şule Yayınları · 20183,910 okunma
Eğitim çok önemlidir, fakat bu kültürün ancak küçük bir bölümüdür. Kültürün büyük bir bölümü okul öncesinde ve okul dışından kazanılır. Eğitimi okulla sınırlamak ve öyle sanmak yanılgısı kültürün de okuldan alınıp verildiği hatasını doğurur. İnsanlar birbirlerine benzer çünkü kültürleri benzer, farklıysalar gene kültürleri yü­zündendir. Çünkü insanlar kültürlerinin sonuçlarıdır.
Reklam
136 syf.
6/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Despot ve tek düze eğitim sisteminde kaidelere aykırı bir öğretmen. Öğrencilerine teorik bilgiyi öğretmektense hayatta nasıl yer edinebileceklerini, kendilerini nasıl bulabileceklerini öğretmeye, göstermeye çalışıyor. Öğretmen, John Keating, insan kazanmaya çalışıyor, sadece öğrenci değil. Oysa eğitim sistemlerinde tanımlar hep şaşalı ve
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201626,1bin okunma
40 syf.
10/10 puan verdi
Kevin J. Hayes
Kevin J. Hayes
Karahindibanın Uçuşan Öyküsü  5+ Yaş
Karahindibanın Uçuşan Öyküsü 5+ Yaş
öncelikle eserin bir okul öncesinde hazırlık sınıfında rahatlıkla kullanılabilecek bir öykü olduğunu dile getirmeliyim. Fen eğitimi ve dramaya ideal. Sayfaları çok renkli, kağıdı kaliteli, yazım dili eğlenceli. Eserle bağlantılı bütünleştirilmiş bir türkçe-oyun-matematik etkinliği hazırlanma imkanı var. Okuduktan sonra çocuklarla hindiba arayışına çıkılabilirse okul dışı öğrenme ortamıda kullanabilirsiniz.
Karahindibanın Uçuşan Öyküsü  5+ Yaş
Karahindibanın Uçuşan Öyküsü 5+ YaşKevin J. Hayes · Tübitak Yayınları · 20231 okunma
William Godwin, F.Ferrer, Ivan Illich ilk kez bu sisteme karşı çıktılar
Radikal eleştirinin belli başlı temaları; okulun politik, toplumsal ve ekonomik gücü etrafında toplanıyor. Ulusal bir hükümetin denetimi altındaki devlet okulu eğitiminin, uyguladığı eğitim sistemi aracılığıyla kaçınılmaz olarak, hükümetin buyruklarına körü körüne boyun eğecek, kişisel çıkarlarına ters düştüğünde ve akıl dışı olduğunda bile, hükümetin otoritesini destekleyecek ve "doğru ya da yanlış olsa da benim ülkem" türünden milliyetçi bir görüşü benimseyecek vatandaşlar üretmeye yönelik girişimlere yol açtığı, vurgulanan görüşlerden biriydi. Bir diğer radikal eleştiri konusu da; okul eğitimi sistemlerinin, uygulanan eğitim süreci boyunca, monoton, sıkıcı ve kişisel tatmin vermeyen işlerde çalışmayı kabul etmek üzere yetiştirilmiş işçiler üretmede kullanılmaları olmuştur. Bu işçiler, endüstriyel sistemin otoritesini kabul ederler ve sistemde herhangi bir köklü değişiklik arayışına girmezler.
Özellikle Trablusgarb Savaşı, Balkan faciası, Türk unsura milliyetçiliğin etkisinden önce de nazari değil, tecrübi olaylarla ve silinmez izlerle Türk kimliğini öğretmiştir. Bu nedenle bugünkü milliyetçilik ve temelde Türk milliyetçiliğini okul tarih eğitiminin eseri olarak gösteren yazarların gerçekle pek bağı yoktur. Türkiye’de okul tarih eğitimi, kitlelere herhangi bir şeyi aşılayamayacak kadar zavallı durumdadır ve hep öyleydi (Cumhuriyetin ilk yılları hariç).
Sayfa 30 - Kronik KitapKitabı okuyor
Tavşan, kuş, balık, sincap, ördek ve öteki hayvanlar bir okul kurmaya karar verirler. Her biri, birer öğretim izlenesi hazırlamaya koyulur. Kuş uçmanın, balık yüzmenin, sincap ağaca tırmanmanın ve öteki hayvanlarda kendi özelliklerinin öğretim izlencesine alınmasında diretirler. Böylece, öğretim izlencesine hayvanların tümünün önerdikleri dersler konulur. Hayvanların tümünün, bütün derslere katılmasını zorunlu kılmak gibi büyük bir yanılgıya düşerler. Tavşan koşma dersinde en başarılı hayvandır; hiçbiri onun gibi koşamaz. Ama öteki hayvanlar, tavşanın uçmayı öğrenmesini iyi bir zeka ve duygu eğitimi olacağında diretirler. Böylece tavşan uçma dersine katılmak zorunda kalır. “ Haydi, uç bakalım tavşan” derler. Zavallı kücük tavşan havaya sıçrar, yere düşer, bir bacağı kırılır, kafatası çatlar. Beyni zedelendi için, daha sonra iyi koşamaz bile artık…
Resim