Sevgili anacığım doğruyu söylemek gerekirse, sigara içtim, içkiye başladım, geceleri sahillerde sabahladım, gözlerime kan düşene kadar kitap okudum, yanlış şeyleri sevdim, zarar verdim kendime. Bazı paragraflarda kendi benliğimi aradım, yanlış adımların altında kaldım.
Sevgili anacığım bunlar gerekliydi, büyümek için odama kadar getirdiğin bir bardak süt yoktu, artık Dostoyevski okuyarak aydınlanmak, Tezer Özlü okuyarak kıvranmak vardı. Biliyorum sevmiyorsun artık karamsarlığımı. Uzaklardaki yaşam evdeki yaşam gibi değil, bazı şeyleri umursamaya başlamadığın anda karşına başka şeyler çıkarıyor hayat. Bu evren iki dakika rahat durmuyor, bizi üzmek için her şeyi yapıyor. Bana verdiğin çocuksu saflığı kaybetmeden yazmıyorum, çizmiyorum, düşünmüyorum. O yüzden hiç korkma, içimizdeki merhamet ve insan sevgisi her zaman muktedir.
Sevgili anacığım artık anlamalısın, bazen doğruları görmek için insan yapmadığı şeyleri yapıyor, buna mecbur kalıyor insan. Ya da Kafka’nın dediği gibi “Sen kabusları görüyorsun, insanlar gerçek kılıyor”
Beni anla sevgili anacığım, değişmedim, büyüdüm.