Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ecem İspir

6/10 puan verdi
Über sert!
Kanada'da uzun yıllar yaşadıktan sonra doğduğu topraklara, El Salvador'a kısa bir ziyarette bulunan Vega'nın, bu zorunlu ziyaret sırasında yaşadığı tiksintiyi arkadaşı Moya'ya anlatışı kitabın konusu. Ama ne tiksinti... İç Savaşın da etkisiyle iyice yozlaşmış bu halkı monolog şeklinde aktarırken ülkesinin siyasi yozlaşmışlığını, kurumların yetersizliği ve kalitesizliğini, askerlik kurumunun vahşiliğini, kirliliği, gürültüyü, eğitimsizliği, kısaca gelişememekte olan tüm ülkelerdeki benzer olumsuzluklara değiniyor. Bir hesaplaşma, tepki ya da salt eleştiri olamayacak kadar sert ifadeler kullanıyor yazar ki kitap ilk olarak 1997'de İspanyolca yayımlandığında yazarın ölüm tehditleri almasına sebep olmuş. Aslında içine doğduğu kültür yazar açısından bakıldığında ona çokça malzeme sağlamışa benziyor, fakat senelerce Avrupa'da yaşayıp 'idealist' ya da 'elit' kodlar yüklenmiş olacak ki, bu malzemeyi sadece hayal kırıklığı ya da kaderin kötü bir cilvesi olarak görüp kültürünü yermeyi tercih etmiş. Bu durum ona bazı kapıları açmıştır elbette ki... Hep açar, böyledir... Ben kitabı akıcı bulmamakla birlikte yazarın çok tekrara düştüğünü düşündüm okurken. Son olarak diyorum ki; Kaçabilirsin ama saklanamazsın Moya; kimliğin benliğindir, doğduğun ev kaderindir
Tiksinti
TiksintiHoracio Castellanos Moya · Notos Kitap Yayınları · 2019341 okunma
Reklam
152 syf.
7/10 puan verdi
Bir romanın konusu ölüm kadar ciddi bir mevzuyken, okurken nasıl güldürmeyi başarabilir? Edward Bloom ölüm döşeğinde bir hastadır ve yanında onu bekleyen oğlu William'a son vedasını yapmak yerine ona komik hikayeler ve fıkralar anlatmaktadır. Bu hikayeleri anlatırken baba Bloom, aslında kendi hayatına dair ipuçları içeren anekdotlar da vermektedir. Hikayeler sembolik, bazen fantastik, ama her zaman tebessüm ettiren cinstendir ve Edward Bloom'u efsaneleştiren hikayelerdir. Mizah anlayışı yüksek modern bir masal okurken, baba ile oğul arasındaki o görünmeyen sihirli köprüyü de görünür hale getiriyor Büyük Balık. Hikayenin sonuna yaklaşırken romanın adı neden Büyük Balık diye düşünüyordum ki roman sonuyla bana tüm sorularımın cevabını verdi. Ben çok severek okudum. Tavsiye ediyorum.
Büyük Balık
Büyük BalıkDaniel Wallace · Yapı Kredi Yayınları · 2011442 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
Çağdaş Suriye edebiyatından okuduğum ikinci kitap Ölmek Zor İş. İlk okuduğum kitap Livera Yayınevi'nden çıkan Dünya Noor'un Beklenmedik Aşk Nesneleri'ydi ve o kitabı da çok severek okumuştum. Keşke daha çok çeviri yapılsa; empati yapabilmek açısından mühim bu çeviriler bence. Halid Halife, iç savaş dönemini eserlerinde çokça yansıtan ve direniş edebiyatı kategorisinde değerlendireceğimiz bir yazar, Ölmek Zor İş isimli kısa romanında da savaş döneminde yaşamak kadar ölmenin de, defnedilmenin de zorluklarının farkına vardırıyor okuyucuyu. Üç kardeşin, babalarının son vasiyetini yerine getirmek için cesedini Şam'ın bir köyüne götürme çabasını, yolda başlarına gelenleri, geriye dönüp kendi iç sesleriyle yaşananları, savaşın aile bireylerini nasıl etkilediğini anlatıyor Ölmek Zor İş. Kan, gözyaşı, çürüyen ve parçalanan cesetler, kapana kısılmış ve seçme hakkı tanınmamış kadınlar, hesaplaşmalar, kaos...Okurken o çaresizliği ve kısılmışlığı hissetmemek mümkün değil, yolda başlarına gelenler ve karşılaştıkları olumsuzluklar üzerinden ülkesindeki kaotik durumun bir eleştirisini yapıyor yazar. Bu anlamda da oldukça cesur bir kalem olduğunu düşünüyorum. Ben severek ve etkilenerek okudum.
