''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Suç, Ceza ve Vicdan Azabı
Nasıl başlık ama, mükemmel estetik duruyor değil mi ? Romanı ilk okuduğumda 12-13 yaşımdayken falan aklıma bu başlık gelmişti. “Ben olsam kitabın adını böyle yapardım” demiştim. İyi ki ismini ben koymamışım berbat olurmuş.
Neyse konumuz bu değil, kitabı incelemeden önce biraz vicdan azabını tanıyalım. Bu yazılar
"Kitap, okumak, anlamak..." deyince biraz da bu konulardaki din kisvesi altına saklanmış algısal hatalarımızdan bahsetmekte yarar görüyorum. Bilirsiniz: "Meal olmaz, meal aslını tutmaz." denir hep. İslam ilahi bir din ise, Allah kitabın aslını sadece Araplara, geri kalan 7 milyar insana ise aslını tutmayan, yanlış anlamalara yol açan bir suretini göndermiş olabilir mi? Allah böyle bir adaletsizlik yapar mı? Sözde aslını tutmayan bir eserden insanları imtihana çeker mi? Yoksa 7 milyar insanın tek tek Arapça öğrenmesi mi gerekir? Bu, pratikte mümkün müdür? Tüm Araplar Arapça hocası olsa, yeryüzündeki tüm mevcut sınıflar Arapça kurs merkezi haline getirilse bile böyle bir şeye imkân olabilir mi?
"Bunu nasıl yapabilir anlamıyorum?"
dediğimiz insanların gözünden bakamayız
hayata genelde .
Eleştirirken altında yatanı göremez gözlerimiz.
Anne baba olarak bile çocuklarımızın
(ders başarısı iyiyse!!!) davranışsal bozuklukları tedaviye gerek görmeyiz çoğu zaman. Yaramaz der geçeriz. Ne zaman başarısızlıkla yüzleşirlersek o zaman çözüm aramaya girişiriz.
İlerde şiddet eğilimi olan , öfkesini kontrol edemeyen insanlar olmaları aklımıza bile gelmez.
Adaletten genel olarak beklentiye girer ve asla beklediğimizi bulamayız . Çünkü asıl isteğimiz intikam almak ve içimizi soğutmaktır . Verilen cezayı da az buluruz çoğunlukla. Verilen ceza işe yarar mı pek de düşünmeyiz.
Kitabın kurgusu okurken bunları düşündürdü bana .
Aslında şartlar farklı olsaydı nasıl insanlar olurduk acaba diye sorgulatıyor hayatı diyebiliriz.
Gerçekle hayal arasında kaygan bir zeminde
sade ve akıcı bir metin okumak isteyen ,
sahip olduklarının kıymetini tekrar hatırlamak isteyen , elimdeki kitap beni sıkmasın , elimde günlerce sürünmesin , dili ağdalı olmasın, ama biraz da düşündürsün isteyen herkes mutlaka bu kitabı değerlendirmeli bence .
Herkese keyifli okumalar
IslahatSelahattin Tomar · Ritim Sanat Yayınları · 2023572 okunma
Bazı gelişimsel aşamaların zamanında gerçekleşmesi Elbette önemli ancak Unutmamak gerekir ki hayat telafi ile beslenir ve sökülüp yeniden örülmenin dinlenip yeniden yürümenin silinip yeniden çizilmenin Ahengi ile rengini bulur.
.
Içimde kaldı cümlelerine bu ifade yani içinde kaldı ifadesi hayat boyu istenilmeyen bir işi en iyi şekilde yapmak
Kadınlara yaklaşmışsanız ve bu durumda su bulamazsanız bir top- rağa teyemmüm edin» (K. 4 Niså 43).
Eğer münasebetten sonra erkek tekrar şehvete gelerek kadına du- hul etmek isterse, mutlaka abdest almalıdır, çünkü Ebû Sa'id el-Hudri- nin rivayetine göre Muhammed şöyle emretmiştir:
....şayet içinizden biri karısıyla cinsi münasebette
Muhteşem bir roman.
