Küçükken belliydi benim adamlığı. İlkokul öğretmenimizin verdiği fişleri toplar eve getirirmişim.Okumayı söküncede kesip kesip ilk yeminimi seni sevmeye etmişim.
Öğretici bi kitap..
Bu kıtaptan neler mi öğrendim :
-Dil,din,ırk ayrımı yapmadan ınsanlara saygı duymayı
-Birinin ölümüne üzülmek için ölenle aynı dinden olmak gerekmediğini
-'Barbar' kelimesinin aslında 'yabancı' anlamına geldiğini
-Çoğu kültürün birbirine karşı önyargılı olduğunu
-Hümanizm anlayışının ayrımcılık olmaksızın ve dil,din ayrımı
Cok guzel harika ustu bir kitap normalde poppuler kitap okumam .ama bu kitap harika bana kitap okumayi tekrar cok sevdiren kitaptir.
diger kitepllarinni da cokkkkk merak ediyorimmmm
Öncelikle sözlerime, değinmeye gerek görmediğim ama gene de söyleme isteğini içimden atamadığım o bilindik bilgiden bahsetmeden geçmeyeceğim. Halide Edib tanımamız gereken insanlardan. Kitabın Halide Edib Adıvar'ın hayatını konu aldığını söylemeye lüzum olmadığını varsayıyorum. Derin, köklü bir araştırma, yaşama ve birikintiyle kaleme alınan bu
Yaptığımız küçük etkinlik sayesinde okumuş olduğum ilk FMA kitabı bitmiş bulunmaktadır. Tek birşey belirtmek istiyorum. Kitabın başında bir uyarı koymalıydı yazar bütün kahramanlar hayal ürünüdür diye, çünkü bu kadar güzel, yakışıklı, iyi ve zengin kişiler bu kadar kolay bir araya gelmez. Karşımıza ancak masallarda çıkar :) kitabın başları fazla hareketli fazla uzatılmış olsada sonuna doğru merakta bırakarak kendini okutmayı başarıyor. Okumayı da siz okurlara bırakıyorum...
Severim mektup okumayı; mektuplar bana hep yazarların en içten, en gerçek olduğu yerler gibi gelir. Basılma amacıyla yazılmayan bir sevgiliye bir dosta özel üzerinde içten satırlar bulunduran bi kağıt parçası... Hele yazan bir şair yazılan da bir yazar olunca insanın içi daha bir kıpır kıpır oluyor evet ama aradığımı bulduğum bir kitap olmadı ne yazık ki. Mektup türünde okuduğum diğer kitaplardan aldığım zevki alamadım. Adeta zorla bitirdim kitabı. Çok uğraştım sevmek içselleştirmek için ama başarılı olamadım. Yiğidi öldür hakkını yeme derler yine de içinde barındırdığı çok hoş kalbe dokunan cümleler de var elbet. "Canım benim, Bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep." Alın size en içten bir cümle. Ama bütün olarak ele aldığımda çok başarılı bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
Yalnız gerçekten merak ettiğim bir durum var bu mektupları Leyla Hanım'ın eşi Mehmet Bey'in nasıl karşıladığı. Mektuplardaki ifadelerden Leyla Erbil'in dostluk sınırını net bir şekilde çizdiği açıkça görülüyor ve hatta bir süre sonra sanırım duruma kızıyor bile. Ama buna rağmen Ahmet Arif yazmayı sürdürmüş. Garipsediğim bir durum oldu bu. Ben olsam ne yapardım diye düşündürdü bana.
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma