Merhaba sevgili kitap dostlarım bugün sizlere sevgili yazarımız
Berna Nalbantlar kaleminden İki Köy Bir Şehir kitabı ile geldim. Bana çok dokunan, üzen hatta ağlatan bir okuma oldu. Aziz dedim vah çocuğum sen neler çektin, neler yaşadın içime dert oldun. Sanki hiç derdim yokmuş gibi birde sen eklendim yüreğime evet Aziz benden çok çok büyük olabilir ama
Aramızdaki son adımı da kapatıp ona doğru uzandım ve dudaklarımı kulağının çok yaşına getirdim. "Kim olduğunu biliyorum!" dedim kısık bir sesle.
Tüm vücudu kaskatı kesilirken hızlı ve yorgun nefeslerim kulağına çarpıyordu. "Ama sen benim kim olduğumu henüz bilmiyorsun." Başımı geriye çekip soğuk gözlerinin en derinine korkusuzca baktım. "Bana meydan okurken iki kez düşün... Kabul etme ihtimalim var." Sertçe yutkundu.
Anne kız karşı karşıya dururken bir parça bile geri adım atmadım. "Oyun mu oynamak istiyorsun, Medusa?" dedim alay ederek. "Kabul ediyorum ben varım!" dediğimde belki de ilk kez onun insani bir tepki verdiğine şahit oldum. Kaşlarını çatmıştı.
Montaıgne, 16.yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar. Deneme türü olarak ilk eseri çıkarıp, derleyendir aynı zamanda kendisi.
Bu eser, yazarın okuduğu, yaşadığı, görüp duyduğu bütün bilgi, tecrübelerin not alıp deneme oluşturduğudur.
**Montaigne, insan doğasının karmaşıklığını anlamaya çalışırken, okuyucuya da kendi iç dünyalarını keşfetme fırsatı
Ejderha cumhuriyeti, haşhaş savaşı üçlemesinin ikinci kitabı, kaldığı yerden devam ediyor.
İlk kitapta Rin, tapınakta ankanın gücünü kullanarak mugen fedarasyonunu yok ediyor ve bunun sonucunda ülkede aranan bir suçlu haline geliyor.
İncelemeye tüm duygularımı yansıtmak istediğim için bundan sonrası spoilerlı olacaktır.
Altanın her ne kadar
Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan gazete okurken kol saatinin reklamını görmüş, meğer o sırada hayırsever Rıza oradaymış, sen zahmet etme abi, ben ayarlarım demiş, ayarlamış, biz bakmayalımmış faturayı kimin ödediğine, garanti belgesi kendi adınaymış filan.
Aslına bakarsanız, Zafer Çağlayan'ın suçu yok.
Hani, sünnet çocuklarına kol saati
2 ciltlik koca kitabi bitirdikten sonra buyuk bir boşluğa düşme garantisi veriyorum.yazarin kaleminden midir bilmiyorum ama kurgusal baş karakter olan Edmond Dantes'e(Monte Cristo Kontu) platonik aşik olmuştum..hâlâ öyleyim
Edmond'un zekasi yaşadiklari hisleri öyle içime sindi ki kitabin sonlarina dogru 3 gun kitabi elime almadim bitmesini kabullenemedim..
KItapla ilgili spoiler vermicem ama 4 tane igrenc karaktersiz karakteri ayrica okurken delirme garantisi veriyorum.
Sonunu asla boyle beklemezdim..bu konuda yorum yapmiyorum
Bir de okuyuculara not ;kitabin 200.sayfasindan sonra zibil kadar yeni yeni karakter girecek bu yuzden her yeni gelen karakteri ve ismini kitabin arkasina not düşün sonra bu kimdi yaaa diye sayfalarca geri gitmeyin
Ezel dizisi bu kitaptan uyarlamaymiş.kitabin ortalarindayken yazari arastirmak icin internette gezinirken tesadufen ögrendim.diziyi zaten izlememiştim diziyle ayni son mu bilmiyorum ama kitapla diziyi kiyaslayacak insanlarin bu platformda olduklarini dusunmek istemiyorum..Iyi okumalar şimdiden
Bazı kitaplar vardır. Başucunuzda olması, tekrar tekrar okunması ve okuduklarınızdan çıkarımlarda bulunulması gereken, işte bu kitap tam da o kitaplardan. Üç duayen ismi bir çatı altında toplamak muhteşem bir eser çıkarmış ortaya. Okurken çok büyük keyif almakla birlikte çok fazla bilgide edinmiş oldum. Arada alıntıları dayanamayıp, story ve post
[ Sor hadi!" diye bağırdı bana. "Ona neden Medusa dediklerini sor bana." Artık eminim kesinlikle şizofren bu kız çünkü ruh hali sık sık değişiyordu. Ben sormadan pes etmeyeceğini bildiğim için mecburen ona istediğini verdim. "Anneme neden Medusa dediklerini biliyor musun?"
"Çok korkunç olduğu için olabilir