Süprüntü mü? Amma yaptınız...'' Sesi alaycıydı. Radyoyu kapatıp divana oturdu. ''Şu bakımdan süprüntü...Bir devlet müzesinin değerini kat kat arttıracak bir tabloyu satın alıp duvarınıza asmışsınız da, yıllardır bir kere bakmamışsınız. Daha korkuncu, bakmışsınız da hiçbir şey anlamamışsınız. Koca bir salon dolusu kitaplarınız var, duvarları kaplamış baştan başa...Hepsi maroken ciltli... Çoğu tek kalmış dünyada...Numaralı... Lüks baskılar... Birini bile açmamışsın....Okumak için demiyorum, resimlerine bakmak için olsun...Milyonlarınız var, sofrada dana eti posası geveliyorsunuz. Tonlarla şampanya, viski satın almaya gücünüz yeterken, ancak bir bardak maden suyu içmenize izin vermiş doktorunuz.. Gene de boyuna biriktiriyorsunuz...'İleride lazım olur belki,' demeniz bile artık sizi gülünç edecekken... Topladıklarınız süprüntü değil de nedir? Bence ayıp saymamalı insanoğlunun bu kadar saçma oluşunu....
Sayfa 440 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Türkiye, Batılılar tarafından fiilen, dışarıdan işgal edilmedi; içerden, zihnen işgal edildi. Türkiye şu an zihni işgal altında. Yani eğitim, kültür, sanat sistemi. Düşünsenize... Kendi sanatını, tarihini, kültürünü, medeniyet dinamiklerini, medeniyetini öğretmeyen, bunların altını oyan bir eğitim sistemi olabilir mi yahu? Kendi inançlarının, değerlerinin, tarihinin, tarihî tecrübesinin aşağılanmasını, yok sayılmasını eksen alan bir eğitim sistemi, kültür sistemi, sanat sistemi olabilir mi bir ülkede? Türkiye işgal edildi de, haberimiz mi yok? Yakın tarihini okuyamayan, yakın tarihine dünya kadar uzak tek toplumu biziz şu çivisi çıkmış dünyanın.
Reklam
Şunu söyleyeyim, tarihî bir veri bu: Kudüs, ne zaman ki Hristiyanların veya Yahudilerin kontrolünde olmuş; Müslümanlar için de Hristiyanlar için de Yahudiler için de cehennem olmuş. Ama Kudüs, ne zaman ki, Müslümanların kontrolünde olmuş; Müslümanlar için de Hristiyanlar için de Yahudiler için de cennet olmuş.
Okuma budur işte: Hem zihnin inşası hem zeminin inşası hem de zamanın inşasıdır. Okuma çabası bir dünya inşa etme çabası ise, ilk önce kendi dünyanı inşa edeceksin, kendi dünyanın inşası ve kendine verdiğin çekidüzenden sonra "insan-ı kâmil" modeli vardır orda: Okumaktan maksat insan-ı kâmil yetiştirmektir, bilmek ve olmaktır yani. Bilmekle yetinmemek, bulmak; bulmakla yetinmemek, olmak; olmakla yetinmemek, olmaktan da olmak! Yani idrak, idraki idrak, terk ve terki terk.
Bilme çabası, bulma ve olma çabasına dönüşmüyorsa, yol vermiyorsa, o bilme çabası; neyle uğraşırsa uğraşsın bilmekle sonuçlanmaz.
Reklam
Özetle: Okumak, bir zihin (dil, şahsiyet), zemin (yer, hayat) ve zaman (yön, dünya) inşası kaygısıyla medeniyet inşası yolculuğuna çıkmaktır. Bu yolculuk, ilim/bilme, irfan/bulma ve hikmet/olma yolculuklarıyla gerçekleştirilir. Özetin özeti: Okumak, medeniyet inşası yolculuğuna çıkmak ve bu süreçte Müslümanca bir zihin, Müslümanca bir zemin ve Müslüman zamanı inşa etme yolculuğudur.
Unutmayalım: Yoksulluk içimizde, yolculuk içimize...
Unutmayalım: Kur'ân asıldır, Sünnet-i Seniyye usûldür. Aslolan hakikate vusûldür (varmaktır). Usûl yoksa fusûl (sapma, savrulma) kaçınılmazdır.
Her şeyden önce ben yalnızca yazılı materyali kitap olarak görmüyorum. Kitap, yalnızca iki kapak arası yazılanlardan ibaret değildir. Hayatı, dünyayı, mânâyı, Yaratıcı'yı, yaratılanları, varlığı, varoluşu ve elbette kendimizi ve hakikati anlamamızı sağlayabilecek kaynak ve mecraların bütünüdür kitap. Anlamla şifrelenen her şey okunmayı bekleyen kitaptır.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.