Kitapkurtlarını etiketleme alıntısı:)
Oysa ben, ben olmasaydım da mesela onun gibi bir kitap kurdu olsaydım, bütün kitapları okumuş olsaydım.
İletişimKitabı okuyor
Oysa ben, ben olmasaydım da mesela onun gibi bir kitap kurdu olsaydım, bütün kitapları okumuş olsaydım, kitap tozu yutmaktan ciğerlerim bozulmuş olsaydı, kitap tozu koklamaktan burnum durmadan aksaydı, kitap tozundan kaşınsaydım, her bir şeyleri ince ayrıntılarına kadar bilseydim, böyle tık nefes bir aydın olmasaydım, onun gibi davranır mıydım hiç? Karşıma ilk çıkan küçük hesaplı bir kahramanın gözlerine sevgiyle bakar mıydım? Burnundan getirirdim onun. Bütün kitaplarımın acısını ondan çıkarırdım. Ben de, herhalde bu kötü niyetlerim yüzünden bir türlü kütüphane faresi olamamıştım.
Sayfa 359 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
insan olgunluk çağında kendisi için önemli bir kitap okuyup, "Bunu okumadan, nasıl yaşayabilirdim" ya da "Gençliğimde okumamış olmam ne yazık" diyebilir. İşte bu söylenenlerin fazla bir anlamı yoktur, özellikle de ikincinin, çünkü o kitabı okuduğu andan başlayarak, o kişinin yaşamı, o kitabı okumuş bir kişinin yaşamı olur ve kitabı erken ya da geç okumuş olmak bir önem taşımaz, çünkü okumadan önceki yaşam da, şimdi bu okumanın belirlediği bir biçimi almıştır.
Sayfa 98
Sözde köylülerin sınıf atlama çabaları, iyi yemeklere, lüks lokantalara, okumuş kadınlara düşkünlükleri! Seviştikleri ki şileri saymamaları, saydıklarından ürkmeleri? Anlaşılan, bu toplumu yalnız benim sınıfımın yağmaladığını düşünmüştüm. Cezam azdı bile.
Bir toplumda salt bilgi odaklı, malumat aktaran bir öğretim düzeni oluşturulmuşsa, zaman içinde o toplumun okula gitmiş, okumuş insanlarının çoğunu bilgi yüklü ama duygusal yönden gereği kadar gelişmemiş olduğunu görürsün. Malumat yüklemeye “eğitim“ diyen bir toplumun “eğitilmişleri“ yalnız duygusal yönden gelişmemiş olmayacaklar, aynı zamanda onları sistematik düşünme yeteneklerini de gelişmemiş olacaktır. Olaylara ve yaşama bakışları, okula gitmemiş. yurt taştan farklı olmayacak, ama onlar, okula gittikleri için kendilerini diğerlerinden daha iyi biliyor sanacak ve ekoları seçecektir. Tabi bu şişkin egolar, onların makam sahibi olmaya yöneticek ve geldikleri makamda sıkı sıkıya sarılacaklardır.
Her şeyin ters gitmeye başladığı yeri kavramak. Doğru değil, doğuştan nefret dolu değilim, onlardan, annemle babamdan, müşterilerden, dükkandan oldum olası nefret etmedim... Ötekilerden de, okumuş yazmışlardan, hocalardan, muteber insanlardan da tiksiniyorum artık. Midemi bulandırıyorlar. Hepsinin, her şeyin üstüne kusacağım, bütün okuduklarımı, öğrendiklerimi. Bombok haldeyim...
Reklam
Bay Oscar Browning hangi sınavın kâğıtlarını okumuş olursa olsun, verdiği notlardan bağımsız olmak üzere aklında kalan şeyin, kadınların en iyisinin bile zekâ yönünden erkeklerin en kötüsünden bile daha aşağıda olduğu açıklamasını yapmayı alışkanlık hâline getirmişti.
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim," dedi: "Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
Müslüman kardeşlerimiz, yarım batı ilimlerini okumuş insanlarla karşılaştıkları zaman bunların istihfatlarıyla(küçümseme) karşılaşıyor.Bu insanlar müslümanları küçük görmeye kalkışıyorlar, kendi küçüklüklerini bilmedikleri halde.Ben bu akşam size müslümanları küçük gören insanların kendilerinin küçük olduğunu ispat etmek için huzurunuza geldim.
