Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
480 syf.
3/10 puan verdi
Bu kitap ile zaman kaybetmeyin
Bu kitapla ilgili goruslerimi belirtmek icin uzun zaman sonra uygulamayi tekrar açıyorum.
Bu zamana kadar okudugum kisisel.gelisom kitaplari arasinda en kötüsü diyebilirim. İkna ve retorik ile ilgilenenlere bu kitap ile zaman kaybetmemelerini ve bu kitabi okuyarak şevklerini kırmamalarıni tavsiye ederim.
Buna ek olarak kitap terimsel bilgi vermenin dışında cok da bir bilgi vermiyor. Okuyucu Terimleri biliyormuş gibi kabul ederek yazılmiş ayrica. Dizini cok kotu oldugu icin aradaki ufak notlari neden once veya sonra okuyacaginiza karar veremiyorsunuz buda okurken aklınizi karistiriyor ve okumayi guclestiriyor. Gercekten cok zorlanarak okumasini tamamladigim bir kitap oldu
Siyah Kuğu... Olasılıksız görünenin etkisi... Siz hiç siyah kuğu gördünüz mü? Ben hiç görmedim. Ama bu göremeyeceğim anlamına da gelmez. Her zaman bir siyah kuğu görme ihtimalimiz vardır ve bu ihtimal beyaz kuğu görmemiz karşısında çok çok düşük bir oran olduğu için bize imkansız gibi gözükür. Bilim dünyamızın ölçme araçları yetersiz kaldığı için
Saçma
Tek kelimeyle açıklamam gerekirse saçmaydı. Kitapta anlatılan hikaye bana çok anlamsız geldi. Baş karakterimiz Andreas Doppler hayatında başarılı bir insanken çok tanımadığı babasının ölmesi ile birlikte bir boşluğa düşüyor. Birgün ormanda bisiklet sürerken düşüp kafasını bir yere çarpıyor ve tüm hayatı birden değişiyor. Doppler kendini tüm hayatından ve ailesinden soyutlayıp ormana yerleşiyor ve bir geyik ile arkadaşlık edip avcı toplayıcı hayatı yaşamaya başlıyor. Kitabın konusu kısaca bu ve bu konu bana aşırı saçma geldi. Belki de Doppler ile kişiliklerimizin ve hayata bakışımızın tamamen farklı olmasındandır. Ancak Doppler'in ailesini bırakıp böyle sorumsuzca yaşamasına sinirlendim. Bence bunu aklı dengesini yitirmiş bir insan yapabilir veya aile kurmaması gereken sorumsuz biri. Bana göre kitabın tek olumlu yönü dilinin akıcı olması ve bir çırpıda bitmesi ama daha uzun olsaydı belki de kitabı yarım bırakabilirdim. Çünkü anlatılan hikayenin de hiçbir cezbedici veya sürükleyici yanı yok. Kitap boyunca Doppler'in salaklıklarını okuyoruz. Bu kitabı okuyarak zaman kaybetmeyin derim. Kitabı kütüphanemde bile barındırmayı düşünmüyorum. Daha önce hiç İskandinav edebiyatından bir eser okumamıştım. Eğer hepsi böyle mantıksız ise okumamak daha iyi diye düşünüyorum.
6/10 puan verdi
Kitabı çeviren "şey" kelimesinin her zaman ayrı yazılması gerektiğini söyleyen dilbilgisi kuralından ve uzun cümlelerde anlamayı kolaylaştıran virgül ismindeki noktalama işaretinden bihaberdi sanırım. Kitabın çevirisi de çok iyi değil, birebir çeviri yapılmış. Ne yazık ki başka bir baskısı da yok. Biraz uzun sürdü ama ben İngilizcesinden
değişik bir kitap... karakterler sanki barbie ve ken'miş gibi anlatılmış. herkes ipek saç ve cilde sahip, herkes mükemmel, kimsenin bir kusuru yok. kitapla dizi arasında bin bir tane fark var. elena okulun ve kasabanın "it girl"ü ve yazar ne kadar kaba değilmiş gibi göstermeye çalışmış olsa da ben bir okuyucu olarak elena'yı gayet kaba, sinir bozucu ve kendini fazla beğenmiş buldum. stefan desen ayrı sinir bozucu. damon gelince biraz daha eğlenceli bir hâl aldı. dizisinin çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. en azından karakterlerin kişiliği derinliğe sahip. kitapta her şey fazla yüzeysel. kitabını okuyarak zaman kaybetmeyin dizisini izleyin derdim ama 8 sezon da az zaman kaybı değil. stelena'dan pek nefret etmem ama kitaptaki ilişkileri diziyle kıyaslanınca daha sinir bozucu ve sıkıcı. yani dizisini kitabına tercih edeceğim kesin.
Bireyci ve Dünya Vatandaşı Montaigne
Çağlar arasındaki geçiş muğlaktır, tek bir insan veya tek bir olay ile açıklanamaz. (Hoş, biz Modern Çağ’ın başlangıcını İstanbul’un fethi ile kısaca açıklıyoruz) Modern Çağ felsefesinin başlangıcı da kimilerine göre Descartes, kimilerine göre Bacon, kimilerine göre Spinoza, sayıca daha az kimilerine göre de Montaigne iledir. Zannımca hepsinin bir
