140 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ben başlangıçta acaba Aslı Erdoğan'ın fizik bölümünü yarıda bırakmasından dolayı kendi otobiyografisini yazmış olduğu bir kitap mı diye düşündüm fakat internette araştırma yapınca onunla ilgili herhangi bir bilgiye rastlamadım. Belki de öyledir orası da şimdilik ben de muamma tabi. Bu kitabı okurken bir film canlanıyor gözünüzün önünde -filmi yapılsa da pek güzel olur - ... Okyanusun ılık sularının teninizde bırakmış olduğu yakıcı noktacıklar, nemden yapış yapış olan bir vücut, cinselliğin ve tutkunun ten üzerindeki hafif kıvılcımları, Küba esintileri, rastalı adamlar, adacıklar, yeşillikler, öbek öbek düzensiz beyaz evler... Fizik üzerine seminer yapmak için tropik adaya giden kadın karakterimiz oranın yerlisi olan okyanustan kabuk toplayarak turistlere satıp geçimini sağlayan "Kabuk Adam" Tony'le tanışır. Tony'yi tanıdıkça onun farklı yönlerini keşfeder, Korkuyla karışık arzu ve merak onu Tony'e yakınlaştırır ve ona aşık olur. Belki eser sonsuzluk vadedecek bir aşk hikayesi olmasa da okyanus havasını tüm hücrelerinizde hissettireceğine emin olabilirsiniz. " *Her insanın kabuk altında geçmişini saklayan yaraları var, kabuk açıldıkça yaralar kanar." diyerek kitap hakkında da elimin altında duracak açıklayıcı bir cümle. Keyifli okumalar.
Kabuk Adam
Kabuk AdamAslı Erdoğan · Everest Yayınları · 20184,323 okunma
132 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Uzun bir sürecin güzel bir hikayesi halini almış bir yazı. Kıyıda yaşanan iç dünyanın, denizin ortasına doğru açılıp, okyanus esintileri arasındaki monolog ve balıkla yapılan yaşam mücadelesi mevcut. Yaşam mücadelesi bir yerde prestij mücadelesi oluyor. Zamanla o prestij yerini var oluş, hayatta kalma fikirlerine bırakıyor. Hedefe ulaşmanın yetmediğini görmek için güzel bir anlatımı sahip. O hedefi sergileyebilmenin prestij katacağını hissettiriyor. 1900'lü yılların ilk yarısında yaşayan yazar için zorlu yaşamları anlatmanın güzel örneklerinden birisi olmuş bu kitap. Küba'da yaşadığı dönemin eserlerinden birisi olan kitapta, bölgenin coğrafi etkisi de kendini göstermektedir. 1953'te bu eser ile Pulitzer Ödülü alıp sonraki yılda Nobel Ödülü alması bu kitaptaki anlatım kalitesinin de gösterdiği gibi rastlantı olamayacak kadar olağan bir durumdur. İç çatışmaların, monolog dolu anlatımlarım, deniz ve doğa ile olan savaşın eseri arasında insanın meydana çıkardığı yaşama iç güdüsünün en karanlık anları aşabileceğinin güzel bir göstergesi haline gelmiştir.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202331,9bin okunma
Reklam
Icarus ve düşüşü ... /'hüzünç
Bu arada Daidalos da çalışıyordu. İki ahşap çerçeveyi balmumuyla sıvadı, üstlerine Girit kıyılarında beslenen büyük deniz kuşlarından topladığı uzun uçlu, geniş ve beyaz tüyleri yapıştırdı. İki takım kanat ortaya çıktı. Daidalos birini kendi kollarına, birini de oğlunun kollarına bağladı. Knossos kıyısının en yüksek kayalığının tepesinde durup
Sayfa 156 - ithakiKitabı okuyacak
Okyanus esintileri onları yakaladı, havada süzüldüler. Doğuya doğru, doğan güneşe, Afrika'ya doğru gidiyorlardı. İkaros haykırdı, artık genç bir adamdı ve özgürlüğü ilk defa tadıyordu. Babası onun daldığını, havada döndüğünü görünce güldü. Çocuk iyice yükseldi, gökyüzünün uçsuz bucaksızlığından, omuzları üstündeki güneşin pervasız sıcaklığından gözleri kamaşmıştı. Babasının ihtar çığlıklarını duymadı. Balmumunun eridiğini fark etmedi. Tüyler çerçeveden ayrıldı, İkaros da onların ardından boğucu dalgaların arasına düştü.
Sayfa 156Kitabı okudu
Okyanus esintileri onları yakaladı, havada sürüldüler. Doğuya doğru, doğan güneşe, Afrika’ya doğru gidiyorlardı. İkaros haykırdı, artık genç bir adamdı ve özgürlüğü ilk defa tadıyordu. Babası onun daldığını, havada döndüğünü görünce güldü. Çocuk iyice yükseldi, gökyüzünün uçsuz bucaksızlığından, omuzlar üstündeki güneşin pervasız sıcaklığından gözleri kamaşmıştı. Babasının ihtar çığlıklarını duymadı. Balmumunun eridiğini fark etmedi. Tüyler çerçeveden ayrıldı, Ikaros da onların ardından boğucu dalgaların arasına düştü. O tatlı çocuğun ölümünün yasını tuttum ama inatla kanat çırpmaya devam eden, o çaresiz kederi ardında sürükleyerek ilerleyen Diadalos’un için daha fazla yas tuttum.
