Hep kara kara düşünüyorum ama az önce gördüğüm bir video üzerine daha kara kara, hüzünle, gözümde yaşla oturup ülkemizi, insanlarımızı, ne kadar yoksullaştırıldığımızı, fakirleştiğimizi, garibanlığımızı düşündüm. Birileri zenginliğine zenginlik katarken birileri gittikçe fakirleşiyor. İnsanlar en en temel ihtiyaçlarını alırken bile kara kara
Öğrencilerime sınıf kitaplığı için valilik tarafından gönderilen kitaplar arasında yer alıyordu bu kitap. Bir öğrencimin iştahlı bir şekilde “O kitap çok güzeell!” demesi üzerine merakımdan okumaya başladığım Dağ Sustu Dağ Konuştu; tam 7-8. sınıf seviyesinde akıcı, eğlenceli, yer yer hüzünlü ve üniversite aşkı içeren bir kitap. Macera? Macera tabii ki var, sonuçta gençlerimiz dağcılık kulübünde ve amaçları Kaçkar Dağı’nın zirvesine tırmanmak. Tüm olaylar da bu yolculukta meydana geliyor zaten. Leyla Güzelimiz kendi iç hesaplaşmaları, tüm yaşanmışlıkları ile kendini bize teslim ediyor. Olanları onun gözünden okuyoruz.
Yazar, diyalogları farklı bir tarzda vermiş bize. Konuşma çizgisi, tırnak işareti tamamen yok diyemesem de yok. Virgüllerle ayrılan diyaloglar yer alıyor çoğu zaman ama ilginç bir şekilde kimin hangi cümleyi kurduğunu da anlayabiliyorsunuz okurken. Bu şekildeki diyalog sunuş biçimi bence okumayı da hızlandırıyor. Günlük hayatla bağdaşabildiğinden belki de kim bilir.
Dağcılık kulübündeki gençlerimiz Ulu Kaçkar’ın zirvesine ulaşabildi mi? Tırmanış yolunda hangi maceralar yaşandı? Leyla Güzeli inadından vazgeçip Teo ile ilgili hislerini ona söyledi mi, yoksa bir Leyla Mecnun vakası daha mı yaşandı?
Okuyalım, öğrenelim, ortak olalım.
İyi okumalar :)
Kurgu olsa dahi tarihi gerçeklerin etrafında dönen ve Çanakkale savaşına başka yerden bakmamızı sağlayan bir Buket Uzuner romanı. Savaşın ne kadar çok insana acı çektirdiğini dramatik bir şekilde hissetmenizi sağlayacak ve Çanakkale'ye bir kere bile gitmemiş her Türk insanının dahi kendini sorgulamasına yol açacak bir kitap olduğunu
Hadi kalkalım
hadi okuyalım bildiğimiz tüm duaları
Kentleri, köyleri, yedi iklimi, dört bucağı,
insanların tarihini, coğrafyasını, aritmetiğini...
Öğrenmeden önce
yazgısını öğrenelim insanların.
Hadi kalk bakalım
öğrenciliğe başlayalım...
Canım Aliye, Ruhum Filiz...
Sabahattin Ali'nin nasıl bir eş, nasıl bir baba olduğunu okumak hem heyecan verici hem de bana biraz yazara ihanet gibi geldi açıkçası.
"Bu kadar uç nokta romantik bir sevgili ve eş nasıl o kadar karamsar yazılar yazabilir?" Sorusu zihnimde döndü durdu her mektubun satır arasında.
Peki 1940larda eşya
Kendime dedim ki:
Hadi kalkalım
hadi okuyalım bildiğimiz tüm duaları.
Kentleri, köyleri, yedi iklimi, dört bucağı insanların tarihini, coğrafyasını, aritmetiğini öğrenmeden önce yazgısını öğrenelim insanların.
Hadi kalk bakalım
öğrenciliğe başlayalım.
Eğer çarşafın ne kadar kıymetli olduğu hakikati gözükseydi, bütün Hanımlar İlla çarşaf giyeceğiz diye harp ederlerdi. Gözükmediği için giyilmemesi için harp ediyorlar.
Kur'an'ı okuyalım hakikatleri ondan öğrenelim.
Kendime dedim ki :
Hadi kalkalım hadi okuyalım bildiğimiz tüm duaları.
Kentleri, köyleri, yedi iklimi, dört bucağı insanların tarihini, coğrafyasını, aritmetiğini öğrenmeden önce yazgısını öğrenelim insanların.
Hadi kalk bakalım öğrenciliğe başlayalım.
Rene Descartes'in bu kitabı 6 bölümden oluşmuş. O yüzden yorumlarımı bölüm bölüm yapmayı daha doğru buluyorum.
İlk bölümde Descartes ne kadar kitap okursak okuyalım isterse dünyanın en iyi okullarında okuyalım hiçbir şey bize düşünmek kadar öğretim sağlamayacaktır. Çünkü ne kadar çok şey öğrenirsek öğrenelim onları kullanamadıktan sonra ne
Tahlil
Esselamu Aleyküm ve rametullahi ve berekâtühu.
Ne kadar anlatsamda, anlatamayacağım bir tahlil ile geldim.
Görselde gördüğünüz bu eser Mhamud Efendi Hazretleri'nin [Kuddusi Sırruhu] yapmış olduğu vaaz-u nasihatlerden ve sohbetlerden derlenmiş kıymetli bir eser.
Esere bir âyet-i Kerime ile giriş yapılmış.
وَذَكِّرْ فَإِنَّ
Bazen karanlıkta merdivenden inerken son basamağı görmeden adım atınca ayağın tökezler düşersin, düşmesen bile o sarsılma en az düşmüş kadar etkiler seni. Evet sayın okurlar işte bu kitap bu son basamak oldu benim için. Bu kadar az okunması ve okununca bu denli sarsması onu ancak böyle anlatabilirim.
Müthiş düşünceler, ortaya serilen apaçık ama bizim için bir o kadar gizli gerçekler...
Din, savaş, hükümet, evren, insan, doğa...
Ve daha birçok konunun tarihsel gelişimini ve gerçeklerini çok ustaca anlatan Volney, değerli eserin için sonsuz teşekkürler.
Yazar Volney soyadını "Voltaire ve Ferney'" i birleştirerek verir kendisine. Ama kendisi birçok kişiden iz taşıyor bence. Araştırdım maalesef başka eserini bulamadım( bilen varsa lütfen geri dönüş yapsın bana).
Okumalısınız değerli okurlar, okunmalı bu değerli eser.
Volney'in de dediği gibi " İnsanın başına her şey bilisizliği yüzünden gelir."
Bilelim, öğrenelim, okuyalım böyle bir eserin az okunması çok üzücü.
İki cilt şeklinde 90 sayfalık kısacık kitaplar ama etkileri uzun süreli ve tarifsiz.
Dinlerin doğuşunu, gelişimini okudukça hayrete düşeceksiniz.
İçerik hakkında söyleyecek çok şey yok. Tarihin ilk zamanlarından itibaren var olan gerçekler ve hayatın değişmez konuları anlatılıyor.
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar.
YıkıntılarVolney · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 197845 okunma
“Elinde sadece çekici olan insan her problemi çivi zanneder. Elinde sadece anahtarı olan insan bütün kapıları aynı anahtarla açmaya çalışır. Açılmaz, açılmayınca da zorlar. Ya eli kırılır ya anahtar kırılır veya kilit kırılır. Her sorunu açan bir anahtar mutlaka vardır. Yeter ki okuyalım, araştıralım, öğrenelim.”