Benim bu kitapla olan mücadelem çok uzun sürdü. Birinci okuyuşumda o kadar sıkılmıştım ki... Bu, ikinci okuyuşum oldu. Birinci okuyuşumda ne kadar sıkıldıysam ikinci okuyuşumda o kadar sevdim kitabı. Sonra şu çıkarıma vardım: Ergenlik döneminde değil, daha sonra okunması gereken bir klasik, Suç ve Ceza. Bir de karakterlerin
Ailemizde hatta köyümüzde okuyan tek kişi sensin. Dışarlara gittin geldin, yabancı diller öğrendin, hala elinde kitaplar okursun da okursun. Çocukluğunda da eline ne geçerse, bir ağacın gölgesine oturup kafanı kaldırmadan boyuna okurdun. Lakin, sonunda dönüp dolaşıp gelip buraya yerleştin, bu tarlalardan, bayırlardan kurtulmak için okumadın mı sen? Bütün bu bilgiler ne işe yarıyor anlamadım gitti, şimdi aramızda bir fark yok gibi. Anlamadım ben bu işten bir şey... Şöyle şehirlerde lüks içinde yaşasaydın, memuriyette kalsaydın da yükselseydin bari. Daha iyi olmaz mıydı? Para kazanamadın!.. Dağlar ne güzel, şu tarlaların renklerine bak demekle olmaz bu iş. Para kazanmak, güçlü olmak lazım. Geçen gün kahvede 'şu senin oğlun ne biçim yav, koca Nuri' diyorlar bana 'ayağında eskimiş bir pabuç, üstü başı dökük, okumuş adam öyle mi olur?'. Arabanı koydun garaja, orada öylece eskiyor, bin şöyle arabana, çarşının içinden fiyakayla şöyle bir geç. Hayatın tadını çıkarmayacaksan, para kazanmak da, okumak da neye yarar?
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız:
sametonurr.medium.com/5afaeacd9d96
Özgür Bolat'ın 2016'da piyasaya çıkan "Beni Ödülle Cezalandırma" başlıklı değerli kitabı, ödül ve cezayı eğitimde kullanmanın zararları üzerine oldukça önemli bilgiler içermektedir. Kitabın alt
‘’Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişemeyeceğinden korkuyorum. Kendi kendime karşı çok borçlandım. Kendime vadettiğim şeyleri yapmazsam utancımdan aynaya bakamayacağım.’’
Evet, herkese yeni yılda çok daha verimli okumalar dileyerek 2024'ün ilk incelemesiyle karşınızdayım.
Önceki kitabımı (
Uzaktan Kumandalı Kız ) yarım bırakmaya karar verdim. Sınavlarımdan önce 'kısa bir şey olsun, derslerle uğraşırken beni o kadar zorlamasın diye başladım ancak derslerim o kadar yoğundu ki asla bitiremedim, sınavım bitince de
Kör Saatçi kitabında evrimsel biyoloji ve tüm süreçlerini sade bir dille tüm detaylarıyla anlatmıştır. Ne yazık ki Tübitak tarafından yasaklanmış bir kitaptır. Ülkemizde bilime verilen değeri görmek açısından güzel bir örnektir. Bu yasaktan dolayı okumak daha çok motive
Atlas Altılısı kitabında altı kişi başladığımız bu yolda seçilen beş kişi ve geride bırakılan bir kişi ile Atlas Paradoksu kitabına devam ediyoruz. Bu kitapta aslında bu genç yeteneklerin bir araya getirilme amacı olan İskenderiye cemiyetinin artık ne için var olduğu, neler planladığı ve hangi amaca hizmet edeceği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Tabiki yine bir mücadele başlıyor! Bir olanlar, yolları ayrılanlar, sarsılan birliktelikler, yalanlar, gerçekler ve en önemlisi sırlar. Bu seride olay kırmak veya kırılmak değil, önemli olan kazanan yada kazananın yanında olmak... Cemiyetin gerçek yüzü ortaya çıktıkça her şeyin daha karışık bir hal alması kaçınılmaz oluyor. Büyük bir güçle dünyanın değişimi için yönetilen cemiyet içinde bir çok savaşı barındırıyor diyebilirim. İhanet mi? Dedim ya gerekirse o bile haktır bu savaşta!
Arkadaş ilk kitapta zaten helak olmuş ve delice bir okuma yapmıştım. Ama bu kitap neydi? Ben resmen okurken hop oturup hop kalktım. Hayır her sayfa da ters köşe olmam bir yana ummadık taş baş yarar diye diye resmen kendi kendimi yedim. Zaten yazarın kendini okutan büyülü bir kalemi var. Tabiki bu kadsr detay var ise okumalarda sindire sindire yapılmalı. Ben yazarı hep başucu listeme almışımdır. Gerçi bu kitapta kitabı yatağımda okumak yerinde evin içinde dolanarak okudum o ayrı! Karakterleri özlediğimi fark ettiğimi de söylemek isterim. Ahh Libby bebeğim. Olduğu döngü... Neyse! Gerçekten seri kitaplara yorum yaparken çokça zorlanıyorum. Heran #spoiler verebilirim. O yüzden seriye henüz başlamamış herkesi acil seriyi okumaya davet ederek yorumuma son veriyorum!