Miraç Çağrı Aktaş'ın ikinci kitabı ile bir inceleme daha yazıyorum. Açıkçası bu yazarın emeğine, yazılarına saygı duyuyorum ama şöyle de bi durum var ki yazar kitaplarında kendi düşüncelerinde çelişkiye düşüyor. Bakıyorum bir sayfada kimseye güvenmeyin nutku çekiyor üç sayfa sonra başkası için acı çektiğini gördüm gittim onun yaralarını sarmaya çalıştım diyor, kimseye ikinci şans vermeyin üzülürsünüz diyor sonra başka bi cümleyle bu düşünceyi çürütüyor. Bir daha yazarın herhangi bir kitabını okuyacağımı düşünmüyorum.
Yaşı küçük olmasına rağmen 50 yaşında hayatında bazı aşamalar geçmiş, tabiri caizse ununu elemiş eleğini asmış biri gibi büyük büyük cümleler kuruyor. Ve kitapta bir bütünlük yok önce dedesinin hastalığı zamanı tanıştığı bir aşkını anlatıyor, sonra hayallerinizden vazgeçmeyin nutukları atıyor daha sonra da dedesine olan kırgın sitemi nasıl son bulduğunu anlatıyor. Her bir konu kendi içinde güzelken birleşince çelişkiler yaratıyor.
Bir de şu konuda hala çok anlam veremiyorum. Babam beni, bizi yarım bıraktı diyor ama sanırım babası ölmüş yazdıklarına göre. Duygusallığı biraz farklı bir boyutta yaşıyor ya da bunu kitapları için kullanmak adına böyle yazıyor. Bilemedim, anlam veremedim. Son bir detay olarak kimseyi sevmedim senden sonra diyor nerdeyse her sayfada, bu kitap sonuna kadar ilk okuduğum kitabı da dahil en az 3 kişiyle aşk hikayesini anlattı, tuhaf yani. Ben çok sevemedim. Tavsiye etmiyorum ama siz okuyup kendiniz değerlendirin.
Dip Not: Kesinlikle yazılarına, kitapları için verdiği emeklerine ve zamanına saygı duyuyorum.