Ölmek Zor İş
Ölmek Zor İşHalid Halife · Delidolu Yayınları · 202320 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
464 syf.
9/10 puan verdi
Ablamla kitap sohbetlerimizde her zaman Yüzyıllık Yalnızlık romanının üstünden geçeriz, ablam her zaman der ki "Yüzyıllık Yalnızlık'ı okumayan, kitap okuyorum demesin!" Canım ablacım, her zaman ki gibi yine haklıymışsın... Kolombiya ormanlarının derinliklerinde Macondo kasabasını keşfeden Jose Arcadio Buendia ve Ursula'nın hikayesiyle açılıyor roman ve Buendia ailesi nesiller boyunca büyüdükçe, hayatları da Macondo'ya nüfuz ediyor. İşte masalsı, mistik ve sihirle iç içe büyük bir emekle yoğrulan Yüzyıllık Yalnızlık gerçekle gerçeğin doğasını sorgulamaya başlıyor. Roman karakterleri üzerinden aşk, güç, zaman ve kader temaları işlenirken, arka planda Kolombiya'nın ve tarihinin bir alegorisi akıp gidiyor. Sosyal tabakalaşma, zenginliğin eşitsizliği, sömürge yönetiminin kalıntıları, Macondo halkının yaşadığı basit yaşam, asimile olma ve olmama mücadelesi tasvir ediliyor. Karakterler, ailelerinin davranış kalıplarından kurtulamayan, bunun yerine kendilerini aile geçmişlerini yansıtan kaderlerin içinde sıkışıp kalmışlardır ve tıpkı isimleri gibi, kederleri ve kaderleri de zamanın olağan akışı içinde benzer eylemlerle tezahür etmeye devam eder. Bugüne kadar okuduğum kitaplar içerisinde karakter yaratmadaki ustalığıyla beni en çok etkileyen yazarlardan biri oldu Marquez. Her zaman mesafeli durmuştum bu romana, beni zorlayacağını biliyordum, yanılmadım; fakat bu zorlanmadan edebi bir hazla ayrılacağımın da farkındaydım. Büyülü gerçekçiliğin edebi büyüsünde biraz daha savrulacağım ben, siz takılın. .. ..
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,3bin okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
Peki sizin anlatmaya değer bir hikayeniz var mı? Ya da rüyalarınız gibi, içinizde biriktirdikleriniz de, dertleriniz ve tasalarınız da sözsüz mü? Gülümsemeler öykü kitabıyla tanışmıştım Onur Hanımla, kitapçıda gezerken raflara doğru bir çekim ve ardından bir göz kırpış hissedip edinmiştim bu kitabını da. İyi ki diyorum çünkü yine beni çok etkileyen, hem kendimden hem de etrafımdaki kadınların yaşamlarından tanıdık kesitler okudum. İnsana kendini okutuyor yazar, farketmediğiniz ya da farketmekten kaçındığımız gerçeklikleri bizi karşısına alıp bir bir suratımıza çarpıyor bence. İşte bu yüzden sarsıyor... Kadınlığın çoğu hali, ne yazık ki çoğu zaman bir zorunluluk ve sabretme hali gibi tezahür ediyor hayatımıza, sabrı ve çoğu şeyden vazgeçme halini övünç kaynağı gibi görmek kadınların kaderi sanırım. Sınırlar, doğal afetler, bedenin ve en önemlisi duyguların istismarı, döngülere sıkışıp kalmış kadınları anlatan, sorgulamaya sevk edecek mis gibi bir öykü derlemesi olmuş. Çok tavsiye ederim.
Anlatmaya Değer Bir Hikâyen Var mı?
Anlatmaya Değer Bir Hikâyen Var mı?Onur Bütün · Everest Yayınları · 202313 okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
Nobel Edebiyat ödülünü alan ilk Rus yazar olan İvan Bunin'den kısa fakat masalsı, arka planda tarihsel bir gerçekliğin aktığı, yakıcı ve imkansız aşk gibi temaları yoğun bir anlatımla aktardığı Suhodol Köyü'nü okudum. Ürettiği dönemin karmaşık yapısından etkilenmiş ve sürgünde geçirdiği zamanlar olmuş Bunin'in. Özgürlükçü bir bakış açısına sahipmiş ve 1933 yılında Nobel Edebiyat ödülünü alması ile aslında Avrupa'da bir Rus şair ve yazar olarak kabul görmüş oluyor. Suhodol Köyü'nde Rus köylüsü ve hizmetçi Nataşka'nın geriye dönüşleri ile köy yaşantısına, aşka ve imkansızlığa dair anılarını okuyoruz. Kısa ve öz bir anlatım söz konusu, ancak masalsı bir sihir de hakim. Kısa olmasına rağmen yarattığı havayı, hissettirdiklerini, dildeki titizliği sevdim. Tavsiye ederim. .. .. "Kaçınılmaz felaketler olacağı yolda belli belirsiz bir beklentiyi bir çocuk gibi hep yüreğinde taşıyormuş. Bu beklenti onu daha yaşlı gösteriyormuş."