Nefesi içeri alınca "hu" demiş oluyoruz, nefes dışarı verince yine "hu" demiş oluyoruz. Nefes alıp vermekle Allahu Teâlâ'nın ismini okumuş oluyoruz. Nefes almadan yaşamak yok. Bütün dünyayı sana verseler. Beş dakika nefes almadan duramızsın. Nefes alıp vermekle hazır, ismini okumuş oluyoruz, kendinide hatırlayalım. Hu'nun kendisiyle bedenlerimiz diri, manası ile ruhlarımız diri oluyor. Biz hazır ismini okumuş iken mânâsını da duşünürsek hayvanlardan hatta bir çok insanlardan farkımız olur. Bu nimet, nerede bulunur! -Mahmud Ustaosmanoğlu (k.s) / Efendi Hazretlerimizin Sohbetleri 4
Reklam
- Ne olacak okumuş yazmışa benzersem?.. - Okumuş yazmış adam öğüt vermez de, dedi. - Ya ne yapar? dedim. - Adamı anlar, dedi, ne yapacak.
Kafa ve ŞişeKitabı okudu
Genç Osmanlılar'ın devlet ku­rumunun mensupları ve ürünleri olmalarına karşılık, Jön Türkler, yeni kurulan devlet okullarındaki müderrisler, Batı hukuku okumuş avukatlar, gazeteciler, küçük memurlar, bürokratlar ve Batılı anlayışa uygun harp okullarındaki ikinci derecedeki görevliler gibi yeni yeni oluşan meslek gruplarına mensuptular.
Manevi danışman dnfjdkflehshs
Konu inanç sistemlerine gelmişken o dönem Amerikası'nda psikiyatri ile Katolisizm ilişkisine değinmek istiyorum. Tıpta vaka toplantısı denilen tüm doktorların katıldığı oturumda bir has- tanın durumu tartışılıyor. Genç erkek hastanın sorunlarından biri de Katolik olduğu halde mastürbasyon yaptığı için yaşadığı yo- ğun suçluluk duygularıyla baş edememesi. Toplantı sırasında be- nim için beklenmedik bir şey oldu ve kıdemli psikiyatristlerden Sullivan, hasta da olsa bir Katoliğin mastürbasyon yapmasının ağır bir günah olduğunu söyledi. Ve o anda ortalık karıştı. Heye- canlı bir doğası olan Rusya göçmeni genç Dr. Tokarevic bu söze şiddetle itiraz etti. Her zaman güler yüzlü ve munis görünümlü Sullivan aniden ceberrut bir karaktere dönüştü. İnatçı Tokarevic konunun peşini bırakmadı. Ortalık bağrış çağrış. Havada bir şey- ler uçuşmasına beş kala oturuma son verildi. Daha önce varlığın- dan haberdar olmadığım bir konuyla karşılaşmıştım. Meğer o dö- nemde psikiyatri ile Katolik kilisesi çatışma içindeymiş. Bunun sonucu "Katolik psikiyatri" başlıklı, uzlaşmaya yönelik bir alan oluşturulmuş. New York'ta azımsanmayacak sayıda Katolik psi- kiyatri uzmanı varmış. Bir kitapta konuya ayrılmış bir bölüm bu- lup okumuş, pek bir şey anlamamıştım. Zaten Katolik psikiyatri kavramı da zamanla silinip gitti, duyulmaz oldu.
Sayfa 69 - MetisKitabı okuyor
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim." dedi: "Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
"Güzellikmiş! İnsanları köle edici güzelliklere sevk ediyorlar. Okumuş cahiller ordusu yaratıyorlar... en kolay yol budur. Hiçbir şeyi şansa bırakmıyorlar! Zincirler! Yaptıkları her şey insanları zincire vurmaya, köleleştirmeye yönelik. Ama köleler mutlaka isyan eder."
Sayfa 167 - İthaki Yayınları, Frank Herbert, Dune Mesihi, çeviri: Dost Körpe
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.