Büyük buhran döneminde tek istekleri kimsenin eseri olmadan kendi ufak çiftliklerin de Dünya'dan uzak bir hayat sürmek isteyen bu uğurda çaba sarf eden iki bir birine zıt karaktere sahip ( George Milton zeki Lennie Small saf) fakat yinede ayrılmayan mevsimlik tarım işçilerinin hikâyesini anlatan bu kitap hayatta mutlu sonlar olmadığını gözler önüne seriyor. Kitap bittiğinde insanda yarım kalmışlık hissi uyandırıyor. Güçlü ama bir o kadar da aklı başında olmayan saf karakter Lennie bana Yeşil yol filminin unutulmaz karakteri John Coffey'i anımsattı. Yazar kitabın bir bölümünde Amerika'da Afro Amerikan'lara ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığını dışlanmış hiç bir değeri olmayan toplum tarafından sadece köle ve itilip kakılan kimseler olduğuna da kısaca değiniyor.
Yazar verdiği bir röportaj'da kitap ile ilgili aynen şunları söylüyor. (Wikipedia sağ olsun)
Ben kendim de bayağı uzun bir süre göçmen işçiydim. Öykünün geçtiği yerlerde çalıştım. Karakterler bir yere kadar, çeşitli insanların karışımıyla ortaya çıktı. Lennie ise gerçek biriydi. Şu anda Kaliforniya'daki bir akıl hastanesinde. Onunla haftalar boyunca yan yana çalıştım. Gerçek Lennie bir kızı değil, bir ustabaşını öldürdü. Kızgındı, çünkü patron arkadaşını işten çıkarmıştı, Lennie de dirgeni karnına saplayıverdi. Bunu arka arkaya defalarca yapışını izlediğimi anlatmaktan nefret ediyorum. Onu, çok geç olmadan durdurmayı başaramadık.