172 syf.
6/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Eseri okurken derin bir bunalım,sinir ve öfke hissettim. Öyle bir anlatım tarzıyla başlıyor ki kurgusu itibariyle okuyucuyu bunalıma sokuyor. Okurken başlarda yaşanılan olaylardan ötürü yarım
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2009103,3bin okunma
248 syf.
4/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Ezgi Tanergeç'i
Devridaim
Devridaim
kitabıyla tanımıştım. İlk kitabı olmasına rağmen gayet başarılı da bulmuştum. Kurgusu, yazım biçimi, zekasıyla "iyi bir yazar doğuyor galiba" diye düşünüp buna tanık olmanın heyecanını hissetmiştim. İkinci kitabının çıktığını duyunca hemen almış, listeme eklemiştim. Bir yazarın ilk kitabından çıtayı yükseltmesi beklentiyi arttırıyor haliyle. Hevesle kitabı okumaya başladım fakat ne yazık ki hayal kırıklığı yaşadım. Ezgi Hanım'ın ilk kitabındaki halinden eser yoktu. Konusu basit, yazımı sıradan hatta günlük konuşma tarzındaydı. İlk kitabında yakaladığı başarı ve ödülün gazıyla maalesef fastbook yazarlarının yanında yerini almış. Keşke biraz daha bekleyip daha çok emek vererek güzel bir kitap yazmayı amaç edinseydi. Ama ticari kaygılar ve popüler kültür bu amacın önüne geçmiş diye anladım. Kitabın konusu 4 lise arkadaşının yaşanmışlıkları ve yıllar sonra tekrar buluşmaları. Hikaye o denli zayıf ki ne merak uyandırdı ne heyecan vericiydi. Yazım dili çok basit. 3 5 saatte bitirilir. Günlük, sıradan dil kullanılmış. Bir de önceki kitabına gönderme yapmış bir yerde. Bu bana egosuna yenik düştüğünü düşündürdü. Sonuç olarak; iki kitabı bambaşka kişiler yazmış sanki. İyi bir yazar kumaşı vardı bunu kullanmaya devam etmemesine üzüldüm. Yazık olmuş. İyi yazarları egoya ve popüler kültüre, hızlı okumaya kaybetmeye devam ediyoruz.
Geç Kalanlar Kümesi
Geç Kalanlar KümesiEzgi Tanergeç · İthaki Yayınları · 202461 okunma
Reklam
Tolstoy'un romanının başında Anna'yı St Petersburg treninde bir elinde bir roman, bir yanında da ruh halini yansıtan bir manzaraya bakan bir pencere arasında bırakmasını bir rastlantı olarak değil, roman sanatının temel ikilemlerine işaret eden bir şey bularak görüyorum. Acaba elinde nasıl bir roman olsaydı, Anna onu okuyabilecek, romanın manzarasını gözünün önünde canlandırabilecekti ve okumaya devam edebilecekti? Bunu hiç bilemeyiz. Ama Tolstoy'un yaşadığı, bildiği, araştırarak bizi içine sokmak istediği manzaraya girebilmek için Anna'nın elindeki kitaba değil, pencereden dışarıya bakması gerekiyordu. Böylece biz okurların gözünün önünde bütün bir manzara Anna'nın bakışlarıyla canlanır. Bu bakış sayesinde romanın içine girebildiğimiz, kendimizi 1870'lerin Rusya'sında bulduğumuz için Anna'ya teşekkür etmeliyiz. Çünkü Anna elindeki romanı okuyamadığı için biz okurlar Anna Karenina adlı bir romanı okuyabiliyoruz.
Sayfa 96·Kitabı okudu
Hayatını değiştirecek olan bilgi hangi kitapta bilemezsin o yüzden okumaya devam et.
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Gülseren hanımın kitaplarını okumak bana her zaman iyi geliyor. Öyle bir dili var ki gerçekten de terapi seansına gitmişim gibi hissettiriyor. Bu kitapta da yine çocuklukları boyunca yok sayılan ve bu yok sayılmanın bedelini yetişkinliklerinde ödemek zorunda kalan onlarca kadının hikayesine ortak oluyoruz. Bu kadınlar Kırmızı Oda'dan her seferinde gülerek çıkıyorlar ve yaşanmamış çocukluklarının başını okşuyorlar. Ne zaman duygularımla başa çıkamadığımı düşünsem Gülseren Budayıcıoğlu okumaya devam edeceğim.
Görünmeyen Kadınlar
Görünmeyen KadınlarGülseren Budayıcıoğlu · Doğan Kitap · 20231,406 okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.