Yüreğinin Götürdüğü Yere Git-Susanna Tamaro
Seksen yaşında bir büyükannenin torununa yazdığı mektuplardan oluşan, akıcı bir olay örgüsü olmamasına rağmen her seferinde bir oturuşta okuyup bitirdiğim kitap.
Yalınlıkla derinliğin aynı anda buluştuğu bir anlatımı yakalayabilmek yazarın en büyük başarısı bence.
Yaşlı kadının yaşamının sakladığı yanlarını anlatırkenki iç hesaplaşması, keşkeleri, değişen değer yargılarına karşı düşünüp hissettikleri ve bunlardan yola çıkarak torununa verdiği öğütler, bir bilgeden yol haritası almakla eşdeğer.
Üç nesil kadının hikayesinini, annelik, özgürlük, din ve yaşamın anlamını sorgulayan bir kadının ağzından dinleyerek her yaşta okunup ayrı tat alınacak bir kitap.
Yapılacak ilk devrim, insanın kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur . İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken bir düşünce uğruna savaşmak, yapılacak en tehlikeli şeylerden biridir.
Gavur Mahallesi
Gavur Mahallesi, Mıgırdiç Margosyan'ın Ermenice yazan yazarlara verilen Eliz Kavukçuyan Edebiyat Ödülü'nü kazanmasını sağlayan kitabı.
Öykülerinde Diyarbakır Suriçi Mahallesi’nde geçen çocukluğunu, Türkçe, Kürtçe ve Ermenice’nin kaynaşıp bir arada yaşadığı bir zamanı, kendi ifadesiyle “BİZ” i anlatıyor.
Anlatımındaki samimiyet okuyucuyu elinden tutup Sülüklü Han’a, Demirciler Çarşısı’nın örs çekiç seslerine götürüyor..Biraz gözyaşı, biraz günlük kokusuyla gömülen Güzellerin Meryem’le, Kure Mama’yla, Papaz Arsen’le, Dikroların Dikran’la, demirci Haço’yla, duvarcı ustası Tumas’la, zangoç Uso’yla tanıştırıyor.
Bir oturuşta okunup keşke hemen bitmeseydi dedirten bir kitap.
"Zengin çocukları da ölür mü? Onlar da ölür, onlar da ölür ama geç ölür."
”Bizler hamurla yoğrulup ekmekle büyürdük.”
"Tanrı daima fakirlerin yardımcısıdır", "Ne mutlu o insanlara ki bu dünyada fakirdirler, sonsuz mutluluğa önce onlar ereceklerdir" gibi sözler söyleyen İsa Peygamberimiz ortalıkta gözükmüyordu.”
”Aslında bizim oralarda, hamile kalmak kadar kız çocuğu doğurmak da kolay ve sıradan bir işti. Hatta hatta, sıradan bir iş değil sıradan bir şeydi. Çünkü kız doğurmak işten de sayılmazdı. Doğum sonrası gelen kız, savaş yenilgisi gibi bir mahluktu
“Hıno, anamdı. Asıl adı Hanım'dı. Babam Hıno derdi. On üç yaşında babamla evlendikten sonra anamın Hanım'lığı son bulmuş, Hıno'luk devri başlamıştı.”
”Biz şuna inanırdık; ekmek yememiş insan tok olamaz, mutlaka açtır.”
Gavur MahallesiMıgırdiç Margosyan · Aras Yayıncılık · 2000863 okunma
Bizim burada acımız azalırken,” dedi, “başka yerde insanlar ölüyormuş. Tuhaf dünya! Şimdi bizim acımız yeniden başlarken, dileyelim de başka yerlerdeki insanlar iyi olsun.”
Bardaklarımızı kaldırdık.
“Başkalarının iyiliğine.”
“İstanbul’un saatlerine karşı bir tek kendi saatine inanan Kütüphaneci Şerafet Bey kadar yalnızdım. Aklıma “büyük hayallerin hüsranı da büyük olur” sözü geliyordu.”