Çoğu kişi kitabı beğenmemiş ben bunun kitabı anlamamaktan ileri geldiğini düşünüyorum ve bu yüzden biraz o dönemi anlatmak istiyorum.
Kitabın yazıldığı dönem Türkiye'nin sıkıyönetime henüz girmediği yıllar. Modernlik adı altında batılılaşma gençleri esir almış. Siyasi savaşlar lise öğrencilerine kadar düşmüş. Sağcılar, solcular; sünniler, aleviler birbirine girmiş. Siyasi içerikli her kitap yasaklanmış. Bunları okuyanlar, elinde bulunduranlar hapse atılıp işkence görmüş. Arapça ezan okumak, konuşmak, kuran okumak yasaklanmış. Evinde kuran bulundurmak da yasaklanmış ve Rasim Özdenören'in çok sevdiği, saygı duyduğu, yazılarını basan, yedi güzel adamı yazmaya, okumaya teşvik eden abi evinde kuran olduğu gerekçesiyle hapse atılmış. Rasim Özdenören'de bu abiyi yazmış ama dönemin koşulları elvermediği için bunu gizleyerek yapmış.
Kitap harmanlanmış iki hikayeden oluşuyor. Bir tarafta yeni nesil gençler, olaylar varken diğer tarafta savaş sonrası hepsinin boşa olduğunu görüp hayata küsen, kendisini 50 yıl eve hapseden, bu 50 yıl boyunca sadece gül yetiştiren bir adam.
Bu gül yetiştiren ve 50 yıl kendini eve hapseden adamın matbaacı abi olduğunu söylememe gerek yok herhalde.
Hem eleştirdiği toplumu olduğu gibi yazmış hem de anlatmak istediği şeyi araya sıkıştırmış ve bunu öyle bir yapmış ki anlamak için araştırmak gerekmiş.
Kitabı okuduysanız ve beğenmediyseniz bunları göz önünde bulundurarak tekrar bakmanızı tavsiye ederim.
Ben bu dış olayları ve asıl anlatmak istediği şeyi bilen biri olarak kitabı okurken hayran kaldım. Anlatılmak istenen şey bu kadar güzel gizlenemezdi.