Suhodol Köyü
Suhodol Köyüİvan Bunin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20249 okunma
80 syf.
7/10 puan verdi
Clara Janes, çağdaş İspanyol şiirinde önemli bir isimmiş, sayısız ödülü varmış. Adenli Adam, şiirsel dili ve anlatımıyla bu durumu buram buram yansıtan bir kısa roman... Mavi gözlü, sarışın yabancı bir kadının turistik amaçla geldiği Yemen'de Adenli bir erkekten etkilenip kendini bir Arap kadını olarak hayal etmesi ile başlıyor hikaye. Burada başına gelen bir olay ile birlikte onun ruh halini, Doğu insanının suretinde gördüğü hislerini, Doğu ve Batı kültürünü karşılaştırarak çözmeye çalışan bakış açısını okuyoruz. Burada, Doğu'da, erkekler tarafından sadece bir bedenden ibaret olan kadınlara öykünüp onlardan biri olmayı hayal ederken yaşadığı iç çatışmayı, etkilendiği Adenli Kays'i tasvir etme biçimini başarılı buldum. Benim severek okuduğum bir eser oldu Adenli Adam. Çağla Soykan çevirisini de başarılı buldum. .. .. "Doğanın parçası olmanın verdiği özgürlüğü istiyorum, sadece akılcı olanın sahte tarafını, katmanları göz ardı etmek, keçilerin yanında, toprağın üzerine oturmak, ırmağa girip boy verene kadar ilerlemek, yağmur suyunda hayr-ı âlâ ya da zevklerin en yücesiymişçesine ıslanmak ve belki de bedenime aşkı gözü kapalı buyur etmek, beni ele geçirişini, bende kök salışını, beni dönüştürmesini hissetmek istiyorum." ..
Adenli Adam
Adenli AdamClara Janés · Everest Yayınları · 20234 okunma
112 syf.
7/10 puan verdi
Holden Kitap kuytuda kalmış, kıymeti pek de anlaşılamamış eserleri okullarla buluşturan çok özel bir seriye imza atmış. Benimde bu seriden okuduğum ilk kitap Gemiden Düşen Adam ve bayılarak okudum... Standish, bir gemideydi, düştü, güneş ufuktan yeni yeni yükseliyordu. Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgi işte Standish'in o gemiden düşmesi ve geriye dönüp yaşamını sorgulaması ile belirginleşiyor. Roman boyunca kahramanın suda geçirdiği zamanı bazı zihin farkındalıkları ile okuyoruz. Yaşamak, uygarlık, farkındalık, umut ile ilgili hep biraz nükteli hem de hayat kadar ciddi kısacık ama aslında upuzun bir hikaye Gemiden Düşen Adam. Çok severek okudum ve herkese tavsiye ederim. .. .. "Denizin ortasındaki bir gemideyken gemi dünyanızın merkezi haline gelir, denizin ortasında bir başınıza iseniz tüm dünyevi çilelerin merkezi siz olursunuz." ..
Gemiden Düşen Adam
Gemiden Düşen AdamHerbert Clyde Lewis · Holden Kitap · 202470 okunma
88 syf.
9/10 puan verdi
Öykücülerimizi çok seviyorum ve yine tanıştığıma çok çok memnun olduğum bir yazarın öykülerini okuduğum için çok mutluyum. Yazarın kurduğu dünya çok başka, o dünya yaşanmak istenen bir dünya değil de içine mecburen düşülen, yaşanmak zorunda bırakılan bir dünya... Özgün anlatımını, anlatımdaki dinginlikle birlikte kol kola yürüyen o sert çığlığı derinden duydum, hissettim. Bakış açısını, öğrenilmiş yaşantıya karşı tavır ve eleştirisini çok sevdim. Bu tarz öyküleri okumayı seven ve edebi bir lezzet arayan okur arkadaşlarıma ısrarla tavsiye ederim. .. .. "Zaman, kir ve küf olarak sürdürüyordu saltanatını parkelerin arasında. Bizse, her şeye inat, çocukluğu, dostluğu selamlıyorduk, kahkahalarımızla."
