--- Bu inceleme ufak tefek (belki de büyük) 'spoiler'lar içerebilir arkadaşlar. Sonra demedi demeyin:)---
Türkiye'de henüz herhangi bir Hasan Ali Toptaş kitabı okumamış 8 kişiden biri olarak, gerçek bir baskı ve endişeyle açtım kitabın kapağını...
Artık bu buluşma gerçekleşmeli, ben de ortamlarda herkes gibi Hasan Ali Toptaş konusu açıldığında
Dünya edebiyatı için küçük, kendi edebiyat ve okuma serüvenim içinse kocaman bir adım olan Ulysses'i okumanın mutluluğu ile bu satırları yazıyorum. :))
Ulysses herkesin korkulu rüyası bir kitap. Sadece bizde değil dünyanın her yerinde okunması ve anlaşılması güç olan kitap damgasını okurdan ziyade "edebiyatın büyük abileri"
Şubat ayı boyunca düzenli bir felsefe rutini ile ana amacım olan
Platon (Eflatun) u okuyup, anladıktan sonra şimdi sıra geldi mart ayına...
Mart, nisan ve mayıs aylarında rus edebiyatı okumak istiyorum ama ana amacım
Fyodor Dostoyevski olacak. Yine düzenli ve kronolojik bir sıra ile okuyacağım.
Okuma listesi:
MART
1)
Sosyolojik okumaların oluşturduğu girdaba kapılınca okuma hevesim hep Sosyoloji alanında canlı kalıyor. Artık upuzun romanlar eskisi gibi tat vermiyor, roman-öykü türünde inanılmaz bir seçicilik bana hakim oluyor. Dünya klasiklerinin çoğunluğunu da geçmişte okumuş olmak yeni bir klasik esere başlama heyecanının da önüne geçiyor. Sosyolojinin
Hərkəsə salam, bildiyiniz kimi aylıq okuma rutini tutmağa başlamışam. Və keçən ayın rutini belə idi: #236203534 bəziləri oxumağı çatdırdım, bəzilərini yox. Amma həmin qalanları bu aya əlavə etdim.
Aprel (Nisan) ayı okuma rutinim: 🌼
1.
Merhaba! Lütfen İtalyan edebiyatını uzaklarda aramayın. Çünkü benim için Dino Buzzati'nin "Tatar Çölü/Bozkırı" tam da bunu sunuyor. Mutlaka okunması gereken bir kitap. Önerim, bu kitabı okunacaklar listenize eklemeniz ve bir öncelik haline getirmeniz.
Dino Buzzati 1906-1972 yılları arasında yaşamış İtalyan bir yazar, gazeteci ve
》"Rutin katildir." Bu hayatın her alanında geçerlidir; ilişkilerde, iş hayatında, günlük hayatta... Rutini öldürmek için ufak değişiklikler yapmayı, hayata biraz heyecan ve adrenalin katmayı bilmek lazım, en azından ben öyle yapıyorum.
》Kahramanımız Bay C. de rutinden, bir şeylere alışmaktan ölesiye korkuyor. Bir de babasına
Sayfa sayısından da anlaşılacağı üzere çok ayrıntılı bir anlatıma sahip. Konu yeterince anlatilmistir o yuzden farklı yönlere değinmek istiyorum.
Sıkı bir araştırmanın ürünü orası tartışılmaz ama benim gibi konuya hakimseniz tahmin ederek ilerlemek çok keyifli olmuyor. Benzer kurguları okuyanlar için biraz sıkıcı, konu hakkında az da olsa bilgi sahibi olanlar için, ayrıntılara takılmayacaksaniz kesinle merak uyandırıcı bir okuma deneyimi olacağını düşünüyorum.Hiçbir bilgim yok, konuyu bilmiyorum araştırmadım ve hiç okumadım derseniz bocalama yaşamanız olası. Çok fazla tarihi bilgi, terimler ve kutsal metinlerden alıntılar mevcut. Kişi sayısı da epey fazla bunu da belirtmekte yarar var.
