Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Antik YakınDoğu
Daha ağırbaşlı konulara gelecek olursak Klasik Atina, bize demokratik ya­saların kontrolünde düzenli bir polis [şehir devleti) modeli olarak sunulur. Atina'ya en büyük övgüleri yağdıran Perikles'in söylevini okuyalım (bu söylev Thukydides tarafından Peloponnessos Savaşları'nda sunulmuştur, II: 37-40). Yüzyıllar boyu demokrasiye
Diziler, insanı okumak zahmetinden (!) de kurtarıyor. Biri size meşhur romanları, klasik eserleri sorduğunda “Okumadım, ama dizisini izledim.“ diyebiliyorsunuz, o eseri okumanın daha az vakit alacağını hesaba katmadan..
Sayfa 154 - İNSAN VE HAYAT KİTAPLIĞIKitabı okudu
Reklam
Hatice Gül yazdı... EFELYA'YI BEN DE OKUDUM... Kitapta büyük bir kusur var hocam, 1'i 3'e bölememişsiniz. Gönül koymayın lütfen, bu konuya aşağıda değinmeden edemeyeceğim. "Adamın biri bir gün..." diye başlayan cümleler, buradan Artvin'e yol olur. Adam'ın biri her gün, her saat, her dakika eliyle, eliyle
❝ İlim Rahattan Fedakarlık İster..
Üzücüdür ki bugün öğrenciler arasında zihni tembellik yaygınlaşmıştır. Rahatı ve eğlenceyi, ciddiyet ve istikrarlı çalışmaya tercih etmektedirler. Rahat içinde yaşamak, lüzumsuz işlerle uğraşmak onlar için yaşamın gayelerinden biri olmuştur. Onların hedefleri nefsin arzularını temin etmektir. Derse ve ilim tahsiline vakitleri kalmamıştır.
Sayfa 96 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Herkes okuyacak, herkes çalışacak. Avanta yok. Çırağını, çocuğunu okutmak isteyenler bana gelsin. Gerek mektepte, gerek Kur'an kursunda. Bir dernek kuracağım. "Okuyanı Çoğaltma Derneği". Herkes elini cebine atacak. Azdan az, çoktan çok.
Sayfa 176 - Dergâh Yayınları
Şimdiye kadar pek az okudum. Hatta hiçbir şey okumadım desem yeridir Bu yaşa kadar nasıl böyle aptal aptal yaşayabilmişim? Neler yapmışım? Hangi ormandan gelmişim ben? Hiçbir şey bilmiyorum; hiçbir şey!
Sayfa 58 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Adım adım okuyalım 2
Kişisel düzeyde: Kurbanın iç yaşamı sakatlandığından, mihenk noktaları çöktüğünden, genellikle depresyona düşer. Uyuşukluk, cesaret yitimi, boş vermişlik (narsistik sapkın eşini sertçe suçlar: "Kendine bir bak! Ne haldesin! Utanç verici!"). Az çok belirgin bu depresif duruma korku eklenir: Narsistik bir sapkın daima tehditkârdır.
Salâvatı Şerife'nin faydaları
"Hadaiku'l-envâr fi's-salâti ve's-selâmi ale- 'n-Nebiyyi'l-Muhtar" isimli kitapta, bir kulun Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) e salevât getirerek kazanacağı faydaları ve devşireceği meyvaları beyan eden, "Beşinci Hadîka"da kırkiki fayda açıklanmıştır: 1- ~Allâh-u Teâlâ'nın, Rasûlüllâh
Kur'an doğası gereği, anlaşılır ve bilinir bir hitaptır. Ana dili Arapça olan bir kimse onu okuduğunda, ondan ne anlıyorsa; ana dili Arapça olmayan bir kimse de Türkçe bir çeviriyi okuduğunda, ondan en az o kadar anlar. O halde, Kur'an okuyan bir Arap'ın okuduğu ve "okuduğundan anladığı şey" ne kadar Kur'an'sa, Kur'an çevirisi okuyanın da "okuduğundan anladığı şey" o kadar Kur'an'dır. ... Çevirilerdeki farklar dil sorunu değil anlayış sorunudur.
Sayfa XI
Reklam
Ne kadar çok okursam okuyayım her zaman az okuduğumu düşünmem ve okuduğum her (şeyi herkesin zaten çoktan okuduğunu, bildiğini düşünmem, aksine kendimi hâlâ bir türlü ikna edememem gibi.
Nörobilim araştırmaları, dislektik kişilerin “nörotipik (nörolojik olarak normal) okuyucularla kıyaslandığında, çok farklı beyin aktivasyon motiflerine sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yale psikologlarından Sally Shaywitze göre (2008) dislektik okuyucuların, her ikisi de sol yarıkürede yerleşik beynin iki belirli alanı, bilgiyi işlemede zorluk çekmektedir: sesbirimlerini tanıyan ve tam kelime oluşturmak için onları birbirine bağlayan “kelime analiz” alanı; basit kelimeyi tanımaya ve sonrasında kelime akışına sevkederek normalde okuyanı geliştiren nöral devrelerin “kelime şekillendirme” alanı (bir kelimeye bakmak ve anında onun ne olduğunu anlamak). “İyi bir okuyucu iseniz ve kelime-şekillendirme alanını iyi kullanıyorsanız, bir kelimeye bakarsınız ve kendinizi okumanın yüksek hızlı otobanında bulursunuz” der Shaywitz. “Ancak bir dislektik iseniz yolda engel vardır, geri dönmek, dolambaçlı ve engebeli köy yoluna girmek zorundasınız. Gittiğiniz yere ulaşabilirsiniz, fakat bu çok uzun süre alacaktır. Dislektik kişiler, genelde kelimelerin şifresini çözmek için beyinlerinin sol yarıküresinin ön kısmındaki daha az etkin alanları (konuşma dili için önemli alanlardır) ve sağ yarıküredeki belirli alanları kullanır.
Sayfa 48 - Tüzdev Yayınları
Tüh
Sınava girmedim. Babamdan ilk dayağımı o yaşımda o ‘tüh’ dedi diye yedim. O ‘tüh’ dedi diye babam beni evden kovdu, o ‘tüh’ dedi diye evin kapısının önünde kıvrılıp yattım, inadını kırdım, babama çırak oldum, o öldükten sonra buranın ustası oldum. O ‘tüh’ dedi ya, her gün ekmek yoğurdum, her gün fırının başma geçtim, her gün günün ilk ekmeğini önlüğüme sarıp ona götürdüm. O tüh dedi diye her ramazan hem ekmek hem pide çıkarttım. O tüh dedi diye okumadım. O tüh dedi diye, her sene üniversitelere en az beş öğrenci verdi mahalle. Sen burdaysan yani paşam,o tüh dedi diye...”
Çünkü kitap okuyanı kimse anlamıyordu.
"Depoya giden yoldaki her kırmızı ışıkta Derda’ya ters ters bakan Abdullah, yanında kitap okuyanlardan nefret ettiğini öğrenmiş oldu böylece. Çünkü okuyan biriyle konuşulamıyordu."
355 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.