Ilk emir oku iken, bizi okumaktan alıkoyan nedir? En çok okunan kitap Kur'an iken, en az anlaşılan kitapta Kur'an! Çünkü bizler Kur'an'ı anlamak için okumuyoruz, sevap almak için okuyoruz! Kur'an hayat kitabıdır, rehberdir bu yüzden Kur'an'ı okuyup, anlayıp ve hayatımıza geçirmemiz gerekir. Her bölümü, her dalda okumak şart, oku kardeşim okumaktan zarar gelmez, oku ki ufkun açılsın, oku ki gerçek nedir onu gör, oku ki olaylara bakış açın genişlesin, oku ki hayatın anlam kazansın, OKU...
BUNU OKUMAK SİZE İYİ GELECEK.. Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse, Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa, O zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız… İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne
Reklam
Öz eleştiri niyetiyle...
Cemil Meriç'i, sitedeki profilimin arka plân fonunda kullanmışım.. O kahverengi renkli, deniz deryâ 12 kitabını okumuşum.. Peki, ama; Meriç'in fikirlerinden idrâkimin süzgecine takılanlar, dikkatimin oltasına avlananlar, yani şahsî çıkarımlarım nedir?.. İşte, bu soru, sadece Meriç' in eserleri için değil, okuduğum tüm kitaplar için cevap bulmadığı müddetçe, okumak fiili; anlama, içselleştirme, sentez yapma, fikir yaratma süreçlerini tamamlamıştır diyemem..
ŞAFAĞA GÖZ KIRPAN ÖYKÜLER 24 İlk annemi keşfettim kadın olarak. Doğunun bütün feodalliğini omuzlarında taşıyordu. Bir gün bile yorulmadı. Bir gün bile ah! İşitmedim sesinde. Hiç şiir okumadı ama hayatı şiir dizeleri kadar gerçekti. Babam bir tek gün ona çay doldursaydı ömrü uzayacaktı belki de. Gittiği gün feodalliği alamadı yanına. Başka kadınların omuzlarına aktı usulca. Mahalle kızlarını, ablalarımı, kız kardeşlerimi tanıdım sonra. Omuzları annemin omuzlarına benziyordu. Acıyı ve kadın olma yükünü taşısınlar diye genişti omuzları. Ders boykotlarında çekingen kız arkadaşlarımı tanıdım sonra. Ağızlarında çıkan ürkek sözlerin doğallığı, hayatlarının özetiydi adeta. Onların da geniş omuzları vardı. Yaz tatillerinde bir tek kişi çay doldurmadı onlara. Okumak, yazgıyı hahifletmiyordu yazık ki. Uğruna uykusuz kaldığım kadınlar da tanıdım. Uğruna şiir, öykü yazdığım, uğruna hayal kurduğum... Papatyaları seven, fesleğen kokan, şiirin mısaralarından doğan kadınlar.. Kimi zaman kutsal, kimi zaman dost, kimi zaman bir yoldaş, kimi zaman şehvetle sevdim. Esmer bir yüze vurulduğumda, hayat nedir? sorusunu yırtıp çöpe attım. Hayat kadındı çünkü. Bizler ise hayata tutunmaya çalışanlar.. Anladım ki, kadınlar bir ülkenin coğrafyası gibiydi. Keşfettikçe tanıdığın, tanıdıkça hoşlandığın , hoşlandıkça sevdiğin... Her kadının yüzünde bir tanrıça kutsallığı vardı. Bazı kadınların kendisi tanrıçaydı. Ve onların da omuzları genişti, annemin omuzlarına benzeyen.... 22.07.2020 muhtesim (SOKAKŞAİRİ)
Felsefenin kısa bir Tarihi
İnsan düşünen bir hayvandır. İnsan politik bir hayvandır. İnsan deneyen bir hayvandır. İnsan düpedüz hayvandır. İnsan doğası gereği bencildir. İnsanın özü yoktur. İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur. Duyularımıza asla güvenemeyiz. Düşünüyorum öyleyse varım. Ben varsam, ölüm yok; ölüm varsa, ben yokum. Tanrı vardır. Tanrı yoktur.
yasamak mi ?
hayat diyoruz ya bu yasantiya biz geecekten yasiyormuyuz bi sorun kendinize yasamak nedir hergun ise gitmek yemek yemek mi yoksa kendimize vakit ayirmak icsel duygularimizla kalmak sosyal olmak okumak yazmak muzik dinlemek spor yapmak mi soyleyin sizce nedir yasamak.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.