192 syf.
8/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Nobelli yazar #knuthamsun 1920 yılında bu ödülü almış. Kendisi Norveçli. Açlık kitabı şöhreti yakaladığı bir eser. Yazarın kendi hayatından da izler taşıyan bir kitap. Kitaptaki karakterin bir adı yok. İsim vermeyi uygun görmemiş herhalde ama ben kendisine Gurur ismini verdim. Kitabın bir yerinde de "Fazla gurur insanı öldürür" diyor Hamsun. Oldukça doğru bir söz ama kendi hayatına bunu geçirememiş ne yazık ki. Açlığın dibini de görse kimseye el açmıyor ya da çok farklı şeylerden bakıyor olaya. Başlarda gayet iyi olan durumu sonra kötüye gidiyor. Nereye başvuru yapsa iş bulamıyor ne yazık ki. Sürekli makale yazıyor geçinmek için ama kimisi kabul görüyor kimisine çöp deniyor. Günlerce açlık çekiyor. Üstü başı sefillik içinde. Böyle bir halde iken gururu yüzünden abuksubuk davranıp duruyor. Bu durumlara çok kızdım aslında. O an yardıma muhtaçsın ve bırak da insanlar sana yardım etsin. Bugün bana yarın sana olarak bak olaya diye diye okudum ama onun duygularını anlamak için aynı durumda olmak gerek diye düşünüyorum. Damdan düşenin halini damdan düşen anlar hesabı. Kitap sular seller gibi akıyor diyemem ama durağan da değil. Orta akışta kendini okutan güzel bir eser. Bir adamın dibe batıs hikayesi de denebilir. O açlığı okuyucuya hissettiriyor resmen. Okumayan varsa okusun bence en yakın zamanda.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Kapı Yayınları · 202427,6bin okunma
Herhangi bir konudan mutluluk duymak, bununla dolup taşmak, eve gelip dile getirmek yeterliydi ve yanıtın alaylı bir iç geçirme, başını iki yana sallama ve parmaklarınla masayı tıklatma olurdu: "Daha güzel şeyler de gördüm ben," ya da "Bana anlatıyorsun ama dert senin," ya da "Kafam pek yerinde değil," ya da "Olaya bak!" ya da "Git bununla kendine bir şey al!" Derdi başından aşkın biri olarak her çocuksu ufak tefek şey için senden heyecanlanman beklenemezdi elbette. Mesele de bu değildi zaten. Asıl mesele, tutarsız mizacın gereği çocuğuna sürekli ve ilkesel olarak düş kırıklıkları yaşatmak zorunda olmandı, dahası malzemenin birikmesiyle bu tutarsızlık durmaksızın güçlenip sonunda alışkanlığa dönüşürdü.
Reklam
Her gördüğüne inanıyorsun, bak nasıl içli içli ağlıyor diyorsun ya da olaya bak gördün mü diye şaşıyorsun.Ancak unutuyorsun ki her insan biraz oyuncudur. Gördüklerin sadece birer gösteriden ve kurgudan başka bir şey değil.
Olaylar karşısında zorda kaldığınız zaman , hemen olaydan sıyrıl, görüşünü bakışını değiştir, Allah (c.c) cânibinden bak, beşer noktasından olaya bakma. O zaman aşabildiğiniz kadar sıkıntılarınızı aşarsınız, kurtulursunuz.
Ne kadar ihtiyaç hissediyorum,kendimle hasbihal
Dün dosyamı incelediğimde tefekkür ettiğim, edebildiğim bir durum oldu ve bu durumu paylaşmak istedim. Ortalama 40-45 tane farklı farklı Risalelerde konu ayrıntılı çalışmalarım var. Bunlar dosya halinde hepsi. Kimisi iki yıl önce, kimisi üç önce işlediğim konular ve hakeza. Şimdi ise asıl bahsime dönüyorum. Döndüm kendine dedim ki: "Eğer ihtiyaç hissetseydin dönüp bakardın. Bakmıyorsan netice veriyor ki; ihtiyaç hissetmiyorsun." diye bir düşünceye büründüm. Sonra bir pencere daha açarak Üstad Hazretlerini düşündüm. Onun ihtiyaç hissetmesini yapamasam da, tasavvur etmeye çalıştım. Şimdi Risale-i Nur'u en çok okuyan ve ihtiyaç hisseden bizzat kendisi. İşin tuhaf tarafı ise ne biliyor musun, müellifi olduğun bir eseri herkesten ziyade kendin okuman. Bak bu sırrı yakalarsan, ihtiyaç hissetmek denen meseleyi anlarsın. Bir kitap yazıyorsun ve herkesten ziyade en çok okuyan sensin. Yazdığın -ki yazan sen değilsin, sana verilen ilhamdır- bir dersi kaç kere okuyorsun hiç düşündün mü? "çünkü herkesten ziyade sen müflis ve muhtaç ve müteellim olduğundan en evvel senin eline verildi." (
Sözler
Sözler
) sırrına binaen, en çok okuyan ve istifade ve istifaza etmeye çalışan kişi; Üstad Hazretleri. Hâlık-ı Kerimim ona öyle bir ihtiyaç hissetmek hali vermiş ki, ona nasip olan ve onun eliyle gönderilen hakikatleri herkesten ziyade okuyan ve tahsil eden bizzat kendisi. E şimdi müellifi ve muallimi olduğu bir eseri, herkesten ziyade tahsil eden Üstad Hazretlerinden daha çok ihtiyaç hissetmemiz gerekmez mi? Olaya birde bu açıdan bakalım istedim .
