“Düşünüyorum öyleyse varım” diyerek düşlerle dünyayı gezen Uzun İhsan Efendi’nin oğluna verdiği Atlas, kitabımızın konusu. Düşle gerçeğin birbirine geçtiği, aradaki bağların ustaca kurulduğu bir kitap.
Kitabın türünü tanımlamak oldukça zor. Felsefe, tarih içiçe geçmiş, bir yandan da fantastik bir kitap okurken buluyorsunuz kendinizi. Yazarın çokyönlülüğü kendini gösteriyor.
Bir kitabın edebi zenginliğini neye göre değerlendiririz? Uzun bir liste olacağı kesin. Güçlü bir kurgu ve bunun altını dolduran, derinlikli karakter çözümlemesi. Bu kadar güçlü bir kurgudan karakterlerin psikolojik olarak daha derinlikli çözümlemelerini beklerdim. Bu yanıyla benim beklentimi karşılamadığını söylemeliyim.
Tüm bunlarla birlikte, İhsan Oktay Kanar’ın Türkiye edebiyatının son döneminin en iyi yazarlarından biri olduğunu buraya not düşmeliyim. Hala okumayan varsa, kitapçıya koşmalı.
Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurgu göremesen de bari küçük bir şerçeyi gör. Kaf dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl.