Bu eseri okuyun, okutturun.
Her kitapta olduğu gibi kitabın başında annemin düzgün ve itinalı el yazısıyla şöyle yazıyordu: Coral Costello, 10,5 yaşında. Benim şu anki yaşım. Yazıya dokunurken ellerim titredi. Bu onun bir parçasıydı, tam da benim yaşımdayken. Coral küçük bir kızdı, benim annem olmadan çok uzun zaman önce. Bu kitap en sevdiklerinden miydi? Bu önemli değildi ki. Her halükarda okuyacaktım, tıpkı zaman içinde diğer tüm kitaplarını okuyacağım gibi. Nefesimi tutarak sayfaları çevirdim. Onun gözleri de aynı kelimeleri takip etmişti. Aynı hikaye onun zihninde de canlanmıştı, şimdi benim zihnimde canlandığı gibi. Bu kitap boyunca birbirimize bağlanmıştık. İşte yine zihnimin içindeydi, güneş ışığı gibi bana gülümsüyordu. Kitaplar size hikayelerden fazlasını verir. Kitaplar size kaybettiğiniz insanları geri verir. Keşke burada olsaydı diye düşündüm. Bunu her şeyden çok istedim. Gözlerimi kapadım ve diledim, diledim ve diledim öyle güçlü bir şekilde diledim ki bir an zihnim çatlayacak gibi geldi.
Reklam
uzun muzun demeyin, okuyun okutturun efendim
ona baktıkça içimde beni adeta sarhoş eden bir hiddet kabarıyordu ve.. ve tam karşılaştığımız zaman,olanca hışmımla yana çekiliveriyordum. bu adama karşı sokakta bile akran gibi davranamadığım için kendi kendimi yiyordum. bazı geceler saat üçe doğru uyanıp bir sinir buhranı içinde kendi kendimi sıkıştırıyordum: "ne diye her defasında ille
Prens Çıplak
Aslında nasıl anlatacağımı, duygularımı nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum. Farilya çocuk yaşında ailesini kaybetmiş hayatını şiddete uğramış kadın ve çocuklara adamış. Ama maalesef katıldığı bir yemek sonrası aşk Farilya'nın kapısını çalar ve gözüne bir perde iner. Gözü aşktan kör olunca her şeye bir bahane bulur ve kendi hayatına ona göre yön vermeye çalışır. Karşısına çıkan Prens kılıklı Batu'nun amacı başkadır ama Farilya bunun farkında değildir. Ay daha neler neler anlatırım da kitabı okuyup aynı duyguları sizler de yaşayın isterim. Aşk denen şey ne kadar masum ve güzel bir şey aslında ama günümüzde aşk maskesi altında insanları o kadar çabuk kandırabiliyorlar ki bunun ispatını #prensçıplak ta görebiliyoruz Farkındalık yaratan, şiddet konusuna dikkat çeken bu kitabı okuyun ve okutturun.
Bir kitaptan daha fazlası... Duygulanmamak elde değil. Okuyun okutturun.
Peygamberin en yakın kucağı,en candan sırdaşı, en sadık arkadaşı, çocuklarının annesi, yüzünü ilk güldürendi. Bunu bilen Sevgili gönül gülü Hatice'sine: Bir tek sen ey Hatice, Bir tek sen kucak açmıştın. Bir tek sen kabul etmiştin. Şunu bil ki ey Hatice! Rabbim beni Bir tek senin sevginle rızıklandırdı, demişti.
|• Selaamm!! Bugün yine bit kitap yorumu ile karşınızdayım. Kitabın ismini görür görmez ve konusunuda okuduktan sonra dedim ki, okuduğum kitapların konularından, olaylarından farklı bir kitap neden okumayayım ki? İyi ki okumuşum. Kitabımız Milattan önce 1278 senesinde geçiyor. Kitabı okurken 8 yaşındaki bir çocuğun gözünden okuyorsunuz. Başlangıç cümlesi 'Çağlar değişse de çocukların hiç değişmeyeceğini göreceksiniz.' diye başlıyor. 8 yaşındaki Nâsıralı Yefunne'nin yaşadığı hayatı okuyoruz. Küçücük kalbi dünyalar kadar büyük bir sevgiyle, iyilikle, merhametle dolu... Babası ve abisi Yetro'dan sevgi ve ilgi görmemesine, görmezden gelinmesine rağmen. Annesi mi? Annesi hasta Yefunne'yi seviyor fakat çok fazla yanında olamıyor. Buna rağmen kalbi o kadar sâf, temiz ki okuyunca sizlerde şahit olacaksınız. Bir kitapta ne kadar çok duygudan duyguya geçebilirseniz geçiyorsunuz. Keşke diyorum dünyayı çocuklar yönetse.. Çocuklarda doğduktan sonra sizi koşulsuz sevebiliyor herşeye rağmen... Peki Yefunne? İşte bu kitapta saklı. Alıp okuyun, okumayana okutturun.
