Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bırakın aminoasitlerin kendiliğinden proteinleri üretmesini, yapılan son çalışmalarla aminoasitlerin “protein makinesi” adı verilen ve hücre içerisinde belirli işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan karmaşık sistemleri bile kendiliğinden, hiçbir dış müdahale olmaksızın yapabildiği gösterilmiştir. Ekim 2013’te yayımlanan bir makalede, 83 aminoasitten oluşan protein makinelerinın her 1000 hücre benzeri yağ zırhından 5 tanesinin içerisinde kendiliğinden oluştuğu gösterilmiştir. Halbuki sıklıkla tekrar edilen abiyogenez karşıtı iddialara göre bırakın 1000’de 5 oluşum ihtimalini, güya evrendeki tüm parçacıklar ve bunların birbiriyle etkileşimi hesaba katılsa bile canlılık kendiliğinden başlayamazdı. Bilim camiasında zaten pek de ciddiye alınmayan bu şahsi kanaatlere karşın, yapılan deneyde protein makineleri öylesine yüksek bir oranla elde edilmiştir ki, bu durum araştırmacıları bile şaşırtmıştır. Bu araştırmanın sonucunda, aminoasitlerin proteinleri kendiliğinden oluşturmasına yönelik matematiksel hesapların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığı gösterilmiş, henüz matematik/mühendislik modellemelerimizin doğadaki kendi kendine organizasyon (“self-organization”) konusunu birebir göstermeye yetmediği anlaşılmıştır. Bu da demek oluyor ki, natüralizm karşıtlarının lise seviyesindeki matematikle yaptıkları olasılık hesapları kullanılarak canlılığın başlangıcına yönelik çıkarımlar yapmamız mümkün değildir.
Olasılık hesabı sevilir
İnsanoğlunun en parlak buluşlarına dahi yol göstermiş olan bir olasılıklar kuramı vardır.
Sayfa 51 - Notos Kitap
Reklam
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
Bırakın aminoasitlerin kendiliğinden proteinleri üretmesini, yapılan son çalışmalarla aminoasitlerin “protein makinesi” adı verilen ve hücre içerisinde belirli işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan karmaşık sistemleri bile kendiliğinden, hiçbir dış müdahale olmaksızın yapabildiği gösterilmiştir. Ekim 2013’te yayımlanan bir makalede, 83 aminoasitten oluşan protein makinelerinın her 1000 hücre benzeri yağ zırhından 5 tanesinin içerisinde kendiliğinden oluştuğu gösterilmiştir. Halbuki sıklıkla tekrar edilen abiyogenez karşıtı iddialara göre bırakın 1000’de 5 oluşum ihtimalini, güya evrendeki tüm parçacıklar ve bunların birbiriyle etkileşimi hesaba katılsa bile canlılık kendiliğinden başlayamazdı. Bilim camiasında zaten pek de ciddiye alınmayan bu şahsi kanaatlere karşın, yapılan deneyde protein makineleri öylesine yüksek bir oranla elde edilmiştir ki, bu durum araştırmacıları bile şaşırtmıştır. Bu araştırmanın sonucunda, aminoasitlerin proteinleri kendiliğinden oluşturmasına yönelik matematiksel hesapların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığı gösterilmiş, henüz matematik/mühendislik modellemelerimizin doğadaki kendi kendine organizasyon (“self-organization”) konusunu birebir göstermeye yetmediği anlaşılmıştır. Bu da demek oluyor ki, natüralizm karşıtlarının lise seviyesindeki matematikle yaptıkları olasılık hesapları kullanılarak canlılığın başlangıcına yönelik çıkarımlar yapmamız mümkün değildir.
475 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
"Bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz." Sloganını tam anlamıyla karşıladığını söyleyebilirim. Olayların hareketliliği okuru öyle ustaca içine çekiyor ki, betimlemelerdeki ustalık gerek karakterler, gerekse olaylar ve aksiyon filmlerini aratmayacak sahneler birbirini ardına gözünüzde kusursuz şekilde canlanıyor. Kitabı okumaktan çok olayları izliyormuş hissine kapılıyorsunuz. Kitapta karakterlerin hikayesi ayrı ayrı verilip tüm bu karakterlerin hayatları birbirine bağlantılanıyor, yani tam anlamıyla parçadan bütüne oluşturulmuş kitap. Ayrıca kitapta Heisenberg'in teorisine bakış, klasik fizikle modern fizik karmaşası, Doğu dinlerinin felsefesi, Einstein'ın Görelilik kuramı, Laplace'ın Şeytanı teorisi, olasılık hesaplamaları, Kuantum fiziği gibi çeşitli alanlardaki bilgileri anlayabileceğiniz en yalın haliyle okura sunulması kitabın en çok sevdiğim yönlerinden biriydi. Kitabı henüz okumadıysanız kesinlikle bir şans verin derim.
Olasılıksız
OlasılıksızAdam Fawer · April Yayıncılık · 202385,6bin okunma
çok dünya kuramı Bu kuram sonsuz sayıda dünyanın varolduğunu ve bizim bunların her birinde bir versiyonumuzu bulabileceğimizi, bunların hepsinin birbirinden farklı olduğunu, bu yüzden de hepsinin farklı olaylar zincirinin gelişmesini sağladığını ireli sürer. Bu görüşe göre hiçbir kayıp olasılık yoktur. Hepsini yaşayabiliriz.