Evlerin Yüreği
Evlerin YüreğiŞenay Eroğlu Aksoy · Everest Yayınları · 202337 okunma
116 syf.
8/10 puan verdi
Elmas Öfke çok acayip bir öykü kitabı gerçekten, kısacık yedi öykü, öyküler dingin ve sıradan ilerlerken birden sivri uçlara, tekinsiz düşüncelere dönüyor. Adı gibi, elmas kadar kırılgan ve hassas, öfke gibi ani ve sert... Yalnız ve duygularını aşırı yaşayan karakterlerin iç seslerini okumak, ruh dünyalarına giriş yapmak keyifliydi. Arjantin edebiyatında kadın yazarları okumak bana hep aynı hazzı, aynı edebi keyfi veriyor. Banu Karakaş çevirisi... Tavsiye ederim.
Elmas Öfke
Elmas ÖfkeValeria Tentoni · Othello Kitap · 202319 okunma
Reklam
156 syf.
8/10 puan verdi
Çok çok iyi bir roman okudum ve okurken içimde Nilüfer'in Her Yerde Kar Var şarkısı çaldı durdu hep... "Dünya oldu bana dar, neden yağdın söyle kar?"... Bir gece, metrelerce yağan kar, bir apartman ve kısılmış insanlar, o insanların sesleri... Kendi içinde konuşan sesler başka seslere karışıyor; sırlar açığa çıkıyor, zaaflar masaya yatırılıyor, aslında birbiriyle hiç alakası olmayan apartman sakinleri kısıldıkları sığınak hapishaneye dönüşürken, bir nevi kendi zihin hapishanelerinden sızmaya başlıyorlar. Tek tek iç sesleri ile tanıyoruz romanın kahramanlarını. Yazarın ruh hallerini tasvir etme biçimini, anlatımını çok sevdim, karakterlerin gerçekçiliğini çok sevdim, konuşma seslerini, iç hesaplaşmalarını, özgünlüğünü çok çok sevdim. Kısacık ama etkileyici bir romandı bence, bi bakın derim. .. .. Duvarlarca kitap arasında, eski bir pikaptan kahırlı şarkılar soluyarak, böyle güzel beklenir mi ölüm? Salondaki battaniyeyi üzerine çek, kedin yanına serilsin arada mırıl mırıl... Bu yüzden yaşayıp gidiyorsun Ayten teyze, söyleyeyim. Güçsüz bacakların istedikleri kadar isyan etsin, elin seğirsin. Azrail olsam her gün seyre gelirdim seni - keyifle izler giderdim."
İçeride Kalanlar
İçeride KalanlarAslı Akarsakarya · Yapı Kredi Yayınları · 202373 okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
Hadi biraz rahatsız olalım, itiraf edemediğimiz gerçeklerin peşinden gidelim, biz gerçeklerin peşinden giderken benliğimizi de geride bırakalım. Geride bıraktığımız benliğimizin yasını tutalım, sindirmesi zor bir gerçeklik benliğimizi yitirmek. Yazar da, sindirmesi zor gerçekliği, sindirmesi zor ayrıntılarla, anne, çocuk ve eş olma ya da olamama ekseninde aktarmış. Bizi bizden iyi kim bilebilir ki zaten; yine biz... Hepimizin huzursuzlukları, kendine itiraf edemedikleri, aklından geçirip de yapamadıkları, hayal edip de hep içinde kalan an'ları var. Belki de bu sebepten çok etkiliyor bizi bu kalemler. Ben anlatım olarak, tarz ve kurgulama biçimi olarak da çok beğendim bu öyküleri. Özellikle Banyo Günü öyküsünü okurken Fournier'nin Nereye Gidiyoruz Baba isimli metnini okurken yaşadığım kalp çarpıntısını yaşadım. Farecik, Zigotlarımız, Tapşini ve birçok öykü daha çarptı beni. Sessiz sessiz okuyup, ince bir ayrıntıyla çarpılmak, tüylerinizi diken diken etmek isterseniz bu öyküler tam size göre. Ben çok sevdim. Çağdaş Türk Edebiyatı okuma serüvenimde böyle güzel kalemlerle karşılaşmak beni mutlu ediyor. Çokça tavsiyedir. .. .. "Çığ tehlikesinden dolayı kapıların açılmasının, sokaklara çıkılmasının genel duyuruyla yasaklandığı, dünyanın en uzun sürecek kışını istiyorum. Beni içimdeki kıştan ancak bu kurtarabilir." ..
