Selam! Bugün kısaca yeşilçam draması, iğrenç bir aşk üçgeni, pick me girl-güçlü kız karması bir şeyler barından kitaptan bahsedeceğim.
Serinin ikinci kitabı bildiğiniz üzere. Ve şey diyorum: NEDEN BİZİ BU KADAR AYRINTILARDA BOĞDUN LEXİ? Kitapta 555 sayfalık bir olay yoktu. Bundan sonraki yazacaklarım spoiler niteliğinde olabilir.
Şimdi ilk kitap biterken Brie’nin sırtına saplanan hançerden devamla başlıyor. Brie kaçıyor kaçıyor vs. Yeni düşman kilidini Kraliçe Arya ile açan Brie, ordan oraya savrulurken Asi diyarın Misha’sıyla bilmeden tanışıyor. Yani Lark’ın dayısı olan Misha. İşte trust issues falan derrken yine Sebastian ve Finn’le yolları kesişiyor. İşte bi 100 sayfa falan aşk üçgeni okuduktan sonra efendime söyleyim biraz savaşmaya karar veriyorlar çünkü aşktan meşkten daha önemli şeyler var herhalde??? Arya bunlara baya kök söktürüyor. Sonra Brie’nin bitmek bilmeyen güçlerine yenisi ekleniyor ve bildiğimiz astral seyahatin gölge versiyonu da çıkıyor. Yani kız yatarken gölgesi gidip insan falan öldürüyor YANİ?? İşte Brie aşk üçgeninden zahmet olmazsa sıyrılayım diye karar verince Sebastian için googleda “pride meaning” diye arattım. Yeşilçam dramasını tam o kısımda dolu dolu yaşadık. Nayıırr nolamaz nolur benden vazgeç Sebastian
Özetin de özetiyle bu kadar kalın kitap olmasaydı keşke. Bir tık rs tetikleyicisiydi. İlk kitabı okuduysanız tabiki kesinlikle okuyun, sevgiler. 🩷