Sen gelirsin diye yollarınına begonviller kanaviçeler ve manolyalar ekeceğim. Sevinçlerimi tebessüm diye kolye yapıp yapraklarına asacağım. Gelirsin diye mor papatyalardan bir köy evi inşa edeceğim sana. Çatısına beyaz gecelerden çalıntı kiremitler döşeyeceğim. Bahçesine mutluluk,keyif,huzur, dinginlik ve birazda sen ekeceğim. Kibri nefreti, kötü
424 syf.
2/10 puan verdi
Tahsin Görgün
Tahsin Görgün
'nün
Tarihselcilik
Tarihselcilik
kitabından sonra okuduğum ikinci tarihselcilik aleyhinde yazılmış kitap oldu. Tahsin Görgünden ziyade Şevket Kotan asıl konuşulması gereken meselelere biraz daha eğilmiş gibiydi. Gibiydi diyorum çünkü bu kitapta bildiğim şeylerin tekrarından pek öteye gitmedi. Alıntılar ile değerlendirecek olursam; Sayın Kotan, Tahsin
Kur'an ve Tarihselcilik
Kur'an ve TarihselcilikŞevket Kotan · Beyan Yayıncılık · 201110 okunma
Reklam
Olmak..
"Buradaydım: Yokoluyordum. Buradayım: Varoluyorum. Buradaydım: Yoktum. Buradayım: Varım — oluyorum."
Edepli ol ve Mevlâ’yı suçlama.
Edepli ol ve Mevlâ’yı suçlama. Çünkü onun katında her şey bir ölçü iledir. Onun geciktirdiğini öne alacak, öne aldığını geciktirecek hiçbir güç yoktur. Senin için takdir edilen şey, istesen de kaçsan da vakti geldiğinde gelip seni bulacaktır. Sana ait olacak şeyleri bir an önce elde etmek için kendini yorma. Başkasına ait olan şeyleri elde etmek için de boş yere çalışıp çabalama. Sana ait olan şey seni bulacaktır.
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Reklam
Firavun da diğer liderler gibi sıradan biriydi. Veziri Hâmân ise çok zekiydi. Firavun herhangi bir sıkıntıya düştüğünde onu oradan çıkarırdı. Birgün ihtiyar bir kadın geldi. Firavun’dan ölmüş olan oğlağını diriltmesini istiyordu. Çünkü Firavun, öldüren ve yaşatan bir ilah olduğunu iddia ediyordu. Hâmân ona, ‘Firavun şu an deve yaratmakla meşgul’ bahanesini uydurarak, ölmüş olan oğlağının yerine bir oğlak verip gönderdi. Günün sonunda Firavun, Hâmân’a; “günün nasıldı?” diye sordu. O da ona, ihtiyarla yaşadıklarını anlattı. Tabii olarak Firavun, endişeye kapıldı. Bunu hisseden Hâmân ona, “rahat ol; ona bir oğlak verdim ve senin o esnada deve yaratmakla meşgul olduğunu söyledim” dedi. Bunu duyan Firavun, derin bir oh çekti ve dedi ki, “Ey Hâmân, deve yaratmanın nasıl da zor olduğunu bir bilsen.” 😂 Duyduğu bu cümleden sonra Hâmân şu meşhur sözünü söyledi: “على هامان يا فرعون” Bu darb-ı mesel, bir işin hakikatini bilen kişi tarafından insanları aldatmak isteyen kişiye söylenir olmuştur. Anlamı şudur: Sen bazı insanları aldatabilirsin, fakat herkesi aldatamazsın. Çünkü, senin bazı insanlara gizli olan hakikatini bilen biri muhakkak vardır.
Dün yine rüyamda gördüm seni. Sanırım son 4 ayın en güzel günleri seni rüyamda gördüğüm anlar. Zaman geçtikçe daha az görürüm derken misafirim oluyorsun çoğu gece. Dokunmama izin vermedin yüzüne, yanına çöküp oturdum ben de yüzünen hala dünyanın en güzel yüzü olduğunu düşünerek. Biraz da sitem ettim sana hiç mi merak etmiyorsun beni diye.Ama korkma, artık eskisi kadar sert değil sitemlerim. Aklıma geldiğin her an huzurun ve mutluluğun için dua ediyorum. Sen iyi ol. Ben bir yerlere yazmak, tarihe not düşmek zorundaydım sevgilim. Hiçbir zaman okumayacağını bilsem, sen diye ölsem bile. 28.03.24 11:23
Kuşkusuz ilim, her nafileden daha faziletlidir..