Reklam
Caravaggio Dostoyevski'nin resimdeki dili
Siz, İnançlara Saygılı Uyurgezerler Leonardo, Michelangelo, Van Gogh, Picasso... Hepsini geç. Hakkında en çok kitap yazılan ressam Caravaggio. En az resim yapan da o. Çoğu müzelerde. Michelangelo Merisi di Caravaggio. Soyadını, doğduğu kasabadan almış. Resimleri altmış kadar. Diğer uçta, elli binden çok işiyle seri üretimde birinci,
Sayfa 34 - EverestKitabı okuyor
*Bak bu o kadar doğru ki yaşadığınız o ya da onca olaya rağmen orada kaldın. O senin için çok değerliydi ve sen onu kaybetmek istemedin. O keskin sınırlarını yumuşattın. Ondan vazgeçmedin. Ona verdiğin sözü tuttun.* Seni kaybetmekten endişe duyan bir insan ne kadar egoist, ne kadar gururlu olursa olsun kendinden ödün verecektir. Keskin sınırlarını yumuşatacaktır ve bu onun: "sen benim için çok değerlisin, seni kaybetmek istemiyorum" deme şeklidir. Bakın tekrardan söylüyorum, bir insan ne kadar zor veya inatçı bir karakter olursa olsun, size gerçek bir sevgi beslemişse kırgınlığınız onaracak, yanınızda duracaktır. Kimsenin çabasını görebilmek için kendinizi harap etmeyin. Bu birinin severse zaten kolaylıkla yapacağı bir şeydir.
Bu olaya bak; özür bir araç, sadece kayganlaştırıcı gibi, çatışmadan kaçmak için ve açıklama sorumluluğu başka bir şeyin üzerine yıkıyor. "Farkında değildim, dikkatsizdim, bu yüzden ayağına bastım" demiyorsun. "Burası çok kalabalık!" diyorsun. Dindar bir insan bunu yapamaz ve bunu yapmaya devam ettiğin sürece asla dindar olamayacaksın, çünkü din kaçmadan, sakınmadan var olan bütün sorumluluğu almak demektir. Ne kadar sorumlu olursan, bundan o kadar farkındalık doğacaktır; ne kadar az sorumlu hissedersen, giderek o kadar bilinçsiz olacaksın
Sayfa 119Kitabı okudu
Bilimsel olarak tanrının olmadığını biliyoruz. Bugüne kadar varlığına dair en küçük bir bilimsel delil bulanamadı. Ama sen var olduğuna inanıyorsan; şu fotoğrafa bir bak! Sıradan bir insanın bile vicdanını yaralayan bu olaya, senin tanrın baktı ve hiçbir şey yapmadı!.. Kafan çalışmıyorsa, bari vicdanın çalışsın. Böyle zalim bir tanrı olabilir mi?
Reklam
HK
Gün ve Gece ile gündüz NOT Ve bağlacı bir şeyin ayrılığını İle bağlacı bir şeyin birlikteliğini İfade edermiş
528 syf.
8/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
İs serisindeki en sevdiğim kitap buydu. Baya zevk aldım, o Korhan'ın kuyruğunu tuta tuta peşimizde dolanması, önüne geleni kıskanıp tüylerini kabartması filan o kadar zevkliydi ki, of bak, anlattıkça keyifleniyorum. Yüzümde bir gülümseme beliriyor. Nurşan'ı da asla seni kandırdı hala nasıl ona karşı böyle hissediyorsun diye suçlamadım.
Günebakan
GünebakanBinnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 01,008 okunma
Klasik Kur’an Öğretileri Anlamında Esmalara Yaklaşım:
• Furkan 25:77: De ki! Duanız olmasa, Rabbin size ne diye değer versin!.. • A’raf 7:180: En güzel isimler/Esmaül Hüsna Allah’ındır. O’na onlarla dua edin… • SONUÇ: Dua etmek zorunlu kılınıyor ve dua’ların içinde Esmaül Hüsna olması isteniyor. Ama neden? 1. Esmaül Hüsna ile dua edilmesi talebi, bu isim ve sıfatların öğrenilmesini zorunlu kılar. 2.
Şu adamlara bak - yarısı Katolik, yine de köfteleri ve sosisleri midelerine indiriyorlar. Hem de cuma günü! Din denilen olaya , kim akıl sır erdirebilir?
631 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.