Tarih, mitoloji, runik harfler, şifreleme yöntemleri, 5 köşeli yıldızdan Odine, Ahnk'tan tivaza birçok unsuru içinde barındıran Snorri'nin tehlikeli el yazmalarınin şifresinin çözülüp tehlikeli kişilerinin eline geçmemesi için verilen mücadeleyi anlatan bir kurgu. Vatikan'ın tehlikeli oyunlarını okuyanlar bilir. Kutsal topraklar, mafya, arkeologlar bu bağlamda beni şaşırtmadı ve rutini bozmadı.Çok fazla bilgi yüklemesi ve ayrıntı yüzünden gerilimi doyasıya da yaşatmadı bana. Ve Björn karakterine gelirsek her yönüyle bu iş için biçilmiş kaftan bir karakter olmaliyken maalesef olamadi. Zira yazarın okuduğum ilk kitabı da aynı şeyleri hissettirmisti. Yazarla frekanslarımız pek tutmadı.Türü seven ve benim gibi konuya hakim olanların kesinlikle şans vereceğini düşünüyorum.
Tavsiye kısmına gelirsem, okuduklarim içinde tavsiye edeceğim daha iyi kitaplar olduğunu düşünüyorum.
Kitap okunurken oldukça akıcı ilerliyor.Genellikle yazarların ve bilim insanlarının hayatlarına yönelik enstantanelerin yer aldığı kitapta soru-cevap şeklinde ilerleyen akışa eşlik etmek oldukça keyifli.Verimli okumaya yönelik püf noktaları ve not almaya ilişkin ipuçları bölümünü faydalı buldum.Atatürk'ün okuma rutini ise dikkat çekici.
Bu kitaba başladığımda kitabımı görüp, "Ay bunun kadar saçma bir kitap görmedim, yarım bıraktım." diyenlerle karşılaştım. Aslında öyle olmadığını, gayet derin anlamlara sahip olduğunu düşünüyordum o sırada bu kitabın. Öyleydi de bitirdiğimde. İşte tam aradaki bu ayrım kitabı kült yapıyor. Bu kitabı kitap okuma alışkanlığı belirli bir
George Orwell daha ilk sayfadan dimağlarda oluşturduğu ekranla sizi kitabın içine çekmeyi başarır.
Okuma grubunun tavsiyesiyle haberdar olduğum,aslında Türkçe öğretmeni olan yazar
Keşke Rusça ve Fransızca bilseydim dedirten kitap... Lisede ingilizcesini hediye aldığım kalınlığından dolayı bir türlü cesaret edip okuyamadığım Savaş ve Barış’ı gözümü karartıp bir kaç günde bitirmiş bulunmaktayım. Okumak için geç kaldığımı düşünmüyorum, hatta iyi ki daha önce okumamışım. Belli bir kitap okuma rutini olmayan ve kitap okumayı hatta klasikleri sevmeyen kişilerin uzak durması gerek bir kitap. İnceleme yazacak kadar kendimi yeterli hissetmediğim için sadece şu an dimağımda kalan tadını not almak istiyorum. Klasiklerden fazla ve bir kaç isimli karaktere aşina olsam da kitaba girmem ve atmosferi yakalamam biraz vaktimi aldı. Balzac gibi Tolstoy’un da karakterlerini uzun uzun tanımlaması, geliştirmesi artık aşinalığı hissettirdiğinde aksiyona geçirmesi en sevdiğim yönlerinden. Karakteri bol olsa da bir kaç aile arasında geçen aşk, dostluk, fedakarlık,kıskançlık, aile yaşantısı... gibi insani olaylar dönemine ve aslında tüm dönemlere göre yorum katılarak anlatılıyor. Kitap aynı zamanda kendi döneminden 60 yıl öncenin savaşını objektif bir gözle anlatan bir tarih kitabı olma özelliğini taşıyor. Savaş ve Barış benim için okudum bitti diyebileceğim bir kitap değil. Aldığım notlar ve altını çizdiğim cümleleriyle kütüphanemde en güzel yeri alacak.