Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olanlar, önce gönüllerinde ve zihinlerinde yol almak zorundadırlar. Evvela, 'Bu yolu ben nasıl aşarım' korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol ne kadar zor olursa olsun bir müddet sonra aşılmış, yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman yüreklerinde, aslında engellerin zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar."
Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur'an tezgâhında yapılan takvadır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın sünnet-i seniyesidir. Ve silahınız, istiaze ve istiğfar ve hıfz-ı İlahiyeye ilticadır.
Lem'alar
.. sahip olmamız gereken tek şey, İstanbul'u fethederken, Çanakkale'yi savunurken, İstiklal Harbi'ni yaparken ve en son Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirirken ortaya koyduğumuz ruh ve manadır.
"Batı'daki kadını düşündüğüm zaman eşitlik adı altında, erkek kadar çalışan, kendi tabiatına uygun olmayan bir muameleye tâbi tutulan mutsuz bir kadın görüyorum. İslam'daki kadını düşündüğüm zaman ise cenneti bile ayaklarının altında tutan bir varlığı görüyorum.”