Altıncı Koğuş'un bende bıraktıkları ;(
~ Bütün kitaplar mutluluk arayışı üzerine. Herkes tanımlamaya çalışmış. Herkesin bir yorumu var. Ama kimse mutlu değil. Kızım ortaokula başlarken bir form doldurduk. Aklımda kaldığı kadarıyla; Soru şu: Çocuğunuzun ileride nasıl olmasını istiyorsunuz? Cevabım: İlgi alanını bulup o konuda uzmanlaşmasını ve başarılı olmasını istiyorum. Rehber ögretmeni dedi ki herkes mutlu olmasını istiyorum yazmış 😇 Sizce inandırıcı mı tüm velilerin çocuklarının mutlu olmasını istiyor olması? Amaçları gercekten mutluluk mu? Herkes çocuğunun mutlu olmasını ister de bu kadar rekabet nedir o zaman veliler arasında? Çocuğun notu düşük geldiğinde neden öğretmen sorgulanır? Belki çocuk halinden o kadar mutlu ki o not ona yetiyor. °Hayatımızı mutlu geçirmek zorunda mıyız? °Mutluluğu ararken ödediğimiz bedeller ne olacak? °Mutluluğun sınırı var mı? °Altıncı Koğuş okumak bana ağır gelmiş olabilir mi 🥹
Günlerdir saatlerce uyuyorum, uyanık olduğum her an ağlıyorum.. Kafamı dağıtmaya çalışıyorum ama bir türlü kalbimin ağrısını geçiremiyorum.. Nefes alamıyorum. Yaşayamıyorum, ölemiyorum bu durumdan nasıl kurtulunur bilmiyorum. Yazmak çare değil, okumak çare değil, görmek çare değil, yok olmak çare değil, yok etmek çare değil delirmemek elde değil... Bu dünyanın yükü bu defa kalbime çok ağır geliyor.. Allahım koru aklımı..
Reklam
Anadoluda gerçekten cehalet hüküm sürüyor
Arkadaşlar, tokatın zile "ilçe" sinden bi kızla konuşmuş bulundum. Nasıl konuştuğumu sormayın, rastgele insanlarla anonim konuştuğun bi uygulamada karşılaştım ve numarasını aldım. Sadece sesini duyduğum o 60 saniyede anlamıştım cehaleti evet ama umutsuz vaka olduğunu anlamam için sonrasında whatsapptan 10 15 dakka konuşmam
“Hemen unutuyorum zaten, neden okuyayım?”
“Hocama dedim ki: “Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı.” Bir hurma uzattı: “Bunu ağzında çiğneyip ye.” Sonra sordu: “Şimdi sen büyüdün mü”, "Hayır" dedim. “Büyümedin ama hurma vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, hücre oldu…”. Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor. Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor, bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi merhameti, bir kısmı özgüveni artırıyor. Düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor. Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da… Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır.”
Kullandığım ilaç biraz kafa karışıklığı ve uykusuzluk yapıyor. Diğer ilacım uykusuzluğu gideriyor ama yine kafa karışıklığı yapıyor. merdivenleri inerken sıkıntı oluyor bazen :) Kitap okumak nasıl olacak hiç bilmiyorum.
Eksik kalmaya çalıştım... Gerçekten
youtu.be/U_O3MRkFVZs?fea... evet giriş bu şekilde olsun istedim. Eğer açtıysanız milyon teşekkür sunarım, açmadıysanız, Universal'ın minnion singing introsu Ba ba baaa ba ba ba ba ba baaaa dın dınt! : ♤ Ben Elif, ikinci ismimi söylememe gerek var mı emin değilim, arkadaşlarımı eskiden bana iki ismimle hitap etmeleri için
Reklam
Spoilercı Alejandro
Bonzai
Bonzai
Alejandro Zambra’nın okuduğum 2. kitabı. (İlki #evedönmeninyolları idi) 2 kitapta da ilgimi çeken şey ;olayın en başında yazarın spoiler vermesi. Okuyucu psikolojisi çoğu zaman olay giriş-gelişme-sonuç şeklinde ilerlesin istiyor. “Sonunda ne olacak acaba?” diye bir merak duygusuyla kitabı okuyor. Karmaşık zaman sarmallarını da okumak keyifli elbette ama genelde filmin başında biri “katil Mahmut!” diyince keyifler kaçar ya, işte ondan!😆 Mesela aşk hikayesi nereye gidecek diye okurken karakter zaten ölecek diyor. Ben hemen “haydaaaa” diye gözlerimi bovling topu gibi deviredurayım aslında böyle olmasının da güzel tarafları yok değil. Bu sefer olay nereye varacak telaşesinden sıyrılıp kitabın ve karakterin duygusuna daha çok odaklandığımı hissettim. Bazen olayın gerçekleşmesindense nasıl gerçekleştiğidir ya, işte o şekil. Alejandro Zambra’yı bu tarzından ötürü sevdim, başka kitapları da okunur diyorum. 🍀🌲🌴
Gerçek hayattan esinlenmiş etkileyici bir öykü…
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi? Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver… Anneler olmayınca, evlerin
Okumak istediğim kitap çokk, listemde çok kitap var ama kitaplar çok pahalı. Nasıl yapıcağızz?🥲
Dertleşme postu :D Yorumlara bekleniyorsunuz :D
Merhaba sevgili okurlar.Uzun zamandır ileti paylaşmıyordum.Biraz kitaplardan bahsetmek istedim.Son okuduğum,şu an okuyor olduğum kitaplardan.Şu an Dilara Pamuk'tan Maça Kızı 8 birinci kitabı okuyorum.Aslında yaklaşık bir sene önce almıştım bu kitabı.Ama şimdiye kısmetmiş.Bora ve Nazlı'nın hikayesi bu kitap.Nazlı,sevdiği adam çocukluk
Reklam
Burası mutfağın tavanı. Biraz kitap okuduktan sonra mutfağın ortasında ki halıya uzanıp ışığı izledim. Zamanımı boşamı harcadım? Kitap okumaya devam etsem zamanım daha mı verimli geçecekti? En iyisi matematik çözmekti belki de Yada güzel yemek nasıl yapılır adlı videolar izlemek Belki de boş odalarda gezinmek Ama bu işe biraz felsefi bir noktadan bakarsak, bu dediklerim arasında hiç bir fark yok. "Boşa zaman harcamak" aslında kendi hayatımızda kendimize yaptığımız bir tür baskı. Her şeyin çok hızlı tükendiği bu çağda, bizde hızlı olmak zorundayız. Yada öyle miyiz? Her kavramın anlaşılması için gerekli bir olgunluk vardır. Bu olgunluğu belki bir çiçeği koklayarak, belki de dünyanın en büyük dahilerinin yazdığı besteleri dinleyerek elde edebiliriz. Kitap okumak ve tavana boş boş bakmak arasında bir hiyerarşi ilişkisi yoktur. Kendi hayatına dikdatör olmamalı insan. Her dakikamız dolu dolu geçirmek zorunda değiliz. "Bazen bu aşırı dozda ki devinime bir protesto olarak, gözleri tavana boş boş dikip mutfak lambalarını izlemek gerekir..."
KADİR GECESİNE DAİR Bu gece Ramazan'ın 27. gecesi. Çoğumuz Kadir gecesi deyince doğrudan 27. geceyi düşünüyoruz. Bu yazıda kadir gecesine ilişkin bazı bilgiler vermeye çalışacağım. 1. ADI NEREDEN GELİYOR? Bu geceye niçin “kadir” adının verildiği konusunda üç farklı görüş vardır: a) “Kadr”, takdir etmek demektir. Allah, ezelde takdir
Resim