limonlu dondurma
İşte böyle kuzum, anlayacağın şu ömrümde pek çok şeye göğüs gerdim. Hani diyor ya Ahmet Arif; aç kaldım, susuz kaldım. Parasız kaldım. Annem, babam, seninle de tanıştırdığım küçük kız kardeşim, üniversite arkadaşlarım, bir masada gülüp eğlendiklerim; benim de figüranlığını yaptığım, kimi zaman ana karakterlerinden olduğum onlarca güzel insanın
Yokluk çekmeyen varlığın değerini kıymetini bilemez...!!
Ben bu konuda gerçekten çok çektim, okuldayken cevabını bildiğim halde yazılıdan sıfır aldım çünkü kalemimin ucu kırılmıştı ve ne açacak bir şey nede yedek bir kalemim olmadı hiçbir zaman..., 🥀😔 Oysa ki şimdi ki nesil böyle mi,? Ne çok şımardık, ne çok yoldan çıktık, her zaman daha fazlasını istedik, değersizleştik, anlamını yitirdik basitleştik... Bu gidişat herşeyi unutturdu bize yada biz öyle olmasını istedik...
Reklam
2023
2023 Aklıma gelmişken öylesine bir yazı yazayım dedim. Bir ya da bir buçuk ay var sene-i devriye mi deniliyor. Tamam tamam Osmanlıca değil konumuz. Ortada bir konunun olduğundan da şüpheliyim gerçi. Ben size nelerde mutlu olduğumu nerelerde üzüldüğümü anlatayım siz de he deyin geçin. İlk başta söylemeliyim ki : fakülte için kayıt yapmayı
_Napolyon Bonapart_ _Devlet, benim. _Para, para, para. (Başarının sırrı) _Felaketlerin üstünde dimdik oturan insan soylu ve cesurdur. _Gerçekler, büyük ruhlu insanları besler, küçük ruhları ise yaralar. _Yapıcı eleştiri, akıllı insanları güçlendirir. Ahmakları öfkelendirir. _Düşmanınız hata yaparken araya girmeyin. _İki şey
İşitme engelli belgeseli (Ben bir codayım)
youtube.com/watch?v=wGPsXKa... 10-16 Mayıs, Dünya engelliler haftası İşitme engelli baba, anne ve sağlıklı bir kız çocuğu. Bu kız çocuğunun iki dünyası var. Biri bol sesli diğeri sessiz. Yani o bir coda. Coda olanların iki dili var: işaret dili ve konuşma dili. Ayrıca daha bebeklikten bakımları riskli ve daha çocukken anne ve babaya
Vedalar Zinciri
:"( Bilenler bilir, Elazığ-Malatya kardeş illerdir. 90 km mesafede çok benzer kültüre sahip akrabalık bağı yüksek olan iki şehirdir. Doğduğum şehir Elazığ; bebekliğim, ilk ağlamam, minnacık adımlarım, ailemin yuvasına konan ilk kuş.. Hiç unutmam okul, evimize çok yakındı her gün alt komşumuz Sena ile kol kola girerdik, annelerimiz arkada biz önde varır giderdik okula. Ne kadar değişik geliyor anlatamam, düşündükçe zihnimin derinlerinde hatıralar parmak kaldırmaya başlıyor. Zihnen hatırladığım ilk depreme de okuldayken yakalanmıştık. Hemencecik öğretmenimiz sıraların altına girdirmişti bizi. Elimde babamın aldığı desenli kurşun kalem vardı. Deprem olur olmaz ilk onu almıştım avuçlarımın arasına. Bahçeye inerken birisi çarpmış olacak ki kalemimi düşürmüştüm. Annem korku, panik içinde beni almaya gelmişken "Anneeee kalemim kayboldu, ben babamı çok üzdüm" diye ağlayıp durdum. O kalem beni depreme öyle sinirlendirdi kii. O zamandan beridir ne çok deprem yaşadım, doğduğum yıl bile Marmara Depremi ülkemizi sallamış :(( Sonra biz Malatya'ya yerleştik, çocuk aklı biraz orda kalıp dönecektik oysa ki. Geçti aradan 14 yıl ve deprem sen nasıl da çıkardın bizi hayatımın olgunluk evresini, her detayını, beni ben yapan her anımı yaşadığım Malatya'dan.. Aslında sözde sevmezdim ben Malatya'yı, memleketçilik ile Elazığ kazanırdı. Beni bu kadar yaralayacağını asla tahmin edemezdim Malatya.. Şimdi hem dünyaya geldiğim Elazığ'dan, hem hâkikate doğduğum Malatya'dan ayrılma vakti.. Zaman; belki de kalbimizin en yakın dostuyken bir yandan da en çok yaralayanı...
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.