Reklam
Zaman Çarkı’nı okuyun, okutturun.
Aes Sedai Rand'a döndü. "Yarın konuşacağız. Avcını ağını bekleyen keklik gibi oturamazsın." Rand yanıt vermeden kapıya yönelmişti bile. Lan Rand'a, bir şey diyecekmiş gibi baktı, ama bir şey söylemeden Aes Sedai'yi takip etti. "Rand?" dedi Perrin. "Ne yapmamız gerekiyorsa onu yaparız." dedi Rand, ellerinin arasındaki berrak kabzadan başını kaldırmadı. "Ne yapmamız gerekiyorsa onu yaparız."
OKUYUN OKUTTURUN...
Kuklalar, kuklalar, kuklalar sanırım Hayalbaz nereye giderse ,onlar da onu bulmak için yaşayacaklar.
Sayfa 493Kitabı okudu
Kitap okuyun okutturun :)
Ona, kitap okumanın, esrar çekip, barbut atmak, yahut bıçak kullanmaktan daha faydalı olup olmadığını sorduğum zaman, uzun uzun düşünmüştü...
Lütfen bu kitabı okuyun,okutturun.
Ülke refahı,devletin gücü ve ulusun onurunun bireylerin iradesine,yöneticilere değil,vatandaşların iradesine bağlı olduğunun gerçeğinin göz alıcı ve ikna edici bir örneği küçük,fakir bir ülkedir.
Reklam
Okuyun, okutturun.
Mücadelenin içinde uzun soluklu olarak yer almanın, orada üretici-yaratıcı bir kimlikle devam edebilmenin en önemli yollarından birisi ise hâlâ okumak.
Sayfa 11 - İleri KitaplığıKitabı okuyacak
Okuyun,okutturun...
Umutsuz insanlara hayattan ne beklediğimizin önemi olmadığını, önemli olan hayatın bizden ne beklediği olduğunu öğretmemiz gerekir. Hayatın anlamını sorup durmak yerine, kendimizi her gün ve her saat yaşam tarafından sınanan insanlar olarak düşünmemiz gerekir. Cevabımız sözle ve meditasyonla değil, doğru eylem ve doğru tavırla olmalı. Hayat, nihai olarak sorunlara yönelik doğru cevaplar bulmak ve her bireyin sürekli karşısına çıkardığı görevleri tamamlamaktır.
"Nils'in gitmesi, birinin gerçeklikten kaybolması anlamına geliyordu. Benjamin'i yerinde tutan, omzundaki bir elin yok olması. Benjamin'e bu ailenin var olduğuna ve kendisinin de onun içinde yer aldığına dair güven veren bir kişi eksilecekti. Yemek masasının üzerinden bakışını yakalayıp onu sessizce onaylayacak biri: Evet, sen
lütfen okuyun, okutturun..
Bir hadiste Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: " Üç kişi vardır ki onlara yardım etmek Allah üzerine bir haktır: Efendisiyle yazışma yapan köle, nâmusunu korumak niyetiyle evlenen kişi, Allâh yolunda cihada çıkan mücahid." [Tirmizi, "Fezâilü'l-Cihâd", 20,Nesâi, "Nikâh",5] "Hocam! Evlendik ama 120 aydır iki yakamız bir araya gelmedi! " Şeklinde bir itirazda bulunabilirsiniz. Bunun örnekleri çok ve nedeni de bellidir. Allah sana "Evlen! " dedi. " Boyundan büyük işlere bulaş, gösteriş yap, riya yap, herkes nasıl yapıyorsa aynısını yap, israfa kapı aç, Allah'ı memnun etme adına gayretin olacağına insanları memnun etme adına gayret et, kazancının kat kat fazlası borç al! " demedi ki! Ayağını yorganına göre uzat, riyaya bulaşma, imkânlar nispetinde bir şeyler yap, Allah'ı bu işe kefil tut! Bak bakalım Allah sana yardım ediyor mu etmiyor mu? Bu anlamda nikâh berekettir. Böyle bir bereket bolluk getirir.
Siyer YayınlarıKitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.