"Allah Rasûlü (s.) şöyle buyurdu: –Şu kalpler demirin suya değdiğinde paslanması gibi paslanır. Sahâbe: –Ey Allah'ın Resulü! Bunun cilâsı nedir? dediler. Efendimiz: –Ölümü çok hatırlamak ve Kur'an okumak, buyurdu." Ali el-Kârî, Mirkâtü'l-mefâtîh, 4/1487 (No: 2168)
"Kültürü çok geniş, değerli bir dostum geçen gün bana diyordu ki: - Artık benim için yeryüzünde bir tek eğlence kaldı: Okumak. Ne içkiden ne danstan ne toplanmalardan hiçbir şeyden tatlı bir duygu alamıyorum. İnsanlardan kaçan yabani bir mahlûk oldum. Bu duyuş, belki bir sinir bozukluğundan geliyor. Yalnız doğru bir tarafı var ki o da bu dostumun her tatlı duyguya karşı taş gibi donuk ve soğuk kaldığı hâlde okumaktan kendini alamamasıdır. Demek kültürlü bir insan için; düşünen, anlayan, öğrenmek isteyen bir kimse için her eğlence geçebiliyor, yalnız okumak kalıyor. Öyle ise okumak nedir, nasıl bir iştir ki böyle sürekli ve kolay ölmeyen bir tadı var?" "Yalnızlıkta, dost ve arkadaş yokluğunun yerini ancak kitap tutabilir. Bulabildiğiniz kitabı yazan, sizin bu tek başına kaldığınız anda konuşabileceğiniz tek arkadaş değil midir? Yazık okumaya alışmamış, onun tadını alamamış olanlara. Onlar, ıssız bir âlemde, yapayalnız yaşayan mahkumlardır."
Reklam
Çok gezen mi çok okuyan mı bilir?
Osman Sungur Yeken'in dilinden; Aslında Allah ayetinde bize bu sorunun cevabını çok net bir şekilde vermiş. Eğer çok gezen çok daha bilseydi Allah ilk ayetinde 'gez' derdi değil mi? Ama öyle demiyor 'oku' diyor. Ama baktığımızda hepimiz bir yolcuyuz zaten geziyoruz,hepimizin bir serüveni var. Ama herkes yolcu olmasına rağmen herkes bilmiyor . Peki kim biliyor tabi ki de okuyan biliyor. Peki okumak nedir, ilk ayetin geldiği zamana bakarsak peygamber efendimiz okuma bilmiyordu. Eee Allah onun okuma bilmediğini biliyor muydu evet biliyor ama yine de 'oku' diyor değil mi, aslında burada başka bir okumadan bahsediyor. Belki okuma biliyorum diyenlerin dahi okuyamayacağı şeyleri peygamber efendimiz (s.a.v.) okuyabiliyor çünkü. Onun gözleri en iyi okuyan gözlerden bile daha iyi okuyordu,onun kulakları en iyi okuyan kulaklardan bile daha iyi okuyordu. Halla halla kulak mı? evet okumayı bilen biri gözüylede okur,kulağıylada okur, kalbiylede okur. Velhasıl okuyan daha iyi bilir 📖🌼🌺 🌼 Tartışmaya son vermek istedim...🌼
Aslında yürümek daha iyi geliyor insana; yavaş yavaş yürümek sokakların ve kaldırımların, göklerin ve ağaçların, insanların ve bakışların, gülüşlerin ve hüzünlerin satır aralarında saklı kalmış kelimeleri okumaya sevk ediyor insanı. Yürümek üzerine o kadar çok şey yazılmış ki... Yürümek okumak için bir imkan mı yoksa okumanın bir türü insan karar
Celil Sadık'ın Uygarlığın Ayak İzleri serisinden okumak istediğim 3 kitap kaldı ama fiyatlar nedir ya.🤦‍♀️🤪
Anneler günümüz kutlu olsun...
Annelik Zormuş Annem.. Olduk, Gördük, Bildik Analık nedir Annem?” derdim de anacığıma; “Ben ol da bil” derdi Mevlânaca.. Ben ol da bil! “Sen” oldum annem bak!.. “Sen” oldum ve bildim neymiş bu işin yürekcesi.. Hani “Köpekler bile “ana” olmasın” derdin ya hep, o ızdıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle.. Anlamazdık o zaman biz zamâneler.. “Zor kızım, çok zor analık” derdin ardından derin bir iç çekişle.. Zormuş anam.. Ana olmak “Hiç” ken “Hep” olmakmış meğer. Çoğalmakmış durmadan.. Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak, pervâsız bir gözü karalıkmış.. Zormuş Annem…Olduk, gördük, bildik bak.. Ana olmak meğer; Kor ateşlerde üşümesi, kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin.. Hep; “Ben!” derken, Artık; “O”, “İllâ O!” demesiymiş.. Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü, adanmasıymış.. Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş.. Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan, hep dost hep yâr olmasıymış.. Zormuş Anam.. Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık.. Olduk, gördük, bildik bak..
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.