Dinlemek
Rıfkı Melül Meriç bir delikanlı ile İbnülemin konağına gider. Üstad sorar: — Bir şey çalar mısın? — Hayır efendim! — Bir şey okur musun? — Maalesef! — Öyleyse buraya ne için geldin deyince Rıfkı Melül Meriç şu izahta bulunur: — Efendim bu delikanlı dinlemesini bilir. — İşte bu mühim bir hadise, der İbnülemin. Herkesin konuştuğu bir dönemde dinlemesini bilmek mühimdir.
sen bir medeniyetin iflası nedir, bilir misin, dedi. İnsan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet insanı yapan manevi kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdin büyüklüğünü?... Cahilsin; okur, ögrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Sen cilt yaplyorsun, şiraze nedir bilirsin. Bizde insanoğlu şirazesiz kalmış. Hayat onun için ahenksiz, birbirini tutmayan, günün hayatına cevap vermeyen bir yığın ölü kıymetler tarafından idare ediliyor. Dünyaya baktığımız zaman ayrı görüyor, kendi kendimize kaldığımız zaman ayrı düşünüyoruz. Yığınlarca tezat içinde yaşıyoruz, bütün şark dünyası bir ızdırap içinde. Muttasıl gömlek değiştiriyor, Hint'i, Çin'i, Efgan'ı, Arap'ı, Türk'ü hep soyunuyoruz; soyundukça üstümüzden attığımız şeylerin alelade ekler olduğunu, daha derinden birtakım şeyler çıkarıp atmak lazım geldiğini grüyoruz. O zaman korkuyoruz, olduğumuz yerde imdat arar gibi sağa sola bakınıyoruz. Sonra tekrar bakınıyoruz, gene tabaka tabaka soyunuyoruz, tırnaklarımızla derilerimizi yüzer gibi bir şeyler daha atıyoruz. Zaten biz soyunmasak bile onlar üzerimizden lime lime dökülüyorlar. Fakat olmuyor; bize lazım olan, gömlek değiştirmek değil, isten değişmektir.
Sayfa 93 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Örneğin sadece bir gün içerisinde ince bağırsağımızın yüzeyini oluşturan epitelyal hücrelerimizden 17 milyarı ölmekte ve yerine yeni hücreler yapılmaktadır. 17 milyar hücre! Siz sadece bu cümleyi okurken ince bağırsağınızda 1 milyon hücreniz öldü ve ölümler büyük bir hızla devam ediyor. Bu tam olarak ne anlama geliyor biliyor musunuz? İnce bağırsağımızdaki epitel tabaka beş günde bir tümüyle yenilenmektedir. Yani beş gün önce sahip olduğumuz ince bağırsak yüzeyi ile şu an sahip olduğumuz ince bağırsak yüzeyi birbirinden farklıdır.
ey can hüması, bize bu ruzigardan bir sayfa okur musun? sen umuda bak ve onu güzel eyle
İnanç; akla meydan okur!
İnanmak, aklı tatile göndermek demek değildir. İnanmak, aklın imkânlarını daha ileri noktalara taşımaktır. Burada inanç ve inanmak akla meydan okur: “Kendini aşabiliyor musun?" diye sorar. “Sınırlarını idrak edebiliyor musun?"der. Sınırlarının farkına varan akıl, doğru ve sağlam zeminde ilerleme imkânına kavuşur. Sınırı aşmadan ama mevcut imkânlarını azami ölçüde kullanarak hakikat arayışına devam eder. Ölçüyü kaçırmamak hayati önemdedir. Zira Gazâli'nin dediği gibi “haddini aşan zıddına döner. "
– İki güzel sesli insan vardır bu adada. Biri benim, buna kimsenin şüphesi yok. Ötekisi de balıkçı Antimos'tur. Dinledin mi hiç onu? – Hayır, onu da dinlemedim. – Dinlemişsindir, ama duymamışsındır. Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o. Yakından dinlersen bu sesin güzelliğinin farkına varamazsın. Bir iniltiden başka bir şey
Papaz EfendiKitabı okudu
Reklam
Sevgili Okur, katılıyor musun?
Bu dünyadaki en huzurlu yer, insanın evidir.
Sayfa 79 - Arete Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2024.Kitabı okuyor
Kitap okurken bunu siz de yaşıyor musunuz?
Okuduğu kitaplarda kendi düşüncesinin ve duygularının yankılarını, bir gün önce söylediği kelimeleri buluyordu. Sanki yazar onun kalbinin atışlarını dinlemiş de yazmıştı.
Sayfa 289 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 15. basımKitabı okudu
İlim ve okumak niye hayatta işe yaramaz biliyor musun? Okursan, yine para babalarına uşak olursun da ondan. Zaten bunları yapana kadar da ömrün geçmiş olur..
Okurken kalbimi kıran o cümle..
" Hayal edebildiğim en kötü duygu ne, biliyor musun ?" Clary gözlerini kırpıştırdı. "Hayır." " Sevdiğim insana, dünyadaki herkesten daha çok güvenememek"
Reklam
Rüzgarlarda savrulan bu un ufak olmuş zavallı umut parçacıklarına neden ısrarla tutunuyordum ki? Bu sorunun cevabını inanın hiç bilmiyorum şu an bunu okuyan siz okurlar daha geçen sene, geçen ay, geçen hafta benimkinden çok daha farklı sayılmayacak tutarsızlıklar sergilemediniz mi? Siz biliyor musunuz sanki bunları neden yaptığınızı?
Sayfa 546 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Sait Faik insanı anlamak için dinlemenin ne kadar önemli olduğunu bir öyküsünde şöyle anlatıyor: Dinledin mi hiç onu? Hayır onu da dinlemedin,dinlemişsindir ama duymamışsındır, balık ağı örerken ağları tamir ederken okur o, yakından dinlersen bu sesin güzelliğinin farkına varamazsın, bir iniltiden başka bir şey değildir, öyle hafif söyler ki ancak işitilir, onu dinlemek istiyor musun?....
Sen kalmıştın fırça yemediğimiz sevgili Dickens.
"Şu an bunu okuyan siz okurlar daha geçen sene, geçen ay, geçen hafta benimkinden çok da farklı sayılmayacak tutarsızlıklar sergilemediniz mi? Siz biliyor musunuz sanki bunları neden yaptığınızı?"
Sayfa 546
İnsan geceleri burada böyle yalnız kaldı mı, kitap okur ya da böyle şeyler düşünür. Düşünür ama yanında ona şu şöyledir, bu böyledir diyecek biri olmaz. Belki bir şey görür, ama gerçekten gördü mü, doğru mu, yanlış mı, bilemez. Birine dönüp, sen de görüyor musun ahbap, diye soramaz. Anlayamaz. Elinde ölçecek bir şeyi yoktur. Ben neler görmüşümdür burada. Sarhoş da değilken üstelik. Uyuyor muydum, bilemem. Yanımda biri olsa, bana uyuyordun der, o zaman sorun kalmaz. Ama şimdi emin olamıyorum.
Sayfa 76 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Ben de :)
""Çok roman okur musunuz? Öyle mi? Ben de, birtakım kitaplar okurum; daha çok roman dışı kitapları yeğlerim..'
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.