Reklam
Bilim adamları, işte tam böyle önermelerle ilgilenmektedirler.
Bilgi verici içerik ne kadar yüksek olursa, olasılık hesabına göre, olasılık o kadar düşük olacaktır; çünkü bir önerme ne kadar çok bilgi vericiyse, yanlışlığının ortaya çıkabileceği yollar o kadar çoktur. Bizim istediğimiz, bilgi verici içeriği yüksek ve bundan ötürü, olasılığı düşük, ama yine de doğ­ruya yaklaşan önermelerdir.
Sayfa 36 - Remzi KitabeviKitabı okudu
"Evet... Olasılık teorisinin nasıl doğduğunu bilen var mı?" Sınıf sessizdi. "Peki, size birkaç seçenek sunayım. Olasılık kuramı iki Fransız matematikçinin birbirlerine yazdıkları mektupların sonucunda ortaya kondu. Sizce hangi konuda yazışıyorlardı: a) fizik, b) felsefe, c) zarlar. Cevap veren olmadı. "Eğer beş saniye içinde biri bir cevap vermezse bu soruyu sınavda da soracağım haberiniz olsun." Bir anda yirmi öğrenci el kaldırdı. "İşte bakın bu iyi oldu. Jerri, sen bir tahminde bulun bakalım." "Fizik mi?" "Hayır. Doğru cevap c'ydi, yani zarlar."
Nietzche inanılmaz derecede geniş-görüşlü bir insandır. Bu yönteminin bir parçasıdır. Biyoloji eğitimi almadan biyolojik makromoleküler dönüşüm ilkesini öngörebilmiştir. Nietzche'nin hayaletiyle karşılaşsaydık, acaba şunlar hakkında ne derdi? Periyodik tablo, atom kuramı, olasılığın temel ilkeleri, atomaltı fiziği, süpernovalar, madde ve enerji arasındaki ilişki, kendisi yaşayan hemen her şeyle organik bir bütün olduğunu düşünen Lewis Thomas'ın Bir Hücrenin Yaşamları kitabına mistik bir hava vermesine neden olan rekombinant DNA, ki eğer böyle bir şey varsa bu tam olarak Nietzche'nin Bengi Dönüş üzerine olan derin düşünce sürecinin ta kendisi olmaktadır! Ne diyeceği belli; "Size söylemiştim. Hepsi kitaplarımda var.” Ölçülebilir güç, değerlik ve rekombinasyon yasaları tarafından yönetilen atom ve atomaltı parçacıkların gerçekliğine dikkat çeksek, bizlere atomaltı parçacıkların da açıkça başka parçacıklardan yapılmış olduğunu ve adına “tanrı-parçacığı” denen şeyin hâlâ bulunmadığını söyleyecektir. Hatta, David Bohm'u göklerdeki laboratuvarından indirip bize daha alt düzeyde bir açıklamanın mümkün olmadığını da söyletebilir. Olasılık yasalarına göre konfigürasyonlar Nietzche'nin tekrarlılık düşüncesine zarar vermedikleri gibi destekliyor da olabilirler.
Sayfa 412 - 413 - PdfKitabı okudu
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
Olasılık mantıkçıları, genelde "takdirin” bir "tümevarim ilkesiyle" -bu ilke, tümevarımla türetilen varsayımlara "olasılıklar" yüklemektedir- biçildiği görüşünü savunmaktadır. Ne var ki, tümevarım ilkesine de kendi açısından olasılıklar yüklendiğinde, tümevarımcıların sonsuz geri gitmelerden kurtulmaları olanaksızdır; öte yandan, tümevarım ilkesini “doğru” olarak nitelendirdiklerinde de, iki seçenekle karşı karşıya kalırlar: ya sonsuz geri gitmeler ya da önselcilik. Heymans'in da ifade ettiği gibi, "... olasılık kuramı, artık tümevarım yöntemini açıklayamamaktadır; zira tümevarım yönteminde var olan sorun, ... diğerinde de vardır. Çünkü, gerek tümevarımda ... gerekse olasılık kuramında çıkarılan vargılar, öncüllerde verilmiş olanın dışına çıkmaktadır.” O halde "doğru” sözcüğü yerine "olasılı" ve "yanlış" sözcüğü yerine "olasılı değil" demekle bir yere varılmaz: Tümevarım sorunundaki engeller, ancak kuramlarla temel önermeler arasındaki mantıksal ilişkide yatan, doğrulama ve yanlışlama arasındaki bakışımsızlık göz önünde bulundurulduğunda aşılabilir.
Sayfa 299 - YKYKitabı okudu
Everett Kuramı:
Everett tezinde, kuantum fikirlerin çok küçük ölçeklerde bu kadar iyi işliyor olma­sından dolayı, bizim ölçeğimize varana dek her ölçekte ciddiye alınmaları gerektiği yönünde sıra dışı bir iddiada bulunuyordu. Evrenimizdeki her şey kuantum varlıklardan meydana geldiğine göre, her şeyin, aynı anda var olan dev bir kuantum olasılıklar dalgası olarak düşünülmesi gerekiyordu. Bu tür bir bakış açısıyla hiçbir çökme oluşmuyordu. Her ola­sılık varlığını sürdürüyordu.
Sayfa 276-277Kitabı okudu
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.