İki tane ikiyi toplarsan dört eder; bıçağı etine sürersen keser; yüzme bilmeden suya girersen boğulursun; ateşe girersen yanarsın. Ama Nemrut'un ateşi Hz. İbrâhim'i yakmadı, tufânın suyu Hz. Nuh'u boğmadı, İbrâhim Aleyhisselâm'ın bıçağı Hz. İsmâil'i kesmedi! Çünkü Cenâb-ı Hakk bu hâdiselerde koyduğu kâideyi kaldırmıştır. Hz. İbrâhim'in bıçağına kesmeme emrini vermiş, bıçak bu emre muhâlefet edememiştir. Allah'ın emrine muhâlefet mümkün mü? Ateşin yakmama emri Kur'ân-ı Kerim'de, “Küni berden ve selâmâ...” şeklinde geçiyor. Sadece “berden” yani, “soğu!” deseydi, Hz. İbrâhim bu sefer ateşin içinde donardı. “Berden ve selâma” yani “soğu ve selâmet ol!” diye emredilmiştir ateşe. Böylelikle ateşin ortamı Hz. İbrâhim için selâmetli bir yer olmuştur. Demek ki sebepler ve neticeler, Cenâb-ı Allah'ın emriyle konduğu gibi emriyle kaldırılır da. Sebep ve netice ilişkisi olmaksızın ortaya çıkan bu durumlara mucize veya kerâmet diyoruz.
Sayfa 40 - 41 PDFKitabı okudu
"Ben zaten hiç olmadım Hep vardım oysa ki"
Reklam
HER ŞEY BİR AN'A BAKAR, ALLAH "OL" DER ve OLUR..
Sayfa 309Kitabı okudu
Geçmişi düşünmek kayıptır ve bazen geleceği düşünmekte öyle: an'da kalın..
Sayfa 285Kitabı okudu
Şu an her ne koşul içinde olursanız olun şükredin ve şimdi "mutlu olmayı seçin"..
Sayfa 271Kitabı okudu
Neye baktığımız, neyi içselleştirdiğimiz, iç dünyamızda nelerin yaşamasına izin verdiğimiz, ana sorundur. Bu bağlamda dikkat, duygularımızın ve zihnimizin koruyucusudur. Dikkat aracılığıyla zamanın içinde kalınır. Ana formül; "Ne yapıyorsan onu yap. Şu an burada ol." Her anın sonsuz değerine dikkatimizi vermek, bilincimizi ebedi olanla temasa geçirir.
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.