Hayalet Bakıcısı
Hayalet BakıcısıÖzlem Dikeçligil · Notos Kitap · 202322 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
Afrika'nın büyük kadın yazarlarından biriymiş Buchı Emecheta, yaşadığı yerde kız çocuklarının eğitim görmesine izin verilmediğinden İngiltere'ye gelmiş ve burada sosyoloji bölümünden mezun olmuş. İlham verici bir hikayesinin olmasının yanında çok sayıda eseri de varmış fakat dilimize Elif Ersavcı tarafından çevrilen bu kitabı çıktı
Şavi'nin İğfali
Şavi'nin İğfaliBuchi Emecheta · Varlık Yayınları · 200926 okunma
140 syf.
9/10 puan verdi
Bu öyküler tam kalbime isabet alıp beni ordan vurdu. Kömür sobası, katalitik, mentollü meltem sigarası, yılbaşı gecesi televizyonda merakla beklenen dansöz, Mortal Combat, atari... Geleceğin belirsiz olduğu o güzel zamanların büyüdükçe sancıya dönüşmesi..Dört uzun öyküde Trakya'nın kenar mahallerinde, işçi ve çiftçi sınıfının hayatta kalmaya çalıştığı dönemde geçiyor hikayeler. Mekanlar farklı olsa da sancılar, korkular aynı. Bütün öyküleri çok sevdim fakat Zeliş ve Canavarın Günü isimli öykülerin kalbimde ayrı bir yeri oldu. Dünya harbiden de sorgulamayana, unutana, geçip gidene mi kalıyor? Galiba öyle... Enine'nin Yanında Konuşulmayacak Şeyler öykü kitabını çok sevmiştim yazarın ki bu öykü seçkisiyle 2020 yılında Umut veren edebiyat ödülünü almış. Kalemiyle umut verdiği kesin, yazdıkları ile ise bir parça umudumuzu kırıyor yazar. Çok sevdim, ısrarla tavsiye ederim. Deniz Poyraz keşke benim arkadaşım olsa :) .. .. "Babalar fabrikadan dönünce şenlik biter. İşçi servisi durağa yanaştı mı sokağın hareketi, evlerin beton duvarları arasına çekilir. O kedersiz curcuna, akşam haberlerinin sevimsiz iklimi altında kaybolup gider. Dip dibe apartmanların aynı boşluğa bakan mutfaklarında yemek kokuları birbirine karışır. Kokuya kediler, kuşlar üşüşür. Her daireyi çekip çeviren aynı fabrikanın maaşı olduğundan mutfak masasına aşağı yukarı aynı çorba konur, farklı tencerelerde hep aynı yemekler pişer. Hal böyleylen kaygılar, öfkeler, sevinçler de birbiriyle benzeşir."
Dünya Unutana Kalır
Dünya Unutana KalırDeniz Poyraz · İletişim Yayıncılık · 2021169 okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
Hislerinin geçirgenliği ile, yalnızlığı ve umutsuzluğu ile, iç çatışmaları ve hayatla hesaplaşmaları ile romandaki bu kadın beni hem çok yordu, hem de çok düşündürdü. Kitabın arkasında da yazdığı gibi; duymak istemeyeceğimiz gerçeklerin otopsisini yapmış. İkinci tekil şahıs dilini de kullandığından olacak, sanki karşımda bana anlatıyor yalnızlığını, sanki 'sen' diyerek benim de yalnızlığımın otopsisini yapmamı bekliyor, benim de içimdeki çelişkilerimi, korkularımı, kararsızlıklarımı masaya yatırmamı bekliyor... Ben de dur şimdi diyorum, böyle güzel; falan filan... Diliyle okuyucuyu savuruyor, sarsıyor. Ben severek okudum ve bundan sonra yazarın çıkacak olan işlerini de ilgiyle takip ediyor olacağım. .. .. "Ya sen? Hikayen başladığında neredeydin? Ne yapıyordun o sıra? Herkes uyanmış ipuçlarını toplarken sen hangi rüyada aynaları görmeye çalışıyordun ? Hem neden sadece sen yılların üstünden ikişer üçer atlıyor gibisin? Birçokları antenleri dimdik, aheste salyangozlar misali ağır ağır tadına vararak geziyorken yaşamı."
Zaman Zaman Güneşli
Zaman Zaman GüneşliAslı Ilgın Kopuz · Can Yayınları · 202340 okunma
329 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.