Kitap okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını. Tarihin en büyük beyinleriyle sohbet eder. Bir süre sonra yüzü, ifadesi bile değişir, bakışları anlam kazanır. Okumak gelişmektir.
Aslında Aliya İzzetbegoviç'in "Özgürlüğe Kaçışım" adlı eseri bu konuda beni çok etkiledi diyebilirim.
Özgürlük kavramı ne, nedir bu özgürlük adına verilen savaş ? -Aslında tam olarak bunun net bir cevabını vermek mümkün mü o bile belirsiz.
1- Mesela, bir mahkum mu daha özgürdür yoksa bir köle mi ?
2- Yada, bir köle mi daha
“Onlar ka-tet’ti.Çok şeyden oluşan bir tek.”
Şu ana kadar seri içinde en sevdiğim kitabı bu oldu.Çünkü bu kitabında Roland’ın çoçukluğunda yaşadığı bir hikayeyi okuyoruz.Çok güzeldi.Bir o kadar da hüzünlü..Gözlerimin dolduğu sahneler oldu.Aşk,dostluk,intikam ve aksiyonun iç içe geçtiği bir kitaptı.Ve yazarın bunu dolu dolu yazmış olması..Hiç bitmesin istedim.
Büyücü ve Cam Küre de olaylar kaldığı yerden devam ediyor.Üçüncü kitap aşırı heyecanlı bir yerde bitmişti.(Peki yazarın bu kitabı 26 yılda yazması?Seriyi daha ilk çıktığı zamanlarda keşfedip okuyan insanları düşünemiyorum bile.İnsan çıldırır meraktan.) O heyecanlı yeri atlattıktan sonra Roland dostlarına geçmişinin bir bölümünü anlatmaya başlıyor.Bu kısım zaten kitabın en büyük yerini kaplıyor ve okurken o hikayeden kopmak istemiyorsunuz.İsimlerini sıkça okuduğumuz Cuthbert ve Alain ile Roland’ın bi kasabaya gelmeleri ve orada başlarına gelen olayları okuyorsunuz.Ve Roland’ın ilk aşkı Susan’ı.Sonunun ne kadar mutsuz biteceğini bilsem de bu kadarını beklemiyordum.Böyle hüzünlü bir son..Kalbim hala kırık.Hikayede yine bazı kehanetler ortaya çıktı ve şu anla bağlantılı bazı şeyler var.Ayrıca yine evren ve kule hakkında yeni bilgiler edindim.Hikaye git gide büyüyor ve o kadar detayı akılda tutmaya çalışmak yorucu olsa da okuması çok keyifli.Hiç ara vermeden diğer kitaba geçeceğim.
“Uzun günler ve tatlı geceler sizinle olsun.”
Roland Deschain
Kitaptan aldığım notlara geçmeden önce zihnimde tortu şeklinde kalan düşünceleri paylaşmak istiyorum. Ethica’yı değerlendirirken “Teolojik, politik inceleme” ile birlikte okumak gerektiği kanaati oluştu bende. Tabi felsefe bir silsile olduğu için Platon ve Aristotales’den (Presokratlar ve Sokratesin düşüncelerini fragmanlar şeklinde bu iki
Kitaplık, e dergisi, varlık gibi bir yığın dergi, edebiyat üreten değil, edebiyat bilgisini bozan dergiler, ruh sağlığına aykırı. Bu da benim iddiam. Bu dergileri birkaç yıl okuyan bir insan asla iflah olmaz, asla edebiyatçı yazar olamaz!
Stefan Zweig diyor ki :
"Kitap okuyan insanlar, dünyayı yalnızca kendi gözleriyle değil, sayısız insanların ruhsal bakışlarıyla görebilir."
Martin ekliyor : Kitap okuyan biri, ölmeden önce binlerce hayat yaşar. Hiç okumayan insan ise sadece bir hayat. "
Şöyle ki, tüm duyular, zaman içinde algılanır, ancak sesin zamanla ilişkisi apayrı olup, kaydedilen diğer insan duyularının zamanla ilişkisine benzemez. Ses, ancak varlığını yitirirken işitilir. Yalnız yok olabilir değil, özünde geçicidir ve geçici niteliğiyle duyulur. Kalıcılık kelimesini söylerken -lık hecesine gelindiğinde ka- lıcı- heceleri çoktan yok olmuştur. Sesi durdurup sese hakim olmak mümkün değildir. Nitekim sesin akışı durdurulursa, sessizlikten başka bir şey kalmaz. Bütün duyular zaman içinde yer alsa da durdurulmaya, sabitleştirilmeye işitme kadar meydan okuyan ikinci bir duyu yoktur. Görme duyusu, hareketi olduğu kadar hareketsizliği de kaydeder. Hatta hareketsizliği daha iyi kaydeder, çünkü bir görüntüyü yakından incelemek için yavaşlamış olmasını yeğleriz. Bir hareketin aşamalarını görüp anlamak için, onu bir dizi dural fotoğrafa böleriz. Ses kaydınınsa dural çekimi yoktur. Osilogram sessizdir ve ses dünyasının dışında yer alır.
José Mauro de Vasconcelos 'un başyapıtı kabul edilir. Yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé'nin yoksulluk, acı ve ümit dolu hikâyesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır.
Beş yaşındaki Zeze hemen her şeyi tek başına öğrenir.Çok zeki ama bir yandan da yaramaz bir
👉... Baba kızını yurda bırakıyor,
Kız babasına: “Baba bari 100 TL versen diyor”
Baba: “Kızım vallahi yok” diyor.
✍️... Kız boynu bükük yurda girerken konuşmayı duyan bir esnaf babaya 500 TL uzatıyor ve çabuk diyor kızını geri çağır arka cebimde kalmış, al bu parayı de diyor.
✍️... Adamın gözleri dolu dolu önce yok diyor ama sonra alıyor parayı ve