İmkân buldukça ilimlerle meşgul ol. Kur'an'ı hatasız okumayı ve fıkhı öğrenmek, ilimlerin en mühim olanlarıdır. Kuşluk vakti için derslerini hazırladığın zaman, önce sekiz rekât kuşluk namazı kıl, daha sonra ikindi vaktine kadar, ya derslerini okumakla ya da onları kopyalamakla uğraş. İkindiden sonra, akşam vakti gelene kadar derslerine yeniden dön. Akşam namazını kıldıktan sonra iki rekât nafile kıl. İkisinin arasında ise iki cüz oku. Yatsı namazını kıldıktan hemen sonra derslerine dön. Sonra sağ tarafına yat. Otuz üç defa "Subhanallah", otuz üç defa "Elhamdülillah" ve otuz dört defa "Allahu Ekber" de. Daha sonra, "Allah'ım, kullarını bir araya getirdiğin gün, beni azabından koru." de. Uykudan uyandığında, bil ki, nefis hazzını almıştır. Hemen abdeste kalk ve gecenin karanlığında, gücünün yettiği kadar namaz kıl. Uygun olan, seni zorlamayacak şekilde iki rekât kılmandır. İki rekât daha kıldıktan sonra, Kur'an'dan iki cüz oku. Daha sonra derslerine dön. Kuşkusuz ilim, her nafileden daha faziletlidir.
Sayfa 61 - 7. MektupKitabı okuyor
Reklam
"Acıyla doluyum artık— kalmadı hiç boş yerim: boşaldı sözcükler kalmadı eylem."
Bazen ne istiyorum biliyor musun. Yanımda ol, Dizime uzan. Hatta konuşmayalım bile o an. Sarılma, öpme… ama yanımda ol. Neredesin, n'apıyorsun, kimlesin? Bunların hiçbirini düşünmediğim bir an olsun istiyorum, güvende ve iyi olduğunu bileyim. Yani… Yanımda ol.
İnsan bir eksik sözdür. Benden hayata sunulmuş eksik sözler
Sayfalarca yazı okumam gerekli su dakikalar. Hece hece, hece içinde gizli duygu yüklü bir bilmece. Çocukluğumu anımsadım bugün. En sevdiği renk mor olan, tek hayali mor ve birbirine uygun etekli takim almaktan ibaret olan çocukluğumu. Güzel şeyler yazdigima yazabilecegime inanırdım. Okudukça inancım azaldı kendimi mevcut yazarların sanatcilarin zihnine biraktim. Hiç bir şey becerememis olanlara, olmasa da öyle yadsinanlara. Ben henüz doğmamış ruhun karmaşıklığı içindeyim bu hayati çoktan yaşayıp tüketmiş ruhun kaygisizligi takibindeyim, yaşamış mi yasamamis mi yaşamak nedir sormaktayim. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır? Buna cevap arayan bir adamla bu soruya cevap aramaktayım. Ben ondan süzülen bir toz tanesinin yükü kadar uzaktayım. Hic benden gitmemis beni sevmiş ki ne sevmiş belki de hiç sevmemis alalade yürek sahibinin yanında sanki asırlardır yaşamaktayım. Bir tebessüm ,o duygu intiharı için kullandığı dudaklarına ne de çok yakışıyor. Belirsiz her an sallanan yeryüzünde hareketsizlige meydan okuyor. Ben beni bulmaktayim. Belki de beni buldum hiç bilmamis gibi yaşamaktayım. Bir monte karlonin son nefeslik bitisinde , bir hızlı tren içinde kalaballiklara karşı bisikletiyle , ruhum yadsiyor cevap bulamadigini, ateş ,parmagin baskısıyla yanan cakmagin ucunda, ben kanatları yanan ucagin yolcusu olma yolunda. Sen hep iyi ol. Ruhum güvendiğim ruha emanet sebebini sorma
2.Cilt
355. Ebû Mûsâ radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Saçı-sakalı ağarmış müslümana, Kur'ân'ı usûlune göre okuyan ve ahkâmıyla amel eden Kur’ân hâfızına ve âdil hükümdara saygı göstermek, Allah Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zimden ileri gelir.”  Ebû Dâvûd, Edeb 20 ... Hadisimizde Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiş olan hâfızlara hürmet göstermek de aynı şekilde değerlendirilmektedir. Ancak hâfızların, okuyuşlarında aşırıya kaçmayan, haddi aşmayan, Kur’an okumaktan ve hükümleriyle amel etmekten uzak durmayan kimseler olması istenmektedir. Tecvid kurallarını uygulamakta mübalağaya kaçan, mânayı düşündürmeyecek kadar süratli okuyan, kırâatı mûsikiye boğan hâfızlar ile hıfzını unutan ve öğrendiği Kur’ân ile amel etmekten kaçınan hâfızlar bu hükme dâhil değildirler. Kur’an’ı usulüne uygun olarak okumak ve hükümleriyle amel etmek esastır. Bu sebeple “Seni amelden men etmeyecek şekilde ilim ile; ilim öğrenmekten alıkoymayacak şekilde de amel ile meşgul ol” denilmiştir.
Örneğin birdenbire büyük bir şair oluyor eşi görülmemiş bir manzum eseri "yurt anıları"nda yayınlamayı kuruyordum onda içime bütün duygularımı dökecektim böylece nerede olursan ol her zaman yanında olacaktım her an şiirlerimle kendimi hatırlatacaktım sana hayallerimin en tatlısı da sen iyice ölçtükten sonra yok düşündüğüm kadar kötü adam değilmiş o diyecektin pek anlamsız değil mi Zina' cığım saçma değil mi?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.