İkarosun Sonu
İki ahşap çerçeveyi balmumuyla sıvadı, üstlerine Girit kıyılarında beslenen büyük deniz kuşlarından topladığı uzun uçlu, geniş ve beyaz tüyleri yapıştırdı. İki takım kanat ortaya çıktı. Daidalos birini kendi kollarına, birini de oğlunun kollarına bağladı. Knossos kıyısının en yüksek kayalığının tepesinde durup atladılar. Okyanus esintileri onları yakaladı, havada süzüldüler. Doğuya doğru, doğan güneşe, Afrika'ya doğru gidiyorlardı. İkaros haykırdı, artık genç bir adamdı ve özgürlüğü ilk defa tadıyordu. Babası onun daldığını, havada döndüğünü görünce güldü. Çocuk iyice yükseldi, gökyüzünün uçsuz bucaksızlığından, omuzları üstündeki güneşin pervasız sıcaklığından gözleri kamaşmatı. Babasının ihtar çığlıklarını duymadı. Balmumunun eridiğini fark etmedi. Tüyler çerçeveden ayrıldı, Ikaros da onların ardından boğucu dalgaların arasına düştü. O tatlı çocuğun ölümünün yasını tuttum ama inatla kanat çırpmaya devam eden, o çaresiz kederi ardında sürükleyerek ilerleyen Daidalos için daha fazla yas tuttum.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
112 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
’in okuduğum ilk eseri. Büyük beklentilerim yoktu. Hem Marquez’in kalemini deneyimlemek hem de Latin Amerika Edebiyatına şöyle bir giriş yapmak istedim. Kitap yüzümü kara çıkarmadı. Uzun uzadıya tutku dolu övgüler dizemeyeceğim ama okuduğum için çok mutluyum. Romanın hacmi gayet ideal. Bi 500 sayfa olsa muhtemelen okuma sabrını göstermezdim, fakat 110 sayfaya sığdırılmış, tadında bırakılmış, derinlikle işlenmiş muhteşem bir tema. Kitabın konusu size anlatılsa olayın Anadolu’da geçtiğine yeminler edebilirsiniz. Ama yer Latin Amerika ve konu namus cinayeti. Damağımda bir Fatma Girik filmi izliyormuşum tadı bıraktı eser. Yer yer sıkılıp odaklanamadığım oldu ama gün içinde de acaba neler olacak diye kitabın aklıma gelip okuma saatini iple çektiğim anlar da oldu. Bekarete yüklenen anlam; bakire olmadığı anlaşılan kadının baba evine gönderilme trajedisi; gelinin taşıdığı portakal çiçeğinin saflık, temizlik ve bekareti simgelemesi, bakire olmayan gelinin bunu taşımaya hakkının olmaması… dönemin toplumunun anatomisini resmeden birkaç detay. Edebi eserler yazıldığı toplumun aynasıdır.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı Pazartesi
bunu çok güzel başarabilmiş bir yapıt. Eh! Marquez’in usta kalemi de övgüyü hak ediyor elbet. Bu kitabı Latin Amerika’da bir sahil kasabasının kahvehanesinde okyanus esintileri ile birlikte okumuş gibi hissettim desem kendi adıma çok da abartmış olmam sanırım
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,4bin okunma
158 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Okyanus kokan öyküler
‘Sahil kasabalarında evleri yengeçler basarmış. Marquezden öğrendim. Ve evlenirken saçlarına portakal çiçeği taktığını bekire kızların, araya okyanuslar girse de aynı zayıflıklara sahip olduğunu insanların..Marquez´den öğrendim.’ Diye not düştüm ajandama. Seviyorum Marquez okumayı. Saçlarıma vuran okyanus esintileri demek Marquez hikayeleri. Kısa öykülerden oluşuyor bu kitap. Bir ilk hikaye beni çok etkiledi bir de sondaki Erendıra’nın öyküsü. İnsani zayıflıklar, toplumsal çöküntü, ahlaki yozlaşma… ne ararsanız var hikayelerde. Bana kalırsa Marquez çok iyi bir gözlemci ve usta bir kalem. Ön yargılarımdan dolayı
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık Yalnızlık
’ı okumaya bir türlü cesaret edememiştim. Fakat her kitabı adım adım
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık Yalnızlık
’ a götürüyor sanki beni. Güzel Erendira’nın öyküsü. Okuyun…
İyi Kalpli Eréndira
İyi Kalpli EréndiraGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 19911,612 okunma
94 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Toplumsal gerçekçilik dedikleri
Kısaymış, 2 günde bitiririm dedim. Başına oturdum, kalkamadım iki saatte bitirdim. Ah be Yaşar Kemal dedim. Ne vardı Çukurova’nın çiçeğini böceğini anlatsaydın da toplumun gerçekleri ile bizi burun buruna getirmeseydin; biz de elimizi göğsümüze vurup “ yahu hiç mi bir şey değişmez şu memlekette” diye iç çekmeseydik. Hani Marquez okuyunca okyanus
Teneke
TenekeYaşar Kemal · Ararat Yayınevi · 19679,6bin okunma
104 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Başlıksız
Annemin Otobiyografisi
Annemin Otobiyografisi
‘nden sonra yeniden sömürge topraklarına yolculuk. Bu sefer bir sömürge yerlisinin değil, bir sömürgeci ülke vatandaşının hikayesini dinliyoruz. Böyle giriş yapınca sanki toplumsal gerçekçi bir romanı okuyoruz izlenimi verdim sanırım ama bu aslında bir genç kızın kalbinin içinde geçen bir roman. Vietnam’ın ılık ikliminde, sanki okyanus
Sevgili
SevgiliMarguerite Duras · Can Yayınları · 1994